Ukrayna makamları, Harkiv bölgesine bağlı İzyum şehrinin Rus güçlerinin eline geçmesinden bu yana kent çıkışında yer alan mezarlığın hemen yanına gömülmüş 440 yeni mezar bulunduğunu açıkladı.
Ukrayna polisi, bugün de söz konusu bölgede otopsi için mezarları açmaya devam etti. Bazı İzyumlular ise mezarlığa gelerek ellerindeki numaralarla yakınlarına ait kabirleri bulmaya çalıştı.
Söz konusu bölgedeki mezarların tamamının Rus güçlerinin şehri kontrol ettiği dönemde buraya metfun bulunanlara ait olduğu belirtiliyor. Bölgede çatışmaların devam etmesi nedeniyle ölenlerin cenazelerinin gömülmesine aile üyeleri katılamamış ve görevliler tarafından defnedilmiş. Hal böyle olunca da çoğu mezarın başında sadece numara yer alıyor. Ailelere sadece yakınlarının kaç numaralı mezara gömüldüğünün bilgisi verilmiş.
Rus saldırısında 8 Mart'ta eşini kaybeden 52 yaşındaki Trekuşenko, hukukçu olan ancak ticaretle uğraşan kocası Yuri'nin mezarına bisikletiyle ve yanına aldığı birkaç gül ile geldi.
Trekuşenko, yaklaşık 6 ay boyunca şehrin kontrolünün Rus güçlerinin elinde olması nedeniyle eşinin kabrini hiç ziyaret edememiş.
Kentin yeniden Ukrayna'nın kontrolüne girmesinin ardından Trekuşenko, ilk kez eşinin kabrini ziyaret etme olanağı bulmuş. Nereye gömüldüğünü bilmediği için Trekuşenko, bir müddet kabristanda eşine ait 222 numaralı mezarı aradı.
Yanında getirdiği gülleri kocasının mezarına bırakan Trekuşenko, gözyaşlarına hakim olamadı. Eşinin mezarının etrafını temizleyen ve uzun süre gözyaşı döken Trekuşenko'nun yaşadıkları yürek burkuyor.
Trekuşenko, AA muhabirine, savaşın başladığı 24 Şubat'ta İzyum'da yaşayanlar arasında panik yaşandığını ve şehre ilk saldırının 28 Şubat'ta gerçekleştiğini kaydetti.
Trekuşenko, "Bize, bir insanın ancak bir depoda (sığınakta) hayatta kalmasının mümkün olduğunu söylediler. Kızım da yanımdaydı ve iki tane yatak hazırladık. Kızım hamileydi, bebeğinin doğmasını bekliyorduk. Onu göndermeyi başardık. İnsanlar çıkışta zorlanıyordu çünkü köprü patlatılmıştı artık. Kocası karşı kıyıda kızımı bekliyordu. Kızım karşıya geçti ve gittiler." dedi.
Eşi Yuri ile 28 Şubat'tan itibaren evlerindeki sığınakta kalmaya başladıklarını söyleyen Trekuşenko, "8 Mart'ta saat 02.20 sularında eve ilk füze isabet etti, bombalandık, ikinci füze ise avluya düştü ve bomba parçaları sığınağa isabet etti. Çelik ve ahşap yapımı olan kapı ise süzgeç gibi oldu. Ben ve kocam depoda oturuyorduk. Parça bana da isabet etti ve hafif yaralandım, kocam ise kapıya doğru bakıyordu ve (bomba parçası) onu öldürdü." diye konuştu.
"Keşke eşim ile ben de ölseydim"
Yaşadıklarını anlatırken gözyaşlarına boğulan ve zaman zaman konuşmakta zorlanan Trekuşenko, şunları dile getirdi:
"Yakınları kaybetmek, yalnız kalmak, kalacak yersiz kalmak çok korkunç. Kış geliyor, benim kalacak yerim yok. Hasar görmüş evim ise şimdiden çok soğuk. Duvarlardan tuğlaların düşmemesi için uğraşıyorum, kapı vuruldu. Kısacası şimdilik kalacak yerim yok ve nereye gideceğimi bilemiyorum. Hepsi çok korkunç, her şey çok korkunç. Keşke ben de Yuri ile ölseydim, artık sabredemiyorum. Tanrı kimseye göstermesin. İnsanlar ne için, neden bu cezayı çekiyor? Çok güzel yaşıyorduk, kimseyi rahatsız etmiyorduk. Tanrı kimseye göstermesin. Ne kadar çok insan öldü. Bunlar neden bize yapıldı?"
Eşinin cenazesi ilk önce evlerinin bahçesine gömülmüş
Trekuşenko, şehirde çatışmaların devam etmesi nedeniyle eşinin cenazesini ilk olarak evlerinin bahçesine gömmek zorunda kaldıklarını, nisan sonunda da görevliler tarafından buraya getirilerek defnedildiğini söyledi.
Şehrin Rus güçlerinin elinde olduğu dönemde eşinin mezarını ziyaret edemediğini kaydeden Trekuşenko, şunları söyledi:
"Bizi daha önce buraya bırakmıyorlardı çünkü sürekli atışlar vardı. Daha önce şehre mayınlar döşendi, insanlar yaralandı, bacaklarını kaybedenler oldu ve kısacası insanlar buraya gelmekten çekiniyordu. Nisan sonu eşimin naaşı buraya getirildi. Ben ise ilk kez buraya geldim. Bizimkiler, Ukraynalı askerler geldi sonuçta, Tanrı onlara sağlık versin, artık durum sakinleşti ve ben de gelmeye karar verdim. Kızım kaldı, bu beni hayatta tutuyor ama benim için elbette çok zor. 25 yıl beraberdik, birçok planımız vardı."