Yaşanan o ki, arka kapılar açık olsa da Azrail tüm kapıları tutmuş?!
Coronavirüs üzerinden "sistem"i tehdit eden adres diyor ki:
Diyelim ki, bu virüs'a aşı buldun, anlık sorun'u çözdün, büyük resim'deki "kor'düğüm" çözülmemesi halinde, virüs'ün güncellenmiş hali "sistem"i yeniden kilitler, ne yaşandı ise tekrar eder.
(Sars, Domuz grip'i, Coranavirüs, COVID-19 vb.)
Soru şu:
Virüs'le mücadele çerçevesi'nde ne yapmalı?!
Dünya "düzdür" diyenler mesajı düz okuyup virüs'e aşı bekliyor.
Oysaki dünya düz değil ve de yuvarlak, dönmeye de devam ediyor.
"Deneme/Yanılma"ya dayalı süreç ortada, detay'lar lüzumsuz lakırdı.
Vuhan'dan bir kelebek havalandı, küre'de hayat durdu.
Korku'yu derinleştirmek yerine, hakikat'in altını çizmek gerekmez mi?!
Virüs salgını kapsamında, doktorlar konuştukça kafalar daha karışıyor ise bu işte bir tuhaflık yok mu?!
Ya da HAARP bağlamında, yaşanan her deprem sonrası, deprem uzmanları konuştu da, ne değişti?!
Kentsel dönüşüm ve/veya rantsal dönüşüm!?
"Hepimiz öleceğiz" paniği yaşanıyor ise "yalan" dünya'nın etrafında ilk turu'nu atmış, ikinci tur'u akılsız baş'ın derdi!?
Demem o ki:
Birçok Hristiyan, "biz diriliş insanlarıyız" diyerek umut ve yaşamın korkuyu yenmesini vurgulamayı sever.
Nüans?!
Paskalya halkı, Paskalya Bayramı sabahını bir arada idrak edemiyorsa, en kutsal günlerini nasıl ihya eder?!
Hal böyleyken...
Yahudiler, Hamursuz Bayramı’nda kölelikten kurtuluşlarını nasıl kutlayacak?!
Başka?!
Müslüman aileler, Teravih namazları için mahalle camilerine gidemeyip, sevdikleriyle iftar açamazsa, Ramazan’ı idrak edebilir mi?!
Demem şu ki:
Her inanç; savaş, diaspora veya zulmün çetin koşulları altında dinlerini ayakta tutma zorluğuyla karşı karşıya kalmıştı ama hiçbir zaman hepsi aynı anda buna maruz kalmadı.
Nitekim...
Karantina zamanlarında din, vaizlerin ve cemaatin dini kavrayış biçimlerine meydan okuyacak.
Ama mahalle cemaati olmayanlara da, dini toplanmaları uzaktan deneyimleme fırsatı sunacak.
Yani?!
Tefekkür faaliyetleri popülerlik kazanabilir.
Ezcümle:
Belki kamu yararını vaaz edenleri "Sosyal Adalet Savaşçısı" etiketiyle damgalayan kültür savaşı da, birbirine bağlı insanlığımızın mevcut hatırlatıcısı altında hafifler.
Yani?!
Korona virüsünden sonra bazı benzer değişimler görmek şaşırtıcı olmayacak.
Hasılı:
İnsanlar zor zamanlarda birbirleriyle bağlanıp, birbirini desteklemenin yeni yollarını buluyor.
Nüans?!
Hiç kuşkusuz, sağlık sisteminde ve belki de hükümette büyük değişiklikler talep edip, birbirimize bağımlı olduğumuzun ve topluluğun öneminin yeniden bilincine varacaklar.
Netice:
Net sonuçları tahmin edemem ama bunları yıllarca göreceğimizden eminim.
Hülasa:
COVID-19 hayatlarımızı çevrimiçi alana taşımanın önündeki birçok suni engeli kaldıracak.
Hal böyleyken...
Her şey dijital ortama aktarılamaz.
Ama hayatlarımızın birçok alanında gerçekten yararlı olabilecek online araçlara geçiş, çoğu zaman aşırı temkinli bürokratlarla ortak hareket eden güçlü eski moda aktörlerce yavaşlatıldı.
Misal, teletıp faturalarına çoktan izin vermeliydi.
Kaldı ki, Sağlık Sigortası Gizlilik ve Taşınabilirlik Yasası, sağlık çalışanlarına Skype, Facetime ve e-mail gibi hepimizin gündelik hayatta kullandığı iletişim araçlarını kullanma izni vermesi de...
Hasılı:
Bu kriz için olmasa bile regülasyon bürokrasisi bu konuda yıllardır ayak diretiyordu.
Nüans?!
