Luys Medya Genel Müdürü Harutyun Kuran, Türkiye'deki Ermeni toplumunu ve Türkiye'nin ilk Ermeni televizyon kanalı Luys TV'yi anlattı.
Kuran, özellikle darbe dönemlerinde Ermenilere karşı linç kampanyaları yürütüldüğünü belirterek, "Eskiden Kapalıçarşı'da kuyumculuk yapan Ermeni esnaf linç edilmemek için ya da malları yağmalanmasın diye ismi Agop ise Ahmet, Sarkis ise Selçuk olarak değiştiriyormuş." dedi.
Geçmişte yapılan ayrımcılığa sadece Ermenilerin değil bütün azınlıkların maruz kaldığına dikkati çeken Kuran, toplumun kültürünü ve yaşayışını bilmediği topluluklara karşı ön yargılı davranmasının ülkedeki ayrımcılığı derinleştirdiğini ifade etti.
Kuran, artık Türkiye'deki Ermenilere karşı sistematik ve kurumsal ayrımcılık olmadığını ama bireysel olaylar yaşandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"2000'lerden sonra Ermenilerin ayrımcılığa maruz kaldığını düşünmüyorum. Ermeni Markar Esayan milletvekili olarak TBMM'ye dahi girdi, ötekileştirme olsaydı giremezdi. Biz zaten Osmanlı Devleti'nin 'sadık millet' dediği bir topluluğuz ve bu kültürü devam ettiriyoruz. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçenlerde Ermeni tasarımcı Sevan Bıçakçı'ya ödül verdi. Devletin en üstü bu şekilde bir kucaklama yaparken toplumun geri kalanı da azınlıklara karşı daha pozitif olabilir."
Türkiye'de yaşayan Ermeniler hakkında çok fazla bilgi kirliliği var
Hayatının hiçbir evresinde ayrımcılığa uğramadığını kaydeden Kuran, "Çocukluğum, İstanbul'un Kurtuluş'ta normal bir mahallede geçti. Küçükken herhangi bir ayrımcılığa maruz kalmadım. Hatta askerde bile ismim farklı diye ayrımcılık yaşamadım." ifadesini kullandı.
Kuran, ailesinin dört kuşaktır İstanbul'da yaşadığını ve matbaacılıkla uğraştıklarını dile getirerek, Türkiye'deki Ermeni toplumu olarak kendilerini bu ülkenin parçası olarak gördüklerinin altını çizdi.
Toplumda azınlıklar hakkında çok fazla bilgi kirliliği olduğuna dikkati çeken Kuran, azınlık cemaatlerinin topluma kendilerini en doğru şekilde anlatmaları ve kabuklarına çekilmemeleri gerektiğini ifade etti.
Kuran, toplumun Türkiye'de yaşayan Ermenilerin, Türk vatandaşı olmadığı ve vergi vermediği iddiası da dahil birçok dezenformasyona inandığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin diğer vatandaşlara yüklediği bütün yükümlülükleri biz de yerine getiriyoruz ve bu konuda asla vazifeden kaçmadık. Benim dedem Kurtuluş Savaşı'nda savaşmış gazi olmuş biri. Benim bu kadar güzel Türkçe konuşmama şaşıranlar bile var, 'Ben burada doğdum' dediğimde inanmıyorlar. Türkçe konuşup Hristiyan olduğumu öğrenince garipseyenler oldu."
Anadolu'nun her yerinde Ermenilerin yaşadığına ve bunun birleştirici bir unsur olması gerektiğine değinen Kuran, Ermenilerin kültürel olarak da Anadolu'ya birçok miras bıraktıklarını söyledi.
Kuran, Türklerin Anadolu'ya fethe başladığı ilk yıllardan beri Ermenilerle iyi ilişkiler geliştirdiğini belirterek, "1071'den beri biz Türklerle beraber yaşıyoruz. Osmanlı Devleti, etnik köken fark ayırt etmeden birlikte yaşama bilincine sahip bir topluluktu. Şimdilerde bazıları sanki biz gökten zembille inmişiz gibi şaşırıyor. Bunu neden bilmiyorlar? Çünkü anlatılmıyor." diye konuştu.
"Türkiye hakkındaki negatif algıyı pozitife çevirmeye çalışıyoruz"
Babasının medya sektöründe olduğunu ve kendisinin de halkla ilişkiler okuduğunu anlatan Kuran, Türkiye'nin ilk azınlık gazetesi Luys'u 10 yıl önce kurduklarını söyledi.
Kuran, Luys gazetesinin en büyük misyonlarından birinin Türk toplumuyla Ermeni toplumu arasındaki bağları güçlendirmek olduğundan bahsederek, "Ön yargıları ve düşmanlıkları bu şekilde bitirebiliriz. Türkiye'de yaşayan Ermenileri en iyi şekilde anlatmak istiyoruz." diye konuştu.
Gazetenin farklı ülkelerdeki Ermeni diasporasının büyük beğenisini kazandığına dikkati çeken Kuran, Luys sayesinde yurt dışındaki Ermenilerin Türkiye'de olaylardan haberdar olduğunu kaydetti.
Kuran, Luys gazetesinin popülerleşmesinin ardından Luys televizyonunu kurduklarına değinerek, "Yurt dışındaki ırkdaşlarımız daha hızlı anlık haber almak istiyordu. Biz de talebi değerlendirerek bu işe girdik." dedi.
Luys televizyonunun pozitif haberlere odaklandığını belirten Kuran, kendilerini Türk toplumuna anlatmak için daha çok çaba sarf etmeleri gerektiğine vurgu yaptı.
Yurt dışındaki Ermenilerin kafasında Türkiye hakkında yanlış kalıplar olduğuna dikkati çeken Kuran, bu düşünceleri yıkmak için yurt dışında sık sık sergi ve çeşitli faaliyetler yaptıklarını aktardı.
Kuran, Türk toplumuna da Ermenilerin bu ülkeye yaptığı katkıları anlatmak için belgeseller ve projeler ürettiklerini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin ilk boksörü Gabris Sakaryan'ın Ermeni olduğunu biliyor muydunuz? Bu konuda belgesel de çektik. Bu ülkeye hizmet etmiş Ermenileri tanıtmak istiyoruz. Bu belgeseli yurt dışındaki Ermeni diasporasına izlettiriyoruz ve Türkiye hakkındaki negatif algıyı pozitife çevirmeye çalışıyoruz. Bizim Türkiye'de çok zor şartlar altında yaşadığımızı düşünen Ermeniler var. Bunları düzeltmemiz lazım. Hep beraber bu ülke için en güzelini yapalım. Burası çiçek bahçesi ise hepimize yer var."