Cumhuriyet Halk Partisi (CHP):nin 37.olağan kurultayını izliyorum. Genel başkanın kim olacağı baştan belli olan sadece Merkez Yönetim Kurulu ve Parti Meclisi’ ne bakalım kimler girecek kurultayını.
Çok partili rejime geçtiğimizden bu yana tek başına iktidar olamamış bir partiden bahsediyoruz. % 25 lerde takılıp kalmış oy oranını artırmak için sağa göz kırpan parti 70 lerde “Ortanın Solu” ile iktidara çok yaklaşmıştı.
CHP Deniz Baykal’ın Ricky Martin’li kurultaylarından Z kuşağını işin içine çekmek için rap'li şarkılara gelinen ancak sosyal demokrat partilere yakışır kurultaylar yapamayan bir siyasi parti hala.
Burada sosyolog Engin Önen’e kulak verelim biraz..
“Batı demokrasilerinde herhalde bu kadar uzun süre ana muhalefette kalıp da iktidar olamamış bir parti yoktur. Ana muhalefet, iktidar adayıdır ve bir iki, bilemediniz üçüncü seçimde iktidar olur. Ya da ana muhalefet konumunu kaybeder. Ama bu kural bizde işlemiyor. Kırk yılı aşkın süredir ve onlarca seçimde iktidar olamayan bir ana muhalefet söz konusu.
Bunun nedenini liderlerin başarısızlığında aramak mümkündür elbet. Ama bu tek başına yetersiz olur. Liderler ve partiler kadar toplum ve seçmenin tercihlerini, aidiyetlerini belirleyen faktörlerin, çok sayıda değişkenin etkisiyle belli ölçüde değişmiş olması hesaba katılmalıdır.
Yıllardır sağ ve muhafazakar siyasetçileri transfer ederek ya da aday göstererek seçmen kitlesini genişletmeyi hedefleyen ama bu yöntemle başarı sağlayamayan CHP’nin artık buna ihtiyacı yok. Çünkü bu duyarlılıkları temsil eden partilerle birlikte seçim yarışına katılıyor.
Ne yazık ki, partide ağırlık kazanan yeni profesyonellik de ciddi bir nitelik kaybına yol açıyor”
Kentleşme sorunları yaşayan Türkiye metropollerinde CHP delegelik ve üyelik ile kıyı belediyelerinde işe girmenin, istihdam sahibi olmanın aracı haline getirildi. Açıkçası 70 yıldan bu yana genel iktidardan uzak olan CHP’nin toplumun istihdam taleplerini karşılamada kıyı belediyelerinden başka elinde bir şey yoktu.Ve ortalama bir CHP üyesinin bütün ütopyası belediyelerde işe girmek olarak tebarüz etti.Haliyle ideoloji ve program üretilemedi, solun en büyük gelecek ideali olan ütopya üretilemedi. Oysa ütopyasız bir sol , yumurtasız omlet gibiydi .
CHP’nin kitabını yazmasına rağmen CHP den dışlanmış akademisyen Oktay Gökdemir “ 21.yüzyıl koşullarında emek, sınıf gibi değerler, ekolojik sol, yeşille doğayla, börtü-böcekle hemhal olmuş ve dezavantajlı toplumsal gurupların dertlerine derman olacak yeni bir sol değerler kümesi Türkiye koşullarında tekrar üretilebilir. Bunun için vakit henüz geçmiş değil. Olsa olsa biraz gecikmeli olarak bu yeni sol lokomotife eklemlenebilir. Bu özgürlükçü sol; yani köşeleri-kornerleri olmayan, esnek ve bütün toplumsal kesimleri içine alabilen bir yeni söylem Türkiye’nin bu açmazdan kurtuluşunun reçetesi olabilir. Umutvar olmamız için elimizde o kadar çok veri var ki? 31 mart yerel seçim sonuçları, iki kez yapılan İstanbul Büyükşehir seçimleri ve pandemi-salgın sürecinde CHP’li belediyelerin toplumsal dayanışmayı en üst boyutlara taşıyan yerel çalışmaları. Üstüne AKP’den tahliye olan oylar ve muktedirin gittikçe sıkışması, sıkıştıkça otoriterliğin en ağır uygulamalarına cevaz vermesi hep olumlu veriler”diyor.
Ana muhalefet partisi’nin tüm planlarında ve eylemlerinde geleceğe yönelmesi,iktidarı hedef koyması gerekir. Politika ilkeli olmalı . Sadece grup toplantılarında konuşmakla bir yere varılamaz. Ak Parti’nin ne kadar yıprandığı ortada ve adeta altın tepsi ile sunuluyor iktidar CHP’ye.
Parti bir “İktidara yürüyüş” kurultayını daha yarın tamamlayınca umuda yolculuk sürüyor mu yoksa “Aynı tas aynı hamam”mı yı göreceğiz.