Türkiye Cumhuriyeti , dünyanın orta bölgelerinde yer alan bir merkezi devlettir . Jeopolitik kitaplarındaki açıklamalara göre , yeryüzü karalarının tam ortalarında bulunan merkezi bölgenin tam ortasında yer alan bir konuma sahip olan Türk devleti ,bu hali ile merkeze yakın olan ve merkezin içerisinde yer alan çeşitli bölgeler ile hem komşuluk hem de bağlantı ilişkilerine doğal olarak sahip bulunmaktadır . Türkiye’nin harita üzerindeki konumu siyasal coğrafya bilgileri çerçevesinde ele alınırsa ,bu devletin çevresinde yer alan bölgeler ile ilgili olarak çeşitli sorunlara sahip bulunduğu görülmektedir . Bu nedenle , Türk devletinin genel olarak güvenlik sorunu ele alınırken , önceliğin merkezi bölgeler ile olan bağlantılara yer verilmesi gerekli görünmektedir . Türkiye kendisini çevreleyen bölgelere açılırken ya da bu bölgelerden gelen gelişmelere sahne olurken ,yerel tehditlerden kaynaklanan genel anlamda bir bölgesel güvenlik sorunu ile karşı karşıya bulunmaktadır . Bölgeler harita üzerinde sahip oldukları konumları doğrultusunda farklı yaklaşımların öne çıkmasına aracı olurlarken , bunların bir bütünsellik içerisinde daha ağırlıklı bir güvenlik sorunu paketinin gündeme gelmesine de öncülük yapabilmektedirler .
Türkiye gibi bir merkezi ülkenin karşı karşıya kaldığı bölgesel sorunlar üzerinde dururken ,bölge kavramının açıklığa kavuşturulması önem taşımaktadır . Bölgelerin harita üzerindeki konumlarının değerlendirmesi yapılırken bölgelerin açıklamasını yapmak, ya da durumlarını belirlemek için belirli bir sistematik çizgisinde konunun ele alınması gerekmektedir . Bölge kavramı ile neyin kast edildiği , bölgelerin küçük,orta ve de büyük gibi nitelemeler çerçevesinde ele alınmasıyla ortaya çıkan tabloda , Türkiye tam olarak merkezde yer almaktadır. Ne gibi güvenlik sorunları ile karşı karşıya kalınacağının açıklığa kavuşması ile birlikte , Türk devletinin de kendisini korumak üzere harekete geçerek gerekli olan önlemleri alacağı düşünülebilir . Bu doğrultuda Türkiye’yi çevreleyen büyük komşu bölgelerin konumları ile , Türkiye’nin sınırları içerisinde yer alan küçük bölgelerin ayrı ayrı ele alınarak değerlendirmeleri daha gerçekçi ya da real politik bir yaklaşım olmaktadır . Dünyanın jeopolitik merkezini çevreleyen bölgeler tek tek ele alındıkları zaman kendi konumları açısından belirli yaklaşımlara konu olabilecekleri gibi , çevreledikleri merkezi bölgede yer alan Türk devletinin harita üzerindeki gerçek konumunun belirlenmesi açısından da , farklı boyutlar kazanarak yapılan tanım denemelerinin açıklık kazanmasına da katkı sağlamaktadırlar . Konu jeopolitik biliminin sınırları ötesinde ele alındığı zaman tarihsel gelişmelerden alınacak örnekler de , ülkeler ve devletlerin güvenlik sorunlarının belirlenmesinde yardımcı olabilmektedirler .
Genel olarak her devlet kendisini çevreleyen dış bölgeler ile ve kendi sınırları içerisinde yer alan iç bölgeler arasında kalan kendine özgü bir siyasal konuma sahip bulunmaktadır . Devletlerin merkezleri açısından konu ele alındığı zaman , her devletin ülkesel bütünlüğünü ortaya çıkaran milli birliği ile, çevresinde yer alan komşu bölgeler ile olan yakınlığı , hem tehdit analizlerinde hem de güvenlik sorunlarına karşı geliştirilen önlem paketlerinin oluşturulmasında etkili kriterler olarak öne çıkmaktadır . Türkiye total bir güvenlik analizine konu olduğu aşamada , hem kendisini çevreleyen büyük bölgelerin konumu ile, hem de kendi sınırları içerisinde yer alan ülkenin bir parçası durumunda olan küçük bölgelerin durumları ile yüz yüze gelmektedir . Büyüklük ve küçüklük ilişkileri açısından önem kazanan bölgeler ülke ve devletlerin gelecekleri açısından yönlendirici etki sağlamaktadırlar.
Dünya kıtaları üzerinde belirli bir yere ülke olarak sahip olan devletler hem kendilerini sınırların ötesinde çevreleyen büyük ve küçük bölgeler ile çevrili oldukları kadar , kendilerini çevreleyen sınırların içinde bulunan çeşitli büyüklükteki bölgelerin doğrudan ya da dolaylı etkilerinin baskısı altında da kalabilmektedirler. Her bölge doğal yapı olarak sahip olduğu özelliklerden ileri gelen farklı yansımaların yönlendirmesi altında olduğu gibi aynı zamanda diğer bölgelerden gelen farklı koşulların gündeme getirdiği oluşumlar ve sorunlar ile de uğraşmak zorunda kalmaktadır . Yeryüzü kıtalarının bir parçası üzerinde yer alan çeşitli ülkeler dünya haritalarının ortaya koyduğu jeopolitik konumların yansıdığı yapılanmalar içerisinde yönlenmek zorunda kalmaktadırlar . Bilim hayatının getirdiği veriler doğrultusunda bölgeler ve ülkeler arasındaki ilişkiler ele alındığında etki-tepki ilişkilerinin bu noktada fazlasıyla ortaya çıktığı ve gelişmeleri bu doğrultuda etkilediği açıkça görülmektedir . Coğrafya , jeopolitik , uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi gibi bilim dalları bölgeler ve ülkeler arasındaki ilişkileri her yönü ile ele alarak incelemekte ve bu gibi konularda devletlerin gerekli önlemleri almasına yardımcı olmaktadırlar .Bütün devletler iyi bir yönetim için nasıl bir coğrafya içinde yer aldıklarını ve kendilerini içeriden ya da dışarıdan kuşatan çeşitli bölgelerin ülke için ne gibi yansımalar yarattıklarını iyi bilmek durumundadırlar .
Devletlerin güvenliği açısından ülkeleri çevreleyen iç ve dış bölgelerin yarattığı sorunlar ve bunlar üzerinden gündeme getirdiği tehditler devletlerin geleceği ve ülke yapılarının devamlılığı açılarından son derece önem taşıyan konulardır . Bu açıdan her devlet kendi siyasal yapısını destekleyecek önlemleri alırken , bölgelerin sahip olduğu koşulları dikkate alarak hareket etmek ve bu doğrultuda siyasetler geliştirerek , ülkenin ve toplumun geleceğini sağlam temeller üzerinde oluşturacak ileri düzeyde bir kamu yönetimi düzeni kurmak zorundadır . Her devlet , devletler arasındaki rekabet yarışında geri kalmamak için kendi siyasal gerçekliği doğrultusunda bir yapılanmayı böylesine bir önlem alıcı yaklaşım çerçevesinde geliştirirken , benzeri tutumların diğer devletler üzerinden de hazırlanarak uygulama alanına getirildiğini iyi bilmek durumundadır . Her toplumsal yapının güvenliği ancak güçlü ve etkin bir kamu yönetimi ile sağlanabilir . Devletler kamusal varlıklar olduğu için , sahip oldukları kamu düzenlerinin öncelikli olarak korunması ve zaman içerisinde de yeni ortaya çıkan koşullar dikkate alınarak yenilenmesi ile güvenlik sorunları gerçekçi çözümlere kavuşturulabilmektedir . Güvenlik alanı her geçen gün daha da genişleyerek etkin bir konuma gelirken , ülkeler ve bölgeler arası ilişkiler meselesi yeni boyutlar kazanmaktadır .