Öğretmen sendikaları ve onlarla bağlantılı siyasetçilerin; ilk, orta ve lise kademeleri öğrencileri için kısmi evde eğitim veya online öğrenmeye izin verilmesi için öncülük ettiği direniş, zorunluluktan dolayı başarılı oldu.
Nitekim...
Birçok ailenin tam veya kısmi evde eğitim veya online ödevlerinin daha iyi olduğunu fark etmeleriyle birlikte lambadan çıkan bu cini, güz döneminde lambaya geri sokmak imkansıza yakın olacak?!
Başka?!
Birçok üniversite öğrencisi için nüfusu azalmış kampüslerdeki pahalı yurt odalarına dönmek cazip gelmeyecek ve bu da uzun süredir yeniliklere hazır olan bir sektörde köklü değişimleri zorlayacak.
Ezcümle:
Her ne kadar her meslek uzaktan yapılamıyor olsa da birçok insan kravat bağlayıp bir saat toplu taşımayla işe gitmek zorunda olmakla, evde verimli çalışmak arasındaki farkın bir-iki uygulama ve patron izninden ibaret olduğunu öğreniyor?!
Derken, şirketler, uzaktan çalışmada emekleme aşamasını geçince artık çalışanları bu seçenekten mahrum bırakmak daha zor ve daha pahalı olacak?!
Başka?!
Korkunç sayıdaki toplantıların (ve doktor randevuları ile derslerin) aslında yalnızca bir e-posta olması gerektiğini anlıyoruz.
Öyle de olacaklar.
Yani?!
Cihazlarımızla geçirdiğimiz zamanı, onlar aracılığıyla kurabileceğimiz topluluk çeşitlerini, yeniden düşünmeye ayırabiliriz.
Demem o deme değil şu deme:
Korona virüsü sosyal mesafelenme döneminin ilk günlerinde bunun ilham verici ilk örneklerini gördük.
Yani?!
Bu, insan cömertlik ve empatisine bir alan açıyor.
Başka?!
Bu, içimize dönüp "Ben orijinal ne sunabilirim?! Bir hayatım, geçmişim var. İnsanların neye ihtiyacı var?!" sorularını sormaktır.
Demem şu ki:
Zaman ilerledikçe cihazlarımıza en insani güdülerimizi uygularsak, bu güçlü bir COVID-19 mirası olacaktır.
Yani?!
Birlikteyken yalnızlık değil, yalnızken birliktelik...
Nüans?!
Sanal Gerçeklik tecritte, karantinada veya tek başına kalmış bile olsak istediğimiz deneyimleri yaşamamıza imkân sağlıyor.
Belki de bir sonraki salgın olduğunda, bu şekilde uyum sağlayıp güvende kalacağız.
Sözün özü:
Kendini tecrit etmek zorunda kalmış insanların sosyalleşmesine ve zihin sağlıklarına yardımcı olacak bir Sanal Gerçeklik programı görmek isterim.
Düşünün ki, gözlükleri takıp bir anda bir sınıf veya başka bir topluluk ortamına, hatta pozitif bir psikolojik müdahale seansına giriyorsunuz.
Ve...
Son olarak...
Teletıp, yıllarca bir maliyet düşüren yüksek kolaylık sistemi olarak bir kenarda tutuldu.
Geleneksel tedavi ortamları pandemiyle boğuşurken, uzaktan doktor ziyaretleri ihtiyaç nedeniyle çok popüler hale gelebilir?!
Nitekim...
Bu değişimin pandemiyi kontrol altında tutma anlamında da faydaları olacak; görüntülü arama için evde kalmak sizi toplu taşımadan, bekleme salonundan ve en önemlisi acil bakıma ihtiyacı olan hastalardan uzak tutar.
Sözün özü:
Korona virüsü pandemisi; milyonlarca insanımız bu krizi bir güvenlik ağı olmaksızın atlatmaya zorlanırken, bakım altyapımızdaki açıkları ortaya çıkardı.
Hülasa:
İnsanlarımız, sevdiklerinin hastalanması ve çocukların bir anda süresiz olarak okuldan eve gelmesiyle aileleri, sağlıkları ve finansal çöküntü arasında imkansız tercihler yapmak zorunda kaldılar.
Ezcümle:
Korona virüsü, sayıları giderek artan yaşlı nüfusumuzun, on milyonlarca parçalı ailenin ve dayandıkları bakıcıların karşılanmayan ihtiyaçlarına ışık tuttu.
Bakım, her zaman için ortak bir sorumluluk olmuştur.
Fakat politikamız bunu hiçbir zaman tam desteklemedi.
Bu an zorlu olduğu kadar, bu durumu değiştirmemizi de sağlamalı...