KIRKLARELİ (AA) - Kırklareli'nin önemli turizm alanlarından Dupnisa Mağarası, yarasaların doğal yaşam alanı olması dışında rivayetle günümüze taşınan buruk aşk hikayesiyle de ilgi görüyor.
İkinci jeolojik zamanda oluşan, 16 türde 60 bin yarasanın barındığı, iki kat ve üç bölümden oluşan mağarayı açık olduğu zamanlarda binlerce turist geliyor. Yarasaların üremesi amacıyla mağara, yılın yarısında kapalı tutuluyor.
Yarasalar dışında son yıllarda kavuşamayan iki eli andıran sarkıtlar da ziyaretçilerin dikkatini çekiyor.
İki aşığın hikayesi ile rivayetlendirilen sarkıtlar görenlerin fotoğrafla ölümsüzleştirdiği bir alan olarak öne çıkıyor.
"Rivayetlere dayanıyor"
Kırklareli Valisi Osman Bilgin, AA muhabirine, Trakya'nın turizme açık tek mağarası olan ve "yer altı cenneti" olarak adlandırılan Dupnisa Mağarası içerisinde birbirine kavuşamayan iki el figüründeki sarkıtla ilgili rivayetlerin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünce araştırıldığını söyledi.
Halk bilimi uzmanlarının saha araştırmalar ile sözlü tarih incelemelerinde bulunduğunu aktaran Vali Bilgin, kavuşamayan ellere benzetilen sarkıtlara ilişkin bir yıldır araştırma çalışması yapıldığını ifade etti.
"Acıklı bir aşk hikayesi"
Rivayet ve söylencelerin derlenmesi sonrası acıklı bir aşk hikayesinin varlığına rastlanıldığını anlatan Bilgin, şunları kaydetti:
"Yaptığımız araştırmalarda ve birçok rivayette de bölgede bulunan bir genç erkek, papazın kızı Nysa'ya aşık olur ancak Nysa'yı gence vermezler. Genç mağarada saklanır, papazın yanında bulunan kişiler de genci ararlar. Aşık gencin belli bir süre sonra mağarada öldüğü ve taşlaşmaya başladığı belirlenir.
Nysa mağaraya gidip gencin öldüğünü görür ve genç kız da yaşamını yitirerek orada taşa dönüşür. Mağarada da birbirine kavuşamayan iki eli görürüz. Bu iki el de birbirlerine kavuşamayan iki aşığın hikayesini bize anlatır. Mağaramızı ziyarete gelen yerli ve yabancı turistlerin de bu iki taşa olan ilgilerini görüyoruz."
Dupnisa'ya nasıl gidilir?
Kırklareli merkezden Dupnisa Mağarası'na gitmek için Istranca Dağları istikametine 58 kilometre katedilmesi gerekiyor.
Birçok akarsu ve gölün bulunduğu yolda, sık ağaçlar da gökyüzünü kaplıyor. Yol kenarındaki tesislerde mola verenler, Istranca Dağları'nın bol oksijenli havasını soluma imkanı da buluyor.