Almanya'da, 2003’den beri Neumünster Meclis Üyesi olarak görev yapan Refik Mor isimli vatandaşımızın, "ermeni soykırımı" iddialarına karşı "tek kişilik" mücadelesi sürüyor.
Mor'un, Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Senato Başkanı Jean-Pierre Bell ve UMP Milletvekili Boyer'e yazdığı mektup, Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli ekonomist ve diplomatları'ndan biri olan Prof. Dr. S. R. Karluk tarafından "Tarihe düşülen bir not" olarak değerlendirildi.
İşte o etkileyici ve "karar değiştirten" mektup:
"Sayın Cumhurbaşkanı Sarkozy,
Sayın Senato Başkanı Jean-Pierre Bell,
Sayın UMP Milletvekili Boyer...
Tarafınızdan verilen, 'resmi olarak tanınan soykırım suçlarının inkarına 1 yıl hapis ve 45 bin Euro para cezası' öngören tasarı, Fransa Meclisi'nde kabul edilmiş bulunmaktadır.
Bu girişiminizi, parlamenter olmanız gereği en doğal hakkınız olarak görüyorum.
Yalnız, burada doğal ve hukuki olmayan diğer bir şey var ise o da, bu tasarınızın Avrupa Adalet Divanı Kararı karşısında artık hukuki bir dayanağının olmadığıdır.
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 'Hukuki Kararı'nın, Avrupa Parlamentosu ile Fransız Parlamentosu’nun 'Siyasi Kararları'ndan üstün olduğunu hepimiz biliriz.
Tam da bu konuda, tamamlayıcı olan bir görüşümü de sizlerle paylaşmama müsaade ederseniz, çok memnun olurum.
Bu konudaki Fransız, Alman ve diğer Parlamentolar'ın resmi kararlarını, şimdilik bir tarafa bırakalım...
20 Temmuz 1987’de, Avrupa Parlamentosu, C-190 esas sayılı resmi kararı ile içerik olarak; 'Türkiye, ermeni soykırımını tanımadığı müddetçe, AB’ye üye olamaz' denen siyasi bir karar almıştır.
Peki, bu karar hala geçerli midir?!
Eğer geçerli ise, sizin de aynı konuda vermiş olduğunuz 'siyasi karar' da, haliyle geçerli olacaktır.
Bunun cevabı ise aşağıdadır:
AB’nin, yukarıda anılan siyasi kararla cesaretlenen Ermeni diasporası’nın Fransa’daki sözcüsü ve avukatı olan Suzanne ve Gregoire Krikorian, 1999’da, 'Helsinki Kararı'yla, Türkiye’nin AB üyeliğine 'aday adayı ülke' yapılması üzerine, AP'nun C-190 siyasi kararına atıfta bulunarak; Avrupa Parlamentosu’na, Avrupa Birliği Konseyi’ne ve Avrupa Birliği Komisyonu’na karşı, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nda; 'Birliğin akit dışı sorumluluğu ve davanın esassızlık (gerekçesizlik) konumu' ile ilgili, Ermeni’ler adına maddi ve manevi tazminat davası açmışlardır.
Yukarıda, davanın içeriğini oluşturan 'Birliğin akit (Anlaşma) dışı sorumluluğundan' kastedilen, uluslararası insan hakları ve 1915 olaylarında yaşanan trajik tarihi olaylardır.
Yani, Ermeni’lere haksızlık edilerek soykırım uygulandığını iddia etmişlerdir.
Ancak, Suzanne ve Gregorie Krikorian bu davayı kaybettiler, çünkü iddialarını ispatlayamadılar.
Ermeni diasporası için adeta bir 'ön soykırım davası' olarak değerlendirilen bu maddi ve manevi tazminat davası, Avrupa Birliği Adalet Divanı tarafından, 17 Aralık 2003 tarihinde, Esas No: T-346/03 gerekçeli kararı ile reddedilmiş ve kendileri de 30 bin Euro’luk mahkeme masraflarını ödemeye mahkum edilmişlerdir.
