Coşkun, 1977'den 1979'a kadar dönemin sanatçı ve sporcularından, yazdığı yüzlerce mektupla imzalı fotoğraf istedi.
Bazı sanatçı ve sporcular mektuplara yanıt vererek Coşkun'a imzalı fotoğraflarını gönderdi.
Zaman içinde Ayhan Işık'tan İlhan İrem'e, Zeki Müren'den Hülya Koçyiğit'e, Fatih Terim'den, Alparslan Eratlı'ya müzik, sinema ve spor dünyasından isimlerin imzalı fotoğraflarına sahip olan Coşkun, geride kalan yıllar boyunca koleksiyonundaki imzalı fotoğraflara adeta gözü gibi baktı.
Coşkun'un koleksiyonunda iki yüzden fazla imzalı fotoğraf bulunuyor. Albümde, Emel Sayın, Hülya Koçyiğit, Perihan Savaş, Cüneyt Arkın, Yeliz, Barış Manço, Itır Esen, Ediz Hun, Necla Nazır, Tamer Yiğit, Şakir Öner Günhan, Tanju Korel, İlhan İrem gibi sanatçıların yanı sıra futbol dünyasından isimler ile şampiyon güreşçiler Hamit Kaplan ve Gazanfer Bilge'nin fotoğrafları bulunuyor. Ayrıca, tüm zamanların en iyi boksörü kabul edilen Muhammed Ali'yle olan fotoğraf da yer alıyor.
İlçede emlakçılık yapan Ömer Coşkun, AA muhabirine, 1974 yılında ortaokulu bitirdikten sonra babasının bakkalında çalışmaya başladığını söyledi.
Televizyon ve internetin olmadığı dönemlerde, ünlülerin imzalı fotoğraflarına sahip olmanın çok değerli olduğunu ifade eden Coşkun, "Sporcular, artist ve sanatçılardan mektup yazarak imzalı fotoğraflarını istedim. İlçemiz küçük bir yer olduğundan sosyal faaliyet yoktu. Başka yapacak bir şey yoktu. Kahve alışkanlığımız filan yoktu. 1979 yılında askere gidene kadar bunu biriktirdim." dedi.
İmzalı fotoğrafları çocuklarına bırakacak
Mektuplara cevap verilmediğinin de olduğunu belirten Coşkun, şöyle devam etti:
"Bir sanatçıya on defa mektup yazdım, cevap vermedi. Bir defa mektup yazdığımda fotoğrafını gönderenler oldu. Gönderenler sağ olsun. Bunları biriktirdim, 45 senedir saklıyorum. Bunlara olan sevgim devam ediyor. Fakat her yaşın kendine has bir şeyi var. O zamanki şevkim olsa yazar yine isterim. Fotoğraflar geldikçe elbette ki memnun oluyorum. O dönemde dükkanda ben olmadığım zaman gelen fotoğrafları babam vermiyordu bana. Sonra postacının geliş saatlerini öğrenmiştim. O saatlerde muhakkak dükkanda olmaya çalışıyordum. Babam sevmiyordu, 'Böyle boş işlerle uğraşma' diyordu. Ben onları 45 yıldır marketten kalma çelik kasamda saklıyorum. Çocuklara bırakacağım. Ben öldükten sonra ne yaparlar bilmiyorum."
İş yerine gelen eşe dosta zaman zaman fotoğrafları gösterdiğini anlatan Coşkun, "Fotoğrafları gösterdiğimde çok memnun kalıyorlar. Onlar da eski günlerini yad ediyor." diye konuştu.