Tunus’ta 17 Aralık 2010'da başlayan halk hareketi, ülkeyi 23 yıl boyunca tek başına yöneten Zeynel Abidin Bin Ali’nin 14 Ocak 2011’de ailesi ile ülkeden kaçmasıyla sonuçlandı.
Ülkede 11’inci yılı kutlanan “Yasemin Devrimi” Tunus’un demokrasi deneyiminin de başlangıç tarihi olarak görülüyor. Ancak 2021, Tunus'ta demokratik kazanımlar açısından endişelerin arttığı bir yıl oldu.
Cumhurbaşkanı Said, ülkede yaşanan siyasi ve ekonomik krizi öne sürerek 25 Temmuz olağanüstü kararlarıyla parlamentonun çalışmalarını dondurdu ve milletvekili dokunulmazlıklarını kaldırdı.
Said, 22 Eylül’de yeni kararnamelerle yetkilerini genişleterek yürütme organını tamamen kendine bağladı.
Siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarının, ülkede oluşan “istisnai durumu” genel olarak kabul etmiş göründüğü bir ortamda 13 Aralık'ta yeni kararlarını duyuran Cumhurbaşkanı Said, bu sürecin 17 Aralık 2022’de yapılamasına karar verdiği erken seçime kadar devam edeceğini bildirdi.
Tunus Anayasası'nda da birtakım değişikliklerin yapılacağını kaydeden Said, Ocak 2022’de başlayacak “ulusal diyalog” sürecinin ardından 25 Temmuz’da Anayasa değişikliği referandumuna gidileceğini söyledi.
Tunuslu uzmanlar, Cumhurbaşkanı Said'in 13 Aralık'ta aldığı Anayasa referandumu ve erken seçim kararının, ülkede demokrasiye dönüşü sağlamaktan ziyade yurt dışından gelen baskıyı hafifletmeyi hedeflediği görüşünde.
Uzmanlar, Cumhurbaşkanı Said’in "Yasemin Devrimi" yıl dönümüne birkaç gün kala açıkladığı “yol haritasını” AA muhabirine değerlendirdi.
“Yol haritası Said’in yurt dışına mesajı”
Siyaset uzmanı Bulbabe Salim, Said’in ülkedeki siyasi krizden çıkış için duyurduğu yol haritasını daha çok "yurt dışına mesaj" olarak gördüğünü söyledi.
Salim, “Cumhurbaşkanı Said, açıkladığı kararlar ile yurt içinden ziyade yurt dışına mesaj vermeyi hedefliyor. Özellikle tarih vererek istisnai durumun ne zaman sona ereceği, seçimlerin ne zaman yapılacağı gibi atılacak adımları tek tek belirtti. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı seçim tarihine ilişkin bilgi vermedi.” ifadelerini kullandı.
Said’in kendi programını uygulamaya devam ettiğine dikkati çeken Salim, “Cumhurbaşkanı'nın yol haritasına göre atacağı adımları hep beraber göreceğiz. Ulusal diyalog sürecinin nasıl işleyeceği, bu süreci yönetecek komisyona kimlerin seçileceği gibi adımlar sürecin nasıl şekilleneceğini etkileyecek unsurların başında yer alıyor.” dedi.
Bireysel yönetim anlayışı
Salim, Tunus’un siyasi geleceğine ilişkin ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bireysel bir yönetimle karşı karşıya kalacağız. Seçimlerin ya da Cumhurbaşkanı'nın bahsettiği değişikliklerin bir değeri olmayacak. Japonya’da bile yapılamayan elektronik referandum, ülkenin birçok yerine su ulaştıramayan Tunus’ta mı yapılacak?”
Said’in yol haritasını bir kaçış olarak nitelendiren Salim, “Yol haritası, yurt içindeki demokratik güçlerin ve yurt dışı merkezli kurumların taleplerine verilen kaçamak bir cevap. Tüm yetkileri elinde toplayan bir hükümdar gibi davranıyor. İleride bizi otokrasi eğilimli bir yönetim beklediğini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Siyasi partiler zayıfladı
Herhangi bir siyasi tarafın Said’in yanında kendine yer bulamadığının altını çizen Salim, “Cumhurbaşkanı Said, sadece kendini dinliyor, tüm ara bulucu kurumları ve tarafları reddediyor. Siyasi taraflara düşmanca yaklaşıyor ve sistemin tümünü reddediyor; buna kendisini destekleyen partiler de dahil." diye konuştu.
