Simon-Kucher&Partners Global Ortağı Cem Balıkçıoğlu, "Türk şirketleri birçok gelişmiş ülkenin özel sektörüne kıyasla, organizasyon olarak daha çevik ve daha tutarlı davranabiliyor. Dünya geneli ve Türkiye için baktığımızda birçok sektörün kayıp yaşadığı doğru, fakat asıl fark yaratan şirketler ilk kayıp sonrası daha hızlı geri dönüş yapabilenler oldu." dedi.
Balıkçıoğlu, AA muhabirinin Türk iş dünyasının salgın performansı ve yeni dönem beklentilerine ilişkin sorularını yanıtladı.
Salgında özellikle ciro yönetimi yani "çeviklik" üzerine çok fazla seminer ve bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdiklerini anımsatan Balıkçıoğlu, "Özellikle şirketlerin, pazarın, sektörün ve ekonominin iyi veya kötü gidişinden bağımsız olarak hazırlıklı olmaları gerektiği durumlarda çevik davranabilmelerinden bahsettik. Türk şirketleri birçok gelişmiş ülkenin özel sektörüne kıyasla, organizasyon olarak daha çevik ve daha tutarlı davranabiliyor. Dünya geneli ve Türkiye için baktığımızda birçok sektörün kayıp yaşadığı doğru, fakat asıl fark yaratan şirketler ilk kayıp sonrası daha hızlı geri dönüş yapabilenler oldu." diye konuştu.
Balıkçıoğlu, Türkiye'deki özel sektörün salgına gösterdiği reaksiyon ve etkinin, IMF ile farklı ekonomi kuruluşlarının Türkiye ekonomisinin 2021 büyüme tahminlerindeki revizelerinden de görülebileceğini söyledi.
Türk firmaların salgın performansına değinen Balıkçıoğlu, "Hindistan gibi yüksek oranda büyüyen ülkeleri dışarıda bıraktığımızda, Türkiye’deki özel sektörün geri dönüşü gelişmekte olan ekonomilere göre daha iyi bir performans gösterdi. Pandemiden pozitif etkilenen sektörleri dışarıda bırakırsak, Türkiye’de özelikle negatif etkilenen ve etkilenmeye devam eden şirketler, satışları sadece ‘fiziksel’ ve geleneksel kanallara bağlı kalan ve ihracat yetkinliği, tecrübesi olmayan şirketler oldu." diye konuştu.
"Öncelikli olarak ihracat odaklı bir strateji geliştirilmeli"
Yeni dönemde yatırım planlayan firmalar için birçok iş modelinin önerilebileceğini aktaran Balıkçıoğlu, "Birincisi ve bence en önemlilerinden biri, ihracat odaklı bir strateji. Türkiye’de birçok sektör yurtiçi pazarında sıkışmış durumda. İnşaat ürünleri üreticileri buna doğru bir örnek. Özellikle daralan pazarla beraber şirketlerin yurtiçi pazarlarda rekabet ettiği fakat yüksek potansiyelli ihracata daha az ağırlık verildiği söylenebilir." dedi.
İkinci olarak inovasyon odaklı stratejiyi öneren Balıkçıoğlu, "Bazı sektörler yıkıcı trendler sebebi ile iş yapış şekillerinde hatta üretilen ürünlerde değişimlere ihtiyaç duyacak. Burada, otomotiv endüstrisini örnek verebiliriz. Özellikle elektrikli araç pazarında beklenen ciddi büyüme, otomotiv yan sanayisini inovasyona açık bir sektör haline getiriyor. İçten yanmalı motorlara göre henüz çok daha yeni olan elektrikli araç üreticileri, özellikle otomotiv yan sanayi şirketlerinin getirdiği inovatif çözümlere açık olacaklardır. Benzer bir trend ise ambalaj endüstrisindeki sürdürülebilirlik trendi olacaktır." şeklinde konuştu.
Balıkçıoğlu, müşteri odaklı bir iş modelini de önerdiklerini belirterek, "Müşterinin sadece fiziksel kanalları kullanmayacağından emin olabiliriz. Bu sebeple, müşteriye fiziksel, dijital veya online dokunabilen iş modelleri başarıya ulaşacaktır. Özellikle müşterileri, aracıları ve üreticileri bir araya getiren platform modeller doğru yönelim olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
"Sektörden ziyade şirketler fark yaratacak"
Yeni dönemin sektörlerden ziyade şirketlerin fark yaratacağı bir dönem olacağını bildiren Balıkçıoğlu, "Fark yaratacak şirketler, daha ziyade inovasyona açık, otomotiv yan sanayi sektörü şirketleri, platform yapısını iyi entegre edebilen dekoratif inşaat malzemesi üreticileri (boya, seramik gibi) ve yazılım odaklı firmalar olacaktır, bunlar yüksek büyüme rakamları görebilirler." diye konuştu.
Sektörel olarak bakıldığında, e-ticaret ve buna bağlı lojistik trendinin ivmesini azaltarak büyümeye devam edeceğini belirten Balıkçıoğlu, "Kimya endüstrisi yükselen hammadde fiyatlarından faydalanabilir. Otomotiv distribütörleri/üreticileri ise kurun bu seyrinin devamı ve kredi faizlerine bağlı olarak pozitif etkilenecektir." ifadelerini kullandı.
Zorlu bir yıla rağmen firma olarak, ofis, ciro, global ortak ve ekip anlamında büyüdüklerini vurgulayan Balıkçıoğlu, bu büyümelerinin arkasındaki faktörlere ilişkin şunları söyledi:
"Belirsizlik ortamında pandeminin olumlu yönde etkilediği birtakım sektörleri dışarıda tutarsak, birçok şirketin ciro kaybını minimize etmeye ve pandemi sonrası dönemde güçlü bir çıkış yakalamaya odaklı senaryolara yoğunlaşıldı. Simon-Kucher&Partners olarak temel çözümlerimiz ciro yönetimi, karlı ve sürdürülebilir büyümeye dayanıyor ve bu çözümlerimiz tüm profesyoneller için bir rehber niteliği taşıyan listeler hazırlayan Vault tarafından Avrupa ve Asya Pasifiğin satış, pazarlama ve fiyatlandırma alanındaki en iyisi olarak değerlendiriliyor. Pandemi esnasındaki ciro kaybını minimize etmek, ciro kaybına rağmen karlılığı koruyabilmek ve pandemi sonrasında güçlü devam edebilmek birebir çalışma alanımızla ilgili konular. Pandemi sürecinin hala bitmediğini düşünürsek çalışma alanlarımız bu konular ile ilgili olmaya da devam ediyor."