Emniyet Genel Müdürlüğü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığının düzenlediği operasyonla Türkiye'de yakalanan terör örgütü DEAŞ'ın en önemli sözde üst düzey yöneticilerinden Sumaidai'nin yargılandığı davanın İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasına, tutuksuz sanık Makaram Taha Ali Ali ve sanık avukatları katıldı.
Tutuklu sanık Azzam Ali Hussein Al Neama ve Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Duruşmada savunma yapan, sanık Al Sumaidai, Irak'ta yardımcı mühendis olarak çalıştığını, Musul'a 2014'te DEAŞ'ın şehre girmesiyle tüm kurumlara hakim olduğunu söyledi.
Fikirsel ve mezhepsel olarak örgüte tabi olmadığını öne süren Al Sumaidai, şöyle devam etti:
"Ben onlar gibi tekfirci fikriyata sahip değildim. Bunlar tam olarak bu şehre hakim oldular ve insanlar ikiye bölündü. Bazıları şehir içinde kalmak zorunda kaldı, bazıları şehir dışında kalmak zorunda kaldı. Ben 9 çocuğum olduğu için şehir içinde kalmak zorunda kaldım. Bu mutlak hakimiyetten sonra bütün kurumlara kendi adamlarını göndererek çalıştıkları insanların oradan ayrılmamaları konusunda baskı yaptılar. Hatta benim hocam onlarla aynı ideolojiden olmadığı için öldürüldü bende bu korkumdan dolayı onlarla kalmak zorunda kaldım."
Son sözü sorulan sanık Al Sumaidai tahliyesini ve beraatini talep etti. Tutuksuz sanık Makaram Taha Ali Ali de beraatini istedi.
Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai'yi "silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek" suçundan 17 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.
Sanık Makaram Taha Ali Ali'nin "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan delil yetersizliği gerekçesiyle beraatine karar veren heyet, Azzam Ali Hussein Al Neama'nın dosyasının ayrılmasına hükmetti.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 8 Eylül'de yakalandıktan sonra tutuklanan sanık Bashar Hattab Ghazal Al Sumaidai'nin "anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, Azzam Ali Hussein Al Neama'nın "anayasayı ihlal" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 7,5 yıldan 15 yıla kadar, Makaram Taha Ali Ali'nin ise "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
İddianamede, Iraklı lider adaylarından birinin eski örgüt elebaşı Ebu Bekir El Bağdadi'nin kardeşi Juma'a Awwad İbrahim El-Bedri, diğerinin de "Dr. Zeyd" kod adlı Bashar Hattab Gazal Al Sumaidai olduğu ifade edilmişti.
DEAŞ terör örgütünün en son sözde lideri olan Abdullah Kardaş'ın ölümüne müteakip muhtemel yeni liderinin örgüt içerisinde üst düzey görevler alan sanık Al Sumaidai olduğu belirtilen iddianamede, sanığın El Kureyşi'nin yerini alacak en olası aday olduğu, sayısız takma adla tanınan sanığın grubu tekrar bir araya getirecek nitelikleri bulunduğu anlatılmıştı.
İddianamede, Al-Sumaidai'nin, 2013'te terör örgütüne katıldığı, DEAŞ'ın çok sayıda vaiz ve hakiminin mezun olduğu "İmam el Mutaqeen" adlı dini bir merkezde vaaz verdiği, akabinde örgütün sözde başyargıcı olarak atandığı ifade edilmişti.
Yakın zamanda öldürülen elebaşı Kureyşi'ye yakın olan sanığın 2014'te Ninova'da cinayet veya ölüm cezası davalarında uzmanlaşmış bir yargıç (kadıel-dam) olarak atandığı belirtilen iddianamede, sanık Al Neama'nın da "Sebti/Abu Ziad" kod adını kullandığı, Irak'ta yaşadığı dönemde DEAŞ'a ait silah ve mühimmatlarından sorumlu olduğu, orada gömdüğü malzemelerin yerini kendisinden başka kimsenin bilmediği vurgulanmıştı.
Bu sanığın DEAŞ terör örgütünün sözde yeni lideri Al Sumaidai'nin yakın akrabası olduğu anlatılan iddianamede, Al Neama'nın geçmiş dönemlerde örgüt içerisinde birlikte sözde sorumlu düzeyde faaliyette bulundukları vurgulanmıştı.
İddianamede, sanık Makaram Taha Ali Ali'nin de "Kerime El Ali" kod adıyla hareket ederek örgüt hiyerarşisine dahil olduğuna dikkati çekilerek, bu sanığın Al Sumadai ile Musul'da resmi nikahla evlendikleri kaydedilmişti.
Sanık Makaram Taha Ali Ali ise 22 Aralık 2022'deki duruşmada tahliye edilmişti.