Üç gündür ngazete.com'da yayınlanmakta olan Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'ndaki yolsuzluklarla ilgili haber ve makaleler sonucu ortalık karıştı ve Bakanlık adeta yangın yerine döndü.
Nitekim...
ngazete.com'da yayınlanan haberlerden sonra Bakan Danışmanı Ali Kurumahmut ve Personel Daire Başkanı görevlerinden alındılar.
Demem o ki:
ngazete.com'da yayınlanan "Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nda Altın Vuruşlar" haberinin ardından, dün sabah saatlerinde Bakanlık içinde Genel Müdürler Ahmet Selçuk Sert, Durmuş Ünüvar ve Okay Kılınç personeli toplayıp bilgileri dışarı kimin sızdırdığını sorguladılar.
Hal böyleyken...
Bilgi sızdırdıklarından şüphelendikleri ve/veya tahmin ettikleri görevlileri korku ve tehditle sindirmeye çalıştıkları bilgisine ulaşıldı?!
Demem şu ki:
Bütün bu gelişmeler olurken Bakan Turhan'ın her şeyden habersiz gibi sessiz kalması da ayrı bir nüans?!
Bu kapsamda ‘zaman tüneli’nde kısa bir ufuk turu:
Türkiye'de başka donanımlı biri yokmuş gibi, Eski Müsteşar, şimdiki harcama yetkilisi Deniz ve İçsular Düzenleme Genel Müdürü Ahmet Selçuk Sert'in kızı'nın Asyaport'un ortağı MSC Denizcilik'te üst düzey yönetici'liğe getirilmesi bir başka nüans?!
Hasılı:
Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Durmuş Ünüvar'ın, ihalesi yapılan ve her birinin değeri 6 milyon dolar olan 2 adet römorkör'ün, hasarlı ve eksikleri bulunmasına rağmen geçici kabullerine imza koyduğu da ortaya çıktı?!
Yalan yazmak, iftira atmak mesleği "gazeteci" olan birini yüceltmez, kamuoyu nezdinde küçük düşürür, ününe adına leke sürülmesine yol açar.
Bu yüzden gazetecilik mesleğini ciddiye alan her gazeteci; yazdıkları konusunda titizlenir, hataya düşmemek için ciddi araştırmalar yapar.
Sözün özü:
Açıklanan konular; denizde damla misali, asıl YİD, KÖİ vb usullerle verilen büyük projelerin maliyetleri, bunun belirlediği işletme süreleri ve devletçe verilen garanti ve taahhütlerle, topluma maliyetlerini mercek altına almak gerekiyor?!
Misal; Otoyollar, havalimanları, köprüler, limanlar...
Ya marinalar?!
Nasıl veriliyor?!
Sizce kiralanıyor mu, satılıyor mu?!
Nüans?!
Kiralansa da, satılsa da, YİD modeli de olsa, önemli olan topluma maliyeti!
Şehir hastaneleri de bir başka örnek?!
Gazetecilik yaşamımda pek çok kez kamu yatırımları maliyetlerini büyük projeler için incelemiştim; piyasa fiyatlarına göre ortalama maliyet 3 katı idi.
Yani?!
Asıl olan; devlete bir mal ya da hizmet alırken piyasa fiyatının üstünde, satarken altında alınıp satılıyorsa, kamuya verilen zarar vardır!?
Demem o ki:
Probleme bu açıdan bakmak gerektiği kanaatindeyim.
Hal böyleyken...
Bu konuda yargı yolunun başlamasını, yönetimin izni şartından kurtarmak ve zaman aşımını kaldırmak gerektiğine inanıyorum.
Demem şu ki:
Hırsız, idarenin izni olmadan yargılanabilmeli ve bu konuda zaman aşımı olmamalı.
Yalan yazmak, iftira atmak mesleği "gazeteci" olan birini yüceltmez, kamuoyu nezdinde küçük düşürür, ününe adına leke sürülmesine yol açar.
Bu yüzden gazetecilik mesleğini ciddiye alan her gazeteci yazdıkları konusunda titizlenir, hataya düşmemek için ciddi araştırmalar yapar.
Sözün özü:
Hukuk nezdinde hiç kimse "la yüs’el" yani "sorgulanamaz, soru sorulamaz" değildir.
"TSK sanık, PKK tanık" süreç'inde; genelkurmay başkanı, komutanlar, gazeteciler, akademisyenler yargılandı, adı geçen kim varsa, hesap'ını tek tek verdi.
Geçmişte bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, yüksek bürokratlar, iş insanları yargılandı, aklandı ya da aklanamadı, onlar da hesap verdi.
Tarih'e mal olmuş birçok isim de hesap verdi.
Açıklamanın ne kadar gerçeği yansıttığını ise "en büyük düzeltmen" olan "zaman" ortaya koyar.
Gazetecilik mesleğinin doğası gereği övmek ya da yermek veya çok ağır eleştiride bulunmak da işimizin parçası!
Demem o ki:
Gazeteci'nin görevi "gerçek"leri ortaya çıkartmaktır.
Birilerine yaranmak adına, "susmak, görmezden gelmek, gerçeğin üstünü örtmek" değildir.
Soru sormak, kamu adına cevap aramak!
Sorulan soru'yu doğru anlamak, cevap'ın yüzde 99'udur.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, iddialar için asılsız diyor ise cevap vermeli!