Uluslararası 5. Sağlık Hukuku Kongresi Başladı

Uluslararası 5. Sağlık Hukuku Kongresi Prof. Dr. Yener Ünver'in konuşması ile başladı. Bu konuşmada, Avrupa'daki yeni düzenlemelerin üzerinde durdu.

Uluslararası 5. Sağlık Hukuku Kongresi Prof. Dr. Yener Ünver'in konuşması ile başladı. Bu konuşmada, Avrupa'daki yeni düzenlemelerin üzerinde durdu. Özellikle sağlıkta şiddet, yalnız yaşayan veya lezbiyen kadınlar için taşıyıcı anne olma önündeki engellerin kaldırılması, bireysel kullanım için uyuşturucu üretimin yasallaştırılması, şok tazminat, hıv taşıyan kişilerin polis-doktor vb. olabilmesinin önündeki engellerin kaldırılması ve bu konuda önlemlerin alınması, alternatif tıbbın düzenlenmesi, internetten ilaç alınması, ambulansların kötüye kullanılması sonucunda ceza hukukunda düzenlemeler yapılması, pasif ve aktif ötenazi, ötenazinin sağlık çalışanları açısından değerlendirilmesi, aşı-organ ve kan naklinin hasta ve hasta yakınları  tarafından reddedilmesi, hamileliğin sonlandırılması-kürtaj, psikolojiyi etkileyen haller için {saç ekim vb} sigorta düzenlemesi, yanmış insan nedenlerinin gübre olarak tarımda kullanılması, sağlıkta dijitalleşme, Almanya da sünnet ve para karşılığı sünnet yapan sağlık çalışanları için cezaların düzenlenmesi, çocuk gelin ve çocuk anneler {özellikle 12 yaş altı} sorunu konularına değindi.

İkinci konuşmayı Balıkesir Barosu Başkanı Av. Erol Kayabay yaptı. Konuşmasında hukuk ile tıp alanlarının insan hayatını doğrudan etkileyen alanlar olduğunu, özellikle tıpta tehlikeli hallerin yoğunlukta olması sebebiyle hukukta çok dikkatli düzenlenmesinin önemi ve bu konuda çalışanların hataya yer vermemelerinin gerektiğinden  bahsetti.


Prof. Dr. İ. Hamit Hancı, Tıp Hukukunun çok önemli bir alan olduğuna, sağlıkçı ve hukukçuların birlikte çalışmalarının önemine, beden muayenesinin mahiyetine, Adli  Gıda Komisyonu ve gıda güvenliğinin sağlanmasının gerekliliğine, esrarın üretiminin yasallaştırılmasının sakıncalı olduğuna, açlık görevlerine müdahale edilip edilmesi konularına değindi.

I. Oturumun moderatörlüğünü Prof. Dr. Yener Ünver yaptı. Oturumun ilk konuşmacısı Prof Dr Anna Serebrenikova, Rusya Federasyonu Ceza Kanunu'nda Sağlık Personelinin Ceza Hukuku sorumluluğu hakkında bilgiler verdi. Sağlık personelinin tanımını ve hastaya karşı işlenen suçların beden bütünlüğüne karşı suçlar olarak düzenlendiğini, bunların  taksirle öldürme, taksirle yaralama, önlem alınmaması nedeniyle HIV bulaştırma gibi suçlar olduğunu ifade etti. Özellikle sağlık çalışanlarının  hastaya yardım etmeme suçunun düzenlenmesinin çok önemli olduğunu fakat bu konuda ispata ilişkin sorunlar nedeniyle sağlıklı değerlendirmenin yapılmasının zor olduğunu belirterek ülkelerinde Hasta Hakları Kanunu olmadığını ve yer alan düzenlemelerin yetersiz kaldığını anlattı. Ayrıca tıp gibi riskli ve hataya açık bir alanda görev yapan sağlık çalışanlarının taksitli suçlar nedeniyle cezalandırılmamaları gerektiğini belirtti.


 

İkinci konuşmacı Prof. Dr. Suzana Kraljic Slovenya'da Aşılama konusunda bilgiler verdi. Slovenya'da aşıların zorunlu olduğunu ancak ailelerin büyük çoğunluğunun aşının  otizme neden olduğunu düşündükleri ve çocuk hastalıklarının zamanımızda görülmediğini, bu hastalıklara karşı bağışıklık geliştirildiğini ileri sürerek aşıyı reddetmekte olduğunu söyledi. Slovenya Anayasa Mahkemesi kamu sağlığı nedeniyle aşının zorunlu olmasının meşru olduğunu bildirdiğini dile getirerek yeni yasal düzenlemelerle aşılamanın yapılmaya devam ettiğini belirtti. Bu düzenlemeler arasında elektronik sicil oluşturarak aşıların takibinin sağlanması, hamileler için eğitimlerin yapılması ve aşısız çocukların okula alınmaması vardır. Aşının neden olduğu problemler için ise tazminat düzenlemelerinin mevcut olduğunu söyledi.

II. Oturum özel oturum olup moderatör Av. Erol Kayabay'ın konuşması ile başladı. Konuşmacı Prof. Dr .Bingür Sönmez'i tanıttı. 

Prof. Dr. Bingür Sönmez "Cehennem Adası" adı verilen Nargin Esir Kampını anlattı. Konuşmasına aynı dönemde meydana gelmiş Sarıkamış şehitlerini anarak başladı , Ermeni ve Rusların Türklere yaptığı katliam ve insanlık dışı muamelelerden ve uygun olmayan koşullarda göçe zorlandıklarını, göç sırasında hastalıktan, açlıktan ve hava koşulları nedeniyle çok sayıda göçmenin hayatını kaybettiğini anlatmıştır. Bu konuşmasını belgesel ve fotoğraflarla destekleyerek durumun vahametini ortaya koymuştur.  Daha sonra savaş esiri tanımı sivilleri kapsaması nedeniyle askerlerle birlikte sivil vatandaşları da esir alındığını söylemiştir. Kafkasya'dan sürülen bu esirler  cehennem adası olarak bilinen Nargin esir kampındaki eziyet dolu günlerinden bahsetmiştir.  Çok sayıda Türk vatandaşı adada angarya ile çalıştırılmış, uygun olmayan koşullarda konaklamaya zorlanmış, eziyet edilmiş aç ve susuz bırakılmıştır. Bu kamplarda esir düşenlerden çok azının geri dönebildiğini ifade etti.

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri