ANKARA (AA) - Tunus'ta geçen ay yapılan genel seçimlerin ardından parlamentoda açılış oturumu gerçekleştirildi. Nahda Hareketi lideri 78 yaşındaki Raşid el-Gannuşi, 217 üyeli parlamentoda 123 oyla Meclis Başkanı seçildi.
- Gannuşi Tunus'un yeni Meclis Başkanı oldu
Nahda, 2011'deki devrimin ardından Tunus siyasetinde merkezi konumda yer alsa da hareketin lideri Gannuşi, bugüne kadar herhangi bir siyasi görev üstlenmekten kaçınmıştı.
Geçmişte uğradığı baskıların ardından sürgüne gitmek zorunda kalan Gannuşi, ülkesinde devrim sonrası demokratik geçiş sürecinde rakiplerine verdiği tavizler ve attığı uzlaşı adımlarıyla teşkilat içinde "Şeyh" lakabıyla anılırken, uluslararası alanda da prestijli ödüllere layık görüldü.
Arap milliyetçiliğiyle tanışma
Raşid el-Gannuşi, 1941'de Tunus'un güneyindeki Gabes vilayetine bağlı El-Hamme kentinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Arap dünyasının köklü eğitim kurumlarından Zeytune Medresesinin bölgedeki bir şubesinde öğrenim hayatına başlayan Gannuşi, başkent Tunus'ta üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek tahsiline Kahire ve Şam'da devam etti.
Bu yıllarda "Nasır milliyetçiliği" akımından etkilenen Gannuşi, Baasçılığın da dahil olduğu tüm Arap milliyetçisi akımların birleşmesini savundu.
Gannuşi, Paris Sorbonne Üniversitesinde başladığı felsefe alanındaki doktora eğitimini 1968'de tamamladı.
Paris'teki doktora eğitimi sırasında Tebliğ Cemaatiyle tanıştı ve o zamana kadar takip ettiği Nasır milliyetçiliği çizgisinden ayrılarak onlara katıldı.
Nahda'nın tohumları atılıyor
Tunus dışında Suriye, Mısır ve Fransa'da eğitim gören bir felsefe hocası olarak ülkesine dönen Raşid el-Gannuşi, yine Zeytune kökenli bir hukuk araştırmacısı Abdulfettah Moro ve İslam düşüncesi hocası Hamide en-Nifer'le 1969'da, bugünkü Nahda Hareketi’nin ilk tohumu sayılabilecek "İslamcı Hareket"in inşası için ortak çalışmalar yürütmeye başladı.
Hareket, ilk başta lise ve üniversite öğrencileri arasında örgütlenmeye başladı. Aynı dönemde gençlik kolu olarak "İslami Yöneliş" hareketi kuruldu.
Moro'nun ofisinde düzenlenen bir basın toplantısıyla 1981'de El-Cemaa El-İslamiye resmi adıyla kuruluş kamuoyuna duyuruldu.
Rejime karşı çıkmadaki duraklar
Tunus'un kurucu lideri Habib Burgiba, bağımsızlık döneminin ardından laiklik vurgusu yapan Batı odaklı bir Tunus toplumu için uygulamalar hayata geçirdi. Burgiba öğretisinin temellerine karşı çıkan sivil toplum ise bu dönemde rejimin baskısına maruz kaldı.
O yıllarda İslami Yöneliş ismiyle sivil toplum sahnesine çıkan Nahda Hareketi, Burgiba rejiminin güvenlik birimlerinin hedefi haline geldi. Nahda Hareketi'nin yönetiminden şu an lider olan Raşid el-Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu onlarca kişi tutuklandı. Mahkeme, 1981'de Gannuşi hakkında 11 yıl, Moro hakkında da 10 yıl hapis cezası verdi.
Ancak, ülkede Uluslararası Para Fonunun (IMF) talep ettiği kemer sıkma tedbirleri sonucunda 1984'te patlak veren "Ekmek Devrimi" protestolarının ardından aynı yılın ağustos ayında hapishaneler boşaltıldı. Gannuşi'nin de aralarında olduğu Nahda Hareketi liderleri serbest bırakıldı.
Tunus'ta Burgiba'nın doğum günü yapılacak kutlamalar öncesinde Ağustos 1987'de yabancı turistlerin kaldığı sahil otellerine 4 farklı bombalı saldırı düzenlendi. Olaylarda hayatını kaybeden olmadı, ancak çoğu yabancı turist 13 kişi yaralandı.
Soğuk savaşın ortasında İran devriminin getirdiği rüzgarla Batı eksenindeki ülkelerde İslami hareketlere karşı takınılan tavırla Tunus'ta rejim, bu patlamaları Nahda liderleri ve üyelerini tutuklamak için gerekçe olarak kullandı.
Nahda liderliğinden ve teşkilat kadrosundan binlerce isim tutuklandı. Hammadi el-Cibali, Ali el-Arayyid ve Salih Kerker gibi isimler hakkında idam cezası verildi ancak infazlar gerçekleştirilmedi. Gannuşi de ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
Tunus'ta aynı rejim yeni dönem
Tunus'ta 7 Kasım 1987'ye gelindiğinde dönemin başbakanı Zeynel Abidin Bin Ali, ilerlemiş yaşı nedeniyle sağlığı kötü giden Burgiba'ya "kansız bir darbe" yaparak ülkenin başına geçti.
Bin Ali'nin başa geçmesiyle Tunus'ta "uzlaşı ve normalleşme" sloganıyla yeni bir döneme girildiği rejim tarafından pazarlandı. Nahda liderleri de bu dönemde serbest bırakıldı.
Nahda Hareketi, Tunus'taki 1989 seçimlerine bağımsız listeyle katıldı ve büyük başarı elde etti.