Sayın Cumhurbaşkanı Sarkozy,
ABAD’nın reddettiği T-346/03 esas sayılı (dosya numaralı) davanın 25 No’lu gerekçesinde, Hakim, bakın ne demektedir:
T-346/03 Esas sayılı karardan 25 numaralı alıntı:
'25. Davacıların (Ermenilerin, çevirmenin notu) gerçekten ve somut zarar görmüş olduklarını gösteren deliller konusuna gelince; davacılar, dava dilekçesinde genel ifadelerle Ermeni birliğinin uğradığı manevi zararın talebi ile sınırlı kalmış olup, ne bu konuda, ne de şahsen kendilerinin uğradığı zararın kapsamı hakkında zerre kadar dahi delil gösterememiş olmalarıdır.
Davacılar bununla, kendilerinin gerçekten ve somut olarak zarar görüp görmedikleri hakkında mahkemenin hüküm verebilmesi için yeterli bilgi verememişlerdir.'
(Bakınız: ABAD’nın bu konuda 2 Temmuz 2003 tarihli T-99/98, Hameico Stutgart /Konsey ve Komisyon (Emsal) davası kararı ve Komisyon’un No. 68 ve 69, Slg. 2003, II-0000 kararı)
Ve yine, T-346/03 esas sayılı gerekçeli kararının 10’ncu numarasından alıntı:
'10. Davacılar (Ermeniler, çevirmenin notu) ayrıca, bir çok temel insan haklarının, özellikle 4 Kasım 1950 yılında Roma’da imzalanan insan hakları ve temel özgürlüklerini koruma altına alan Avrupa Sözleşmesi'nin 3. ve 8. Maddesi'ne dikkat çekerek, burada sözü edilen, özel yaşam hakkının kutsallığı, aşağılayıcı veya insanlık dışı muameleye tabi tutulmama haklarının ihlal edildiğini savunmaktadırlar.'
Ve yine, yukarıda anılan '10' numara'da İDDİA edilenlere atıfta bulunan T-346/03 esas sayılı gerekçeli karar'dan 21 No’lu alıntı:
'21. Temel hakların sözde ihlali konusunda ise, (yukarıdaki 10 numaraya bakınız) davacıların, böyle temel insan haklarının ihlali iddiası ile sınırlı kalıp, bunun davalı organlara atfedilen suç ile ne kadar ilgili olduğunu açıklayamamasını belirtmek yeterlidir.'
Dava, yukarıda anılan gerekçelerle reddedilmiş olup, Ermeni diasporası bunun üzerine temyize gider (karara itiraz eder).
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın 4’üncü Dairesi'nde görülen temyiz davası (itiraz davası) ise 17.04.2004 tarihinde, C-18/04 P esas sayılı nihai karar ile yeniden reddedilir.
Sayın Cumhurbaşkanı Sarkozy,
Yahudi soykırımının (Holocaust), Almanlar tarafından yapıldığı, Nürnberg Mahkemesi tarafından hukuken karara bağlanmış olup, bunu inkar etmek de Almanya’da kanunen suçtur.
Ama, hukuken kesinleşmemiş bir konu hakkında siyasetin ceza kesmesi ise, ancak muz cumhuriyetlerinde mümkündür.
İspata dayandırılmadan yaptığınız, yukarıda sözünü ettiğim bu tasarının, Avrupa Birliği Adalet Divanı karşısında artık hiç bir hukuki dayanağı maalesef bulunmamaktadır.
Bundan dolayıdır ki, yukarıda adı geçen Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın hukuki kararına, her demokrat gibi sizin de uymanızı ve Türk’leri haksız yere itham ettiğinizden dolayı, sunduğunuz tasarıyı geri çekerek tüm Türk halkından özür dilemenizi talep ediyorum.
Aksi takdirde, bu sizin 'Pirus Zaferi'nizden öte gitmeyecektir.
Çünkü mahkeme kararları, Demokrasi’lerde siyasi karardan üstündür.
Tabii ki, bu kural, demokratik devletler için geçerli bir kuraldır.
Saygılarımla."
Ve "o mektup"un basındaki yankıları:
http://www.europahaber.de/turk-vekilden-sarkoz-ye-acik-mektup/2564/