Koronavirüs 2019, (Covid-19) Aralık ayında kendini dünyaya duyurdu.
Virüsün en korkunç özelliği mutasyon sonucunda hayvandan insana sonra insandan insana hızlıca ve çok kolay bir etkileşim sonucunda bulaşması…
Dünya tarihine baktığınızda benzer salgınların var olduğunu görürsünüz.
Bir önceki makalemizde geniş ölçekte aldığımız 1346 yılında başlayan Hıyarcıklı Veba ya da Kara Veba o dönemin korkunç bir belasıydı.
Avrupa nüfusunun üçte birinden fazlasını yok eden dünya nüfusunun büyük bölümünü öldüren katil virüs…
Bela ki “insanlar ne yaşayacaksak yaşayalım, ömrümüz ne kaldıysa da deli dolu eğlenerek geçirelim, ömrümüzü güzel geçirelim” motivasyonunu kendisinde buldu ama çok insanı kaybettikten sonra…
Toplumlarda çok büyük bir motivasyonsuzluk ve umutsuzluk ile beraber kiminde aptal bir aşırı özgüven var.
“Virüs bana bulaşmaz” hayalciliğinde gezinen tipler var.
Zannediliyor ki dünyanın tek akıllısı kendi…
Haber kanalları önünde prof. sıfatları taşıyan nice insanları çıkarıp “elinizi bol yıkayın, aman toplu mahallere gitmeyin” telkinini sürekli topluma söyleyen ancak toplumdaki umutsuzluğa ışık yakmayan bu insanlar günlerdir söylemlerindeki tekerrür eden şeyleri ısıtıp ısıtıp topluma sunmakta beis görmüyorlar.
Anladık kardeşim, elimizi yıkayacağız, toplu mahallerde bulunmayacağız, hastaneleri gereksiz meşgul etmeyeceğiz, camiye gitmeyeceğiz, ihtiyarları dışarı göndermeyeceğiz.
Bunca prof oturup neden araştırmalar yapmayıp televizyon köşeleri kapıyor, önceki hastalıklardaki MERS ve SARS virüsünün aşılarında olduğu gibi semptomatik bulguların bu virüse karşı geliştirdiği reaksiyonu ölçmüyorlar.
Tabi ki toplum da bilinçlendirilecek ancak 7/24 olağanüstülüğün komplikasyonlarıyla toplumun beynini karanlığın dehlizlerine fırlattıkça fırlatmak toplumsal duyarsızlaşmayı getirir, getiriyor maalesef.
“Toplumun umurunda değil” deniliyor.
5-6 prof çıkıp hep bir olağanüstü daima acil durum düzeyinde bir hal toplumu dejenere ediyor ne yazık ki…
Aşırı bilgi yüklemesi yapmak toplumda tesirini zamanla kaybediyor.
Arkadaşlar!
Toplum ekonomik zorluklarla boğuşuyor, ailevi çalkantılar yaşıyor, insanlar kamplara ayrılmış vaziyette…
Toplumsal stres durumumuz çok yükseklerde seyrediyorken yeni yeni korku duvarları örmek ya toplumsal bilinç kaybına neden olur ya da toplumsal kaosu arttırır.
Hep beraber el ele vererek tüm sağlık çalışanlarına atanmayı bekleyen, KHK sorunsalı yaşayan(bir sorun görülmemiş) ve işine dönememiş olan sağlık personelini işine iade ederek canla başla çalışarak toplumsal birliğimizi tam sağlayarak bu beladan kurtulmanın tüm kompartımanlarını sağlıklı bir şekilde çalıştıralım.
Bilim kurulumuz canla başla çalışıyor.
Sağlık Bakanımız olaya vakıf, erken tedbirleri ile virüse hazırlıklı oluşu gerçekten takdire şayan iş çıkartıyor. Tüm yüreğimizle Sayın Doktor Fahrettin Koca’yı alkışlıyoruz. Bu toplum bu koca yürekli insanı unutmayacak…
Sokağa kısmi çıkma yasağı getirilmeli, işi olmayan insanları güvenlik güçlerimizle evlerine yollamalıyız. Avrupa sokaklarda asker gezdiriyor.
Çünkü virüs bulaştığı kişilerde hemen semptom göstermiyor.
Eğer sokaklarda insanlar bilinçsizce gezmeye devam ederse bu virüs her yeri istila edecek. Hastaneler yetmeyecek. Çok sayıda ölüm gerçekleşecek. Enfekte sayısı milyonları bulacak. Bu çok büyük risk!
Ancak birkaç haftalığına kontrol altına alınıncaya kadar kısmi sokağa çıkma yasağı ilan edilirse enfeksiyon sayısını kontrol altına alabilir ve tamamen bitirebiliriz.
Tüm bunların yanında eli kulağında aşısı bulundu bulunacaktır inşallah.
Tabi bulunana kadar dikkatimizi bırakmadan topyekun bu düşmana karşı kenetlenmeliyiz.
Lütfen ey proflar! Ümitvar olunuz ve topluma ümit veriniz.
twitter.com/bestamibozkurt