Ancak 1991'e gelindiğinde rejim "İslamcıların Bin Ali'ye darbeye hazırlandığı" gerekçesiyle Nahda Hareketi liderlerine yönelik yeni bir baskı ve tutuklama dalgası başlattı.
Sürgün, Arap Baharı ve Tunus'a dönüş
Gannuşi, ülkesindeki baskıdan kaçarak 1993'te kalıcı olarak Londra'ya yerleşti ve teşkilata sürgünde liderlik etti.
Tunus'un Sidi Buzid vilayetinde Muhammed Buazizi isimli seyyar satıcının Aralık 2010'da kendisini ateşe vermesi tüm bölgenin kaderini geri dönülemez biçimde değiştirdi.
Tunus'taki protestolar, 14 Ocak 2011'de Bin Ali yönetiminin sonunu getirdi. Protesto dalgasının bölge başkentlerine yayılmasıyla bu süreç Arap Baharı olarak isimlendirildi.
Bin Ali, Suudi Arabistan'a kaçarken, onun sürgüne gönderdiği isimler de ülkelerine dönmeye başladı.
Gannuşi, yaklaşık 20 yıl aradan sonra 30 Ocak 2011'de ülkesine dönüşünde binlerce kişi tarafından karşılandı.
Devrim sonrasında ortaya çıkan özgürlük ortamında Tunus'a dönen Gannuşi ve Nahda Hareketi, ülke siyasetinde baş aktörler arasında yerini aldı.
Üçlü koalisyon
Tunus'ta devrimden sonraki ilk seçimleri 89 milletvekili çıkararak birinci sırada tamamlayan Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi, Munsif Merzuki'nin başındaki Cumhuriyet için Kongre ve Mustafa Bin Cafer'in Emek ve Özgürlük Bloku partileriyle koalisyon kurdu. Üç ayrı grubun bir araya geldiği koalisyon Tunus'ta üçlü anlamına gelen "Troyka" sözcüğüyle anıldı.
Tunus, geçiş döneminde 2013'te muhalif isimlere düzenlenen siyasi suikastlarla sarsıldı. Toplumsal ayaklanmaların ardından, Nahda Hareketi, 2014'te olayları yatıştırmak için başbakanlıktan çekilip görevi teknokrat hükümete bıraktı.
Aynı yıl Tunus, Nahda Hareketi'nin de katkısıyla Arap dünyasında en fazla kişisel hak ve özgürlük barındıran yeni anayasasını kabul etti.
Gannuşi, "Tunus'un geçiş döneminde verdikleri başarılı tavizler" dolayısıyla dönemin Cumhurbaşkanı Munsif Merzuki ile 2012'de Chatham House Ödülü'ne layık görüldü.
Tunus'ta 2014 sonundaki seçimleri, Nahda Hareketi 69 milletvekiliyle ikinci sırada tamamladı. Eski rejim yanlıları ve Nahda karşıtlarının bir araya geldiği Nida Tunus Partisi seçimlerden birinci çıktı ve Nida Tunus'un kurucusu Baci Kaid es-Sibsi halkoyuyla cumhurbaşkanı seçildi.
Gannuşi'den siyasi rakiple uzlaşı
Tunus Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi ve dönemin Nida Tunus Partisi Genel Başkanı Baci Kaid es-Sibsi, Paris'te bir araya gelerek uzlaşı konusunda anlaştığı ülke basınındaki haberlerde yer aldı.
Muhafazakar İslami kesimi temsil eden Nahda Hareketi ile eski rejim yanlısı ve cumhuriyetçi tabanı temsil eden Nida Tunus Partisinin uzlaşısı, Tunus'un "Arap Baharı" sonrasındaki terör saldırıları ve dış müdahaleye açık çalkantılı dönemde birçok krizin siyaset yoluyla aşılmasını sağladı.
Tunus'un iki zıt toplumsal kutbunu yaklaştıran uzlaşı, ideolojik rekabete rağmen, ülke siyasetine göreceli istikrar getirdi.
Gannuşi ve Sibsi'nin imzasını taşıyan bu uzlaşı, aynı zamanda 2016 yılında Başbakan Yusuf Şahid'in liderlik ettiği milli birlik hükümetinin omurgasını oluşturdu ve çalkantılı dönemlerden Tunus'u ekim ayında gerçekleşen seçimlere taşıdı.
Gannuşi, bu dönemdeki adımları dolayısıyla "Gandi değerlerini öne çıkardığı" gerekçesiyle Hindistan merkezli Jamnalal Bajaj Ödülü'ne layık görüldü.
Nahda Hareketi, Mecliste birinci parti
Temmuz ayında eski Cumhurbaşkanı Sibsi'nin hayatını kaybetmesiyle Tunus hızlı bir şekilde seçim maratonuna girdi.
Eylül-ekim aylarında iki tur cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri olmak üzere üç defa sandık kuran Tunus, yeni bir döneme girdi.
Ülkenin yeni cumhurbaşkanı olarak Anayasa Hukuku Profesörü bağımsız aday Kays Said ezici bir çoğunlukla göreve gelirken, yeni parlamentoda Nahda Hareketi sadece 57 milletvekili elde etmesine rağmen meclisin birinci partisi konumunu yeniden kazandı.
Seçimleri Nahda Hareketi'nin önde tamamlanmasının ardından Gannuşi'nin başbakan olabileceği yönünde bir çok iddia gündeme gelmişti.
Ancak Nahda'nın karar mekanizması Şura Meclisi ise Gannuşi'nin Meclis Başkanlığı için aday olacağını açıklamıştı.
Gannuşi Meclis Başkanı olurken, liderliğini yaptığı Nahda Hareketi şimdi çok parçalı parlamentoda zorlu koalisyon arayışlarına girecek.