Kadim Türk tarihinde kuşa “ongon” adı verilmiş ve her topluluğun bir ongonu olmuştur. Kimi kaynaklarda bunun bir totem olduğu yer alsa da ongonlar bir simgeden öteye geçmemiştir. Örneğin baykuş, Bayat boyunun simgesi olarak seçilmiştir.
O dönem baykuşa “ügi” adı veriliyordu. Kutatgu Bilig’de de ugi kavramına rastlarız. Keskin görüşlü, geceleri uyumayan ve etrafı gözlemleyen bir kuş türü olan baykuş, erdemin ve bilgeliğin de sembolü olmuştur. Sezgileriyle ön plana çıkması onun “bilge baykuş” olarak da anılmasını sağlamıştır.
Manas Destanı ve Baykuş Ana
Bahaddin Ögel tarafından kaleme alınan Türk Mitolojisi adlı eserde Oğuz boylarına ait ongun kuşlarından bahsedilmektedir. Örneğin;
Kayı ve Yazır boyları: Doğan
Alka boyu: Atmaca
Avşar boyu: Laçin
Kızık boyu: Sarıca kuşu
Cebni boyu: Hüma kuşu
simgelerini kullanmışlardır. Dünyaca ünlü Manas Destanı’nda da baykuşun izine rastlarız. Kırgızların efsane destanında Çıyırdı (Manas’ın annesi) kocası Cakıp Han’a “oğlunu niye sahrada yalnız bıraktın. Senin ondan başka kimin var? Ben Baykuş Ana oldum” şeklinde seslenir. Baykuş ana tabiri “uçmayı öğrenen yavrularının annesinin gözünü oyması” gerçeğinden yola çıkılarak sarf edilmiş bir fedakarlık ifadesidir.
Yunan mitolojisinde bilgelik Tanrıçası Athena’nın yanında hep bir baykuş bulunur. Tıpkı Athena gibi baykuş da bir “bilgelik” simgesidir. Bereket ve toprak tanrıçası Demeter’e kurban edilen ilk kuş da baykuştur. Bu nedenle bu kültürde baykuşa kutsallık atfedilir. Öte yandan Mısır mitolojisinde ve Mısır alfabesinde M harfi baykuşu temsil eder. Buna neden olarak da Roma döneminde baykuşa Minerva adı verilmesi gösterilmektedir.
Öte yandan kimi kültürlerde baykuş ölümün ve uğursuzluğun simgesi olarak görülmüştür. Çin Simgeleri Sözlüğü’nde eski Mısırlılar ve Hintliler ona “ölüm kuşu” adını vermişlerdir. Çinliler şans kuşu olarak gördükleri hüma kuşunun zıttı olarak baykuşu göstermişlerdir.
Hayvanlar alemini anlatan ve Kemalüddin Demiri tarafından yazılan Hayatül Hayvan eserinde bir baykuş efsanesi anlatılır. Efsane Hz. Süleyman (as) ile bir baykuş arasında geçer. Bütün hayvanlarla iletişime geçebildiği bilinen Süleyman Peygamber’in eşi kuş tüyü yastık yapmaktadır. Hz. Süleyman bir gün kuşlardan tüylerini getirmesini ister.
Kuşların padişahı olan Anka Kuşu’nun yerine göreve gelen baykuşun “tüylerimizden başka bir şeyimiz yok” sözünü çok beğenen Hz. Süleyman “bundan sonra kuşların ‘bay’ı sen ol” der ve o günden sonra adı “baykuş” olarak kalır. Peygamberin bu iltifatını kazanan baykuş bu nedenle yiyecek aramaz ve ona yiyeceğini Tanrı gönderir.