İbrahim Kahveci'nin köşe yazısından alıntı
Baz dönem olarak 12 Temmuz haftasını alıyorum. Çünkü o hafta Merkez Bankası Başkanı değişimi yaşandı ve 1. Murat gidip, yerine 2. Murat geldi.
Bu değişim aynı zamanda sert bir faiz indirim haberinin de kesinleşmesi demekti. Çünkü Merkez Bankası yönetiminde daha çok ben indiririm argümanının öne geçtiği basına yansıdı ve nihayette de gerçekleşti.
Biliyorsunuz Merkez Bankası 25 Temmuz günü 425 baz puan ve 12 Eylül’de de 325 baz puan faiz indirimine gitti.
Dikkat ederseniz burada henüz 12 Eylül faiz indirimi sonrasının rakamları yok. Bu faiz oranları Merkez Bankası sitesinde ‘akım veri’ yani son verilen oranlar olarak yer almaktadır.
Şimdi gelelim ikinci tabloya.
12 Temmuz haftası Yabancı Para (YP) mevduatları 215,8 milyar dolardı. 13 Eylül haftasında bu tutar artık 222,3 milyar dolara yükselmiş oldu.
Yabancı para mevduatları sadece iki ay içerisinde 6,5 milyar dolar ile yüzde 3,0 artış gösterdi.
Bu artışın nerede ise tamamı yurtiçi yerleşikler dediğimiz bizim vatandaşlar tarafından yapılan döviz alımları sonucu oldu. Fakat burada bir farkı belirtmem gerekiyor.
2019 yılında yaşanan döviz alışlarında (23,2 milyar dolar %12,1) gerçek kişilerin çok ağırlıkta olduğunu görüyorduk (16,5 milyar dolar %18,7). Oysa son iki ay içerisinde döviz alışları daha çok kurumsal taraftan geldi.
Mevduat bankaları hesaplarında 5,5 milyar dolar alışın 1,8 milyar doları (%1,76) gerçek kişiler tarafından yapılırken, 3,2 milyar dolar (%5,04) kurumsal şirketler tarafından yapıldı.
Bir başka dikkat çeken taraf ise kıymetli maden alışı oluyor. Sadece son iki ayda 7,5 milyar dolardan 8,4 milyar dolara yükselen bir kıymetli maden varlığımız oluştu.
Bir başka nokta ise şuydu: Döviz alışları sadece Kurban Bayramı haftası sonrasında döviz alışlarının yeniden hız kazanmasıydı.Son üç hafta içerisinde YP mevduatları 219,4 milyar dolardan 222,3 milyar dolara çıkmış oldu.
Burada yeniden söyleyeceğim nokta şudur: Henüz son faiz indiriminin mevduat faizlerinde ne düzeyde bir düşüşe etki yaptığını görmüyoruz.
Ve asıl önemli nokta. Henüz son faiz indiriminin döviz hesaplarında da ne tür bir tesir gösterdiğini göremiyoruz.
BDDK günlük verilerine göre döviz hesaplarında yüksek seviye 16 Temmuz günü de korunuyor.
İyi ama bir başka durum daha var. Mesela TL mevduatlarında da artış yaşanmaya başlanmış ve bu artış devam etmektedir.
Özellikle son haftada (06-13 Eylül) TL mevduatları 1 trilyon 101 milyar liradan 1 trilyon 121 milyar liraya yükseldi.
Bu artışın nerede ise tamamı mevduat bankalarından ve yurtiçi yerleşiklerden geldiği görülüyor.
Yine son bir haftalık TL mevduatlarında yaşanan 20 milyar liralık artışın detayında şunu görüyoruz: Aktör kamu bankaları.
20 milyar liralık TL mevduat artışında 15,5 milyar dolar ile kamu bankaları ilk sırada geliyor. Onları 2,7 milyar liralık mevduat artışı ile özel bankalar ve 1,3 milyar liralık mevduat artışı ile yabancı bankalar izliyor.
Burada mesele şu oluyor sanırım: Kamu bankaları eliyle bir kaynak yaratılıyor. Ama bu kaynağın arkasında nasıl bir döngü var bilmiyoruz.
Nasıl oluyor da hem kurumlar, hem de gerçek kişiler ısrarla paralarını kamu bankalarına yatırmak istiyorlar. Ama aynı zaman diliminde tasarruf sahipleri bir o kadar da parasını dövize yatırıyor.
İyi ama ülkeye ne böyle bir sermaye girişi görülüyor, ne de böyle bir TL mevduatında cazibe söz konusu.
Piyasamızda ilginç gelişmeler oluyor ama hadi hayırlısı diyelim.
İnşallah telkin piyasaları gibi yeni bir kağıttan kale örmüyoruzdur. Aksi halde başımıza örülecek çorap çok daha büyük olabilir.
Kaynak: Karar