NGazete'de dün bu köşede yayınladığımız "TÜRKİYE'nin ADALET SAVAŞÇISI" başlıklı makaleme, Hollanda'dan, bir başka yerleşik Türk vatandaşı'ndan, sayın Selçuk Ülger'den konuya ilişkin ek bilgi geldi.
Demem o ki:
Gazeteci'nin görevi "gerçek"leri ortaya çıkartmaktır.
Birilerine yaranmak adına, "susmak, görmezden gelmek, gerçeğin üstünü örtmek" değildir.
Hal böyleyken...
"Gazeteci'nin görevi" yerinde ve zamanında doğru soru'ları sormaktır.
Demem o ki:
Gazeteci'nin görevi "gerçek"leri ortaya çıkartmaktır.
Birilerine yaranmak adına, "susmak, görmezden gelmek, gerçeğin üstünü örtmek" değildir.
Hal böyleyken...
"Gazeteci'nin görevi" yerinde ve zamanında doğru soru'ları sormaktır.
Mümkünse "çığ düşmeden" önce haber vermek, uyarmak; felaket'in yaşanmasına engel olmak ya da felaket yaşandı ise sorumlular'ın ortaya çıkartılmasına katkı sağlamaktır.
Ortada bir yanlış, hata, eksiklik var ise altını, üstünü çizmektir.
Bu yüzden gazetecilik mesleğini ciddiye alan her gazeteci yazdıkları konusunda titizlenir, hataya düşmemek için ciddi araştırmalar yapar.
Hollanda'dan bana yazan okur'umuz sayın Selçuk Ülger'in konuya itirazı/sitemi ve/veya bilgilendirme notu'nu burada sizlerle paylaşıyorum:
Bu yüzden gazetecilik mesleğini ciddiye alan her gazeteci yazdıkları konusunda titizlenir, hataya düşmemek için ciddi araştırmalar yapar.
Hollanda'dan bana yazan okur'umuz sayın Selçuk Ülger'in konuya itirazı/sitemi ve/veya bilgilendirme notu'nu burada sizlerle paylaşıyorum:
"Cüneyt Bey Merhaba,
Refik Mor Bey yazdığınız üzere, bu işlere çok çaba gösteren bir yurtsever göçmen'dir.
Fedakar ve cesur bir insan'dır.
Yurtsever'dir.
Fakat, SOYKIRIM YALANI KONUSUNDA bütün bu kötü niyetleri, bütün bu belirsizlikleri ortadan kaldıran,
Almanya ve tüm Avrupa’da milyonlarca Türk çocuklarının da gittiği okullarda, tarih kitaplarına SOYKIRIMCI TÜRKLER olarak geçmesini ilelebet engelleyen, bu alçak iftiraların üstüne açılmamacasına betonu döken, AİHM’deki 15 Ekim 2015’teki zaferiyle "DOĞU PERİNÇEK" olmuştur.
TALAT PAŞA KOMİTESİ, onun ön ayak olmasıyla kurulmuş, Rauf Denktaş, Vural Savaş, Mehmet Gül ve niceleri onunla BERLİN’de, LOZAN’da, STRASBURG’ta DOĞU BEY ile omuz omuza yürümüşler, bu davayı zafere tek yürek zafere taşımışlardır.
Deniz Baykal bile çıkıp, bu dava için AİHM salonuna gelmiştir.
Türkiye’de siyaseti sadece oy kaygısına ve oy oranına indirgeyen çapsızların, tarih bilgisinden ve ahlaki değerlerden uzak ERDEMSİZ kişiliklerin, yaşamında hiç bir başarısı olmayan, BİRBİRİNİN KOPYASI AMERİKANCI PARTİLERİN ÇAPSIZ liderlerin(!) kıskançlıkları, kompleksleri, DOĞU PERİNÇEK’in tarihe geçmiş başarısını HAZMETMEYE MÜSAİT DEĞİLDİR.
ONLAR KAFASINI KUMA GÖMSE DE, BU GERÇEK, GERÇEK TARİHTE YERİNİ ALMIŞTIR.
"Tarih, en iyi yazar'dır" der, Stefan Zweig.
Bu büyük zafer, daha şimdiden Avrupa Üniversiteleri'nde, Siyasal Bilimler Fakülteleri'nde ders ve doktora araştırma konusu olmuştur.
Sizin, köşenizde bu konuyu dile getirmenizi yürekten alkışlarken, DOĞU PERİNÇEK ismi'nden bilerek ya da bilmeyerek uzak duruşunuzu yadırgadığımı da bilmemizi isterim.
Refik Mor Bey de, Doğu PERİNÇEK’in bu başarısını ayakta alkışlayan, onu bütün yüreğiyle destekleyen yurtsever (mühendis, çevirmen) bir (Türkmen) vatandaşımızdır.
Bu meseleyi kişiselleştirmeme ve oy uğruna siyaseten kullanamama kararı alan Doğu PERİNÇEK de, tarih önünde büyüdükçe büyümüştür.
Çoğu onu, aldığı oy oranıyla değerlendirir, fakat tarih farklı değerlendirecektir.
Ülkenin yakın siyasi geçmişi; Atatürk’ü kalkan edip, Kürt ayrılıkçı teröristleriyle iş birliği yapan, yüzde 20 oy alan ama otel odalarında ABD Elçisi ile gizlice buluşan ve hazır ol'da emirler alan, Başkan adayı olup, yüzde otuz oy alan ama içkinin tesiriyle otelde sızıp kalanlarla doludur...
Yazınızı okuyunca, bu duygularımı size iletmeyi dostça bir görev olarak gördüm.
O GÜZEL KALEMİNİZLE, YAKIN ZAMANDA AİHM/(STRASBURG) DOĞU PERİNÇEK-İSVİÇRE
DAVASI ZAFERİNİ DE YAZMANIZI TEMENNİ EDEREK...
NGazete Ailesi'ne içten selamlarımızla..."