“O 19 bin kişilik oditoryumun boş kalmasını isteyenler, hemen şimdi yerlerini rezerve etsinler ve onu sahnede tek başına bıraksınlar.” Her şey, Iowa eyaletinin Fort Dodge kentinde yaşayan 51 yaşındaki Mary Jo Laupp’un TikTok’taki 1000 kadar takipçisine bu çağrıyı yapmasıyla başladı. Laupp, Amerikan Başkanı Donald Trump’un pandemi sonrası yapacağı ilk kampanya mitingine bilet alıp gitmemenin iyi bir fikir olabileceğini düşünmüştü. Laupp’un bu önerisi TikTok kullanıcısı gençlere bir anda cesaret verdi, buna dair videolar paylaşılmaya başlandı. Kampanya bir anda büyümeye başladı. K-Pop hayran hesapları, takipçilerini etkinliğe kaydolmaya ama katılmamaya teşvik etti. Milyonlarca takipçisi olan hesaplardan aynı çağrı tekrarlandı. Böylelikle K-pop (Kore Popu) hayranları ve TikTok kullanıcılarından oluşan geniş bir kitle resmen Trump’u belki de son yılların en yaratıcı “dijital şakası” diyebileceğimiz bir kampanyayla trollediler.*
Oysa Trump, Twitter’dan bu mitinge 1 milyon kişinin katılacağını açıklamış, başkanlık kampanyasına Tulsa’da görkemli bir biçimde başlayacağını düşünmüştü. Geçtiğimiz hafta sonunda gerçekleşen mitinge, açıklandığı gibi katılım olmadı. Katılımın beklenenin altında gerçekleşmesinin üzerine, TikTok kullanıcıları ve K-Pop hayranlarından açıklama geldi. Laupp’un verdiği ilhamla harekete geçen gençler, çevrimiçi kanallardan binlerce bilet rezerve etmiş, böylelikle katılımın düşmesini sağlamıştı. Yani Trump’ın kampanya mitingini trollemişlerdi. (Bu arada Güney Kore’nin, bir “yumuşak güç” olarak K-pop’u konumlaması ve bunun için gerçekleştirdiği stratejik çalışma da başka bir yazı konusu. Onu şimdilik bir kenara bırakalım.)
Fotoğraf, video paylaşım ve mesajlaşma uygulaması olan TikTok, Twitter’ın aksine politik aksiyon alınan bir alan değil. Çin merkezli ByteDance şirketine ait olan TikTok, bu olay nedeniyle Amerikan yönetiminin hedefine de oturdu. Trump ekibine göre bu sabotajın arkasında Çin ve Güney Kore var. Trump’ın Kampanya Başkanı Brad Parscale ise, CNN’e yaptığı açıklamada, “solcular ve çevrimiçi troller, mitinglerimize müdahale ettiklerini ve bir zafer kazandıklarını zannediyorlar, bizim miting ve kampanya sürecimizin nasıl işlediği konusunda en ufak bir fikirleri yok,” dedi. Sahte rezervasyonlardan haberdar olduklarını ve buna göre önlem aldıklarını belirten Parscale’in daha önce de sosyal medya hakkında çıkışları olmuştu. 2016’da Trump Kampanyasının Dijital Medya Direktörü olan Parscale, bir televizyon programında Facebook’u solcuların kurduğunu iddia etmiş, Silikon Vadisi solcuları olarak adlandırdığı dijital platform kurucularını, Palo Alto Mafyası olarak tanımlamıştı. Bu arada hatırlatalım, Parscale’in kampanya başarısı, Facebook’ta kurduğu gruplar, burada dolaşıma sokulan sahte haberler sayesindeydi. Kampanya sırasında Cambridge Analytica adlı analiz şirketiyle çalışılmış, Facebook'taki 50 milyon kullanıcının kişisel verileri izin alınmadan Trump lehine kullanılmıştı.
