Bir Turgut Özal gelip geçmişti.
12 Eylül cuntasının vatan haini generalleri yaptıkları darbenin ardından ülkeyi öyle bir kişiye teslim ettikleri neredeyse tüm manevi değerler yok oluverdi.,
Özellikle de ahlak buruşturulup atıldı. Özal’ın “benim memurum işini bilir” sözündeki iğrençlik tüm kurumları sarmaladı ve rüşvet neredeyse yasal hale geldi.
Rüşvet ve kayırma halkımızın yabancısı olmadığı için bu durumu hemen benimsedi.
Bu duruma karşı çıkması gereken aydınlarımız ise görevlerini yaptılar.
Ne yaptıklarını anımsayan var mı?
Atilla İlhan “bizim aydınımız haindir” demişti ya, işte bunu yaşama uyguladılar.
Turgut Özal’ı övgülere boğdular.Bazıları öylesine ileri gittiler ki onun için “ikinci Atatürk” dediler.
Bu Atatürk’e hakaretti ama en başta asker sessiz kaldı.
O tarihlerde Kenan Evren daha gebermemişti.
O da sessiz kaldı çünkü baş hain kendisiydi
Kenan Evren ve kendi gibi hain arkadaşları bu günkü iktidarın da alt yapısını hazırladılar.
Fethullah Gülen onun döneminde palazlandı.
Adnan Oktar onun döneminde güç kazandı.
Ya PKK. Kenan Evren darbe yaptığında vardı ve üzerine gidilmedi. Turgut Özal ise destekledi.
27 Kasım 1978'de Diyarbakır'ın Lice ilçesi Fis mahallesinde yapılan bir toplantıyla "Kuruluş Bildirgesi"ni düzenlerdi ve adını Kürdistan İşçi Partisi olarak değiştirdi. PKK, bu bildirgeyle hareket alanını genişlettiğini de ilan etti ve yeni bir eylem olan kent eylemlerini uygulamaya başladı. Bu dönemde Başkan olarak Abdullah Öcalan, Başkan yardımcısı olarak Cemil Bayık, Yürütme kurulu başkanı olarak Şahin Dönmez, Asker sorumlusu olarak Mehmet Karasungur, İstihbarat sorumlusu olarak Mazlum Doğan, Yürütme kurulu üyesi olarak Mehmet Hayri Durmuş, Yürütme kurulu üyesi olarak Öcalan'ın eşi olan Kesire Yıldırım yer aldı.
Kenan Evren Cumhurbaşkanı, Turgut Özal Başbakandı.
Terör örgütü PKK, 15 Ağustos 1984 akşamı saat 21.30'da Siirt Eruh ve Hakkari Şemdinli'de gerçekleştirdiği, 1 askerin şehit olduğu, 9 asker ile 3 sivilin yaralandığı ilk saldırıların ardından Türkiye'de 36 yıldır kan dökmektedir..
Yakalanan PKK teröristlerinin kullandıkları silah ve malzemelerin ise NATO envanterinden olduğunu o bölgede komutanlık yapmış emekli Albay Erdal Sarızeybek yazmıştı ama devleti yönetenler “ kör adama” numarasına yattlar.
Gelelim Turgut Özal’ın yaptıklarına:
Özal, 1988 yılında Avrupa Birliği’ne verdiği başvuru dilekçesine eklediği kitapçıkta şunları söylüyordu:
“Bizi Türk sanarak dışlıyorsanız, bilin ki Türk denecek bir yanımız yoktur.
Uygarlık adına neyimiz varsa hepsini Yunanlılardan aldık.
Bizim kültürümüz Yunan kültürüdür…
Biz, başımızda Türk olmayan yöneticiler bulunmasını yadırgayan bir toplum değiliz.
Örneğin, ben Kürt kökenliyim…
O yıllarda Azerbaycan’da Ermeniler katliam ve soykırım yapıyor.
Bir uçak hastane, helikopter istiyorlar ama Bırakın Türklüğü insanlığa sığmaz şekilde Turgut Özal “Bunda üzülecek ne var ki , onlar Şii, biz Sünni’yiz” demişti.
Naksibendi tarikatına mensup Malatyalı bir Kürttür.
YAPTIKLARI:
1- Irak hükümeti yerine Kuzey Irak Peşmergesi ile ilişkiler kurmak.
2- Türk Milletinin alın teri ile kurulan kuruluşları özelleştirme adı altında haraç mezat satmak ve satılmasının yolunu açmak..
3- Azerbaycan Türkleri Hocalı'da katledilirken "Onlar Şii, onlara İran yardım etsin" deyip, Türk Milleti arasına mezhepçilik fitnesi atmak.
4- Türkiye'nin adını Anadolu Cumhuriyeti olarak değiştirmeyi düşünmek.
5- Saddam'dan kaçan 1 milyon Kürdü "Din kardeşliği, ümmet" palavralarıyla yurda almak.
6- PKK eylemleri için "Üç beş çapulcu uğraşmaya değmez" diyerek terör faaliyetlerini küçümseyerek, teröre göz yummak.
7- ABD kuyrukçusu politika izlemek.
8- Tarikat ve cemaatleri beslemek ve palazlandırmak.
9- Suudi Arap prenslere sanki babasının cebinden verir gibi hediyeler göndermek.
9- Fetullahçılara yer ve olanak sağlamak .
10- Rüşvet, yolsuzluk, torpil, adam kayırma.
11-Başkenti İstanbul’a taşımak için her türlü şeytanlığı planlamak.
İhanetler unutulursa yenileri gelir. Ve bir gün yok olmanın sınırında çırpınmaya başlanır.