Tunus'ta son 10 yılda siyasi partilerin çok yıprandığına ve zayıfladığına işaret eden Salim, şöyle devam etti :
“Bazı siyasi güçler hala ideolojik ergenlik ve boş siyasetten muzdaripler. Birçok siyasetçi Said ile Raşid el-Gannuşi arasında sorun olduğuna inanıyordu. Bu yüzden Gannuşi’den kurtulmak isteyen taraflar ilk başta Said’i destekledi. Fakat Said son konuşmasında kendisini destekleyen siyasi çevreye de mesafeli olduğunu açık bir şekilde gösterdi.”
Tunus Genel İşçi Sendikasının tutumu
Salim, Cumhurbaşkanı'nın Tunus Genel İşçi Sendikası (TGİS) ile gergin bir ilişki içinde olduğunu belirterek, “Said, Sendikanın 25 Temmuz öncesinde yaptığı ‘ulusal diyalog’ çağrılarına aldırmadı. Sendikanın Genel Sekreteri Nureddin et-Tebbubi ile yakınlaşmak istemedi. Said, sadece sendika ile değil kendisiyle halk arasına girmek isteyen tüm taraflara mesafe koydu. Ülkedeki siyasi tarafları her fırsatta eleştiren Said, en çok sendikaları hedef aldı.” ifadelerini kullandı.
Siyaset uzmanı Salim, konuşmasına şunları ekledi:
“Devrimden bu yana ülkede yaşanan birçok olayın baş aktörü olan Sendikadan Said'in kararlarına karşı beklenen tepkiyi göremedik. Belki de Said'in programında ısrar etmesinin nedeni budur. Sol görüşlü siyasilerin kontrolünde olan sendikalar, ideolojik bir rakibi tasfiye etmek isteyen hastalıklı bir yaklaşım sergiliyorlar.”
Cumhurbaşkanı Genel İşçi Sendikasına mesafeli
Tunus Stratejik Araştırmalar Enstitüsünün eski başkanı, akademisyen Tarık el-Kehlavi ise Cumhurbaşkanı Said’in TGİS'i siyasete karıştırmamak için mesafeli davrandığını söyledi.
Kehlavi, “Said, siyasi partileri seçimlere katılmalarını engellediği gibi Sendikanın da siyasete girmesini engellemeye çalışıyor. Sendika gücünü gösterdiği taktirde, dış güçlerin müdahalesinin ardından yol haritasını açıklayan Said, Sendikaya karşı olan tavrını değiştirebilir.” diye konuştu.
Siyasi partilerin Said’in yol haritasını değiştirmeye güçlerinin yetmediğini kaydeden Kehlavi, Cumhurbaşkanı'nın “yol haritası” sürecinde TGİS'e görev vermesi halinde bir yakınlaşmanın söz konusu olabileceğini dile getirdi.
Yol haritasına dışarıdan koşullu destek
Cumhurbaşkanı Said’in yol hartasıyla "yurt dışına göz kırptığı" görüşünü paylaşan Kehlavi, ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Japonya büyükelçilerinin 11 Aralık'ta ortak açıklamayla, Tunus’ta Meclis de dahil olmak üzere demokratik kurumların çalışmalarına hızlıca dönüş yapılması için bir zaman sınırının belirlenmesini talep ettiklerini hatırlattı.
Kehlavi, "Cumhurbaşkanı Said'in yurt dışından gelen bu talebi açıkladığı yol haritasıyla karşılamaya çalıştığı" değerlendirmesinde bulundu.
Bu açıdan dış ülkelerin yol haritasına yönelik tepkilerine de değinen Kehlavi, “Yurt dışından gelen en önemli tepki, koşullu destek olarak nitelendirebileceğimiz ABD desteği olduğunu söyleyebiliriz. ABD'nin yol haritasına verdiği desteğin sürecin geniş katılımlı ve verilen tarihlere uyulması halinde devam edeceğini düşünüyorum.” dedi.
ABD'nin temelde Said’e karşı olmadığını, tek endişelerinin ekonomik reformlar olduğunu söyleyen Salim ise, “Amerikalılar, parlamenter sistemin ekonomik reformlara bir engel olduğunu düşünüyor, bu nedenle Said’in şu an yapmaya çalıştığı başkanlık sistemine karşı değiller. ABD, sendikaların gücünün sınırlanmasını ve ülkede şekli bir demokrasinin olmasını istiyor.” diye konuştu.