Trump tarafından işe alınmadan önce hiç bir politik geçmişi olmayan Parscale, şehirde büyümüş olmasına rağmen kendisini sıradan bir Kansaslı çiftçi çocuğu olarak tanımlıyor. Aynen Trump gibi aslında hiç bir politik görüşü de yok. Solaryum patronluğundan Trump’ın 2020 Kampanya Başkanlığına kadar yükselen Parscale’in aynen patronu gibi sosyal medyada trollük yapmaktan keyif aldığını söyleyebiliriz, İngiliz the Guardian gazetesi kendisini, “gücü bartılmış troll” olarak tanımlamış.
Bu nedenle, “Ava giden avlanır,” sözü belki de Trump ve Parscale’in başına gelen olayı açıklamak için çok uygun düşecektir. Yakın zamanda, “Trollemeyi severiz,” diye açıklama yapan Trump, başkanlık kampanyası süresince ve başkanlığı sırasında da tam bir Twitter trolü gibi çalışıyor. Bir yandan da “bot”lardan oluşan “trol ciftlikleri” kurdurmayı ihmal etmiyor. Gerçek kişiler kadar verilen görevleri yerine getiren robot hesaplar yani botların oluşturduğu troll çiftlikleri, demokrasinin en büyük tehditi olarak görülmekte. Diplomasiyi, protokol kurallarını hiçe sayan Trump, Twitter üzerinden politik liderleri, ona muhalif yapıları açıkça ve uygunsuz kelimelerle eleştirmekten, onları bir anlamda trollemekten hiç vaz geçmiyor. Uyanık bir girişimcinin piyasaya sürdüğü Troll Trump hatıra eşyaları ise kapış kapış gidiyor.
Peki Trump bunları yaparken diğer dünya liderleri de boş duruyor mu? Hayır. Paris İklim Anlaşması’ndan çekileceğini açıklamasının ardından, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, bir televizyon programı üzerinden “Gezegenimizi Yeniden Harika Yap,” diyerek Trump’ın kampanya sloganına (Amerikayı Yeniden Harika Yap) gönderme yaptı, bununla da kalmayarak aynı sloganı Mandarin dilinde tweetledi. “Gezegenimizi Yeniden Harika Yap” kampanyası çerçevesinde Fransa, küresel ısınma, iklim çalışmaları yapan onlarca araştırmacı, bilim insanını da ödüllendirdi, fon sağladı. 2018 yılında, G7 toplantısına geç gelmesi, uygunsuz davranışları nedeniyle bir çok liderin kendisinden bezmesi üzerine, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Instagramdan etrafında Avrupalı liderlerin bulunduğu masada oturan Trump'a sert bir bakış attığı fotoğrafı yayınladı. “İki çalışma toplantısı arasında spontane bir karşılaşma” başlığıyla yayınlanan fotoğraf, sosyal ağlarda büyük fırtına kopardı.
Tabii ki Macron ve Merkel’in yaptıkları bütün bunların yanında oldukça masum girişimler olarak tanımlanabilir. Özellikle devlet destekli troll çiftlikleri, Kara İleletişim Şirketleri olarak tanımlanan dezenformasyon stratejistleri, bugün siyasetin gerçeği. Dünyanın bir çok ülkesinde siyasi yapılar bu ekiplerle çalışıyorlar ve demokrasiye, insan hakları mücadelesine büyük tehdit oluşturuyorlar. Bu nedenle, TikTok kullanıcısı gençlerin Trump’a yaptıkları “dijital şaka”yı, arkasında bir komplo teorisi aramak yerine, bir anlamda sivil itaatsizlik olarak tanımlamak belki daha doğru olacaktır. Devletin elinde bir şiddet mekanizmasına dönüşebilen sosyal medya, yaratıcı, zekice tasarlanmış kampanyalarla yurttaşların da en büyük gücü haline gelebilir.
* Vikipedi’ye göre, Trol, aslında İskandinavya folklorunda genellikle dev ya da cüce olarak resmedilen, mağaralarda yaşayan efsanevi, çirkin bir yaratıktır. Son yıllarda ortaya çıkan İnternet trollüğü, insanları tahrik ederek ve kızgınlıkla yazılmış cevaplar vereceklerini umarak, e-posta veya çevrimiçi grup mesajları göndermek olarak tarif edilir.