Şehir hastanesi projesi kapsamında Ankara'daki hastaneler bir bir kapatılıyor. Yüksek ihtisas ve Atatürk Eğitim Hastanelerinden sonra Numune Eğitim Araştırma Hastanesi de kapılarını kapattı. Hastanedeki tüm araç ve gereçler Bilkent Şehir Hastanesi'ne taşındı.
Ankaralılar için Numune’nin en başta bilinen özelliği acil servis hizmetleri. Trafik kazalarında, yaralanmalarda ilk akla gelen Numune, Kızılay-Ulus- Opera Köprüsü üzerinden bağlantılı konumu sebebiyle kolay ulaşılabilirliği açısından ilk başvurulan sağlık merkeziydi.
Şimdi acil bir durumda koştura koştura Eskişehir yolundaki şehir hastanesine gidilecek o da doğru dürüst acil servisi bulunursa.
Boşalan binanın ne olacağı, bundan sonra ne amaçla kullanılacağını bilen yok. Müze olarak kullanılması için başlatılan imza kampanyalarının bir sonuç vereceğini tahmin etmiyoruz.
Çalışanların önerisi en azından böylesine merkezi konumdaki bir hastanenim travmatoloji merkezi adıyla acil servis niteliğinde hizmet vermeye devam etmesi olmuş.
Bunun gerekçesi şehir merkezindeki diğer kamu ve üniversite hastanelerinde Numune kapasitesinde acil servislerin olmaması ama iş işten geçti.
Gözüken, Numune de, Yüksek İhtisas da, yakında yine taşınacak Zekai Tahir Burak Doğumevi binaları da tıpkı İstanbul Atatürk Havaalanı gibi kaderiyle baş başa bırakılacak. Bu hastanelerin gelişmesi ve iyileşmesi için harcanan milyonlarca yatırım boşa gidecek.
VEHBİ KOÇ’UN ŞARTI
Adının açıklanmasını istemeyen bir doktor, uzun seneler çalıştığı Numune Hastanesi’nin kapatılmasıyla ülkenin ve Ankara’nın sağlık tarihinin hafızalardan silineceğini gözleri dolarak anlatıyor.
Gerçekten Numune’nin tarihi zaman tüneline yolculuk gibi. Anakara Numune Hastanesi’nin kökü 2. Abdülhamit döneminde Cebeci Namazgah Tepesi’nde 1881 senesinde açılan Gureba Hastanesi’ne dayanıyor.
Merkez Mülkiye Hastanesi olarak da anılan burası Ankara’nın tek sağlık hizmeti veren yer olmasının ötesinde özellikle Kurtuluş Savaşı’nda ağır yaralanan askerlerimizin tedavisinde kullanılmış.
Cumhuriyetin hemen ilanından sonra Ulu Önderin önerisiyle Ankara Numune Hastanesi adını almış.
Hizmet dışı bırakılan hastanenin 1928-1933 yılları arasında inşa edilen B-Blok binasının mimarisi o dönem Ankara İmar Müdürlüğü’nde baş danışman olarak çalışan Avusturya kökenli Robert Oerley’e ait.
Binanın müteahhidi ise ünlü işadamı Vehbi Koç. Bu, Koç’un üstlendiği ilk inşaat işi olarak biliniyor. Koç aynı zamanda arsanın da sahibi.
Koç bu işleri yaparken bu binanın ve bağışladığı arsasının ne olursa olsun sağlık alanı dışında başka amaçla kullanılamayacağını kayıtlara şerh düşmüş.
Bu şerh, Numune Hastanesi’nin geleceğini de belirleyecek. Söylentiler Numunenin bir özel hastane zincirine kiralanacağı veya satılacağı yönünde.
Öyle veya böyle bir yanda Ankara’nın tarihine tanık eden, sayısızı bilim adamı yetişmesine ve bilimsel çalışmaların yapılmasına öncülük eden, Numune Hastanesi artık yok. Tüm çalışanlarına ve hastalara geçmiş olsun.
Sonsöz Gazetesi