Akarca ayrıca "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı’ olarak yeniden yapılandırılmalıdır" önerisini ortaya attı.
Yeni adli yılın açılmasına bir gün kala, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Milliyet’ten Didem Özel Tümer’e konuştu.
Yargılama süreleri ve istinaf mahkemelerindeki dosyaların uzun yıllar devam etmesi üzerine konuşan Akarca, “Bir sorun da bizim sistemimizin esnek olmaması, bu nedenle de ihtiyaçlara dinamik şekilde cevap verememesi. Kanun yolu sistemimiz kategorik tasarlanmış, bu da birçok soruna neden oluyor” dedi.
Akarca ayrıca “Dolayısıyla meseleleri üst politik tartışmalara sıkıştırmadan tamamen teknik açıdan, açık, şeffaf ve katılımcı usullerle ele alma becerisini gösterebilirsek adli kalite açısından kısa sürede iyi bir noktaya gelebiliriz” diye konuştu.
Röportajın öne çıkan kısımları şöyle:
- Eleştirilerden biri de istinaf yargıçlarının duruşma yapma, yeni delil toplama gibi imkanları varken detaylı inceleme yapmaksızın kararı onayladığı ya da yerel mahkeme kararını kaldırdığı, bunun da mağduriyet artırdığı yönünde....
İlk söylediğim gibi, meselelere sistemsel ve bütünsel bakmak gerekiyor. İstinaf hakimleri yanlış yapıyorsa, bunun denetimi yapılmıyor mu? Yani hakimler keyfi karar verebilir mi? Yargı bağımsızlığı hakimlerin usul, kanunların dışına çıkarak karar vermelerini meşrulaştırır mı?
Adli kalite bir süreçtir. Sürecin kontrolü ile ilgili mekanizmalara bakmak gerekiyor bu durumda. Hakimler kanunlara uygun davranmıyorsa, denetim mekanizmalarına bakmak gerekir. Şunu da vurgulamak istiyorum; her şeyi kanunları değiştirerek halledemezsiniz. İkincisi ise kanun varsa uygulanmalıdır. Kanun var ama hakimler uygulamıyorsa, bunun çaresi kanunu bir daha değiştirmek değildir. Çaresi, kanunların hakimler tarafından uygulanmasını sağlamaktır. Bunun için kontrol şarttır. Kontrol edemezseniz, yönetemezsiniz. Ancak bunun içinde öncelikle ölçmek gerekiyor.
- Yerel mahkemelerin kararlarında direnmesi gibi bir genel tablo var mı?
Yerel mahkemelerin Yargıtay kararlarına karşı direnme kararı vermesi mümkün. Ancak şu an direnme kararlarında artış eğilimi yok. Örneğin, Hukuk Genel Kuruluna 2022 yılında 1.285 dosya gelmiş, 1.946 karar verilmiş, 2023 yılına devreden dosya sayısı ise 686 olmuştur. Hukuk Genel Kurulu direnme kararlarına baktığı için örnek gösterdim.
‘HUKUKTA UZMANLIK İHTİYACI ARTTI’
- Sizce hangi yeni alanlarda ihtisas mahkemeleri oluşturulmalı?
Gelişen teknoloji ve karmaşıklaşan toplumsal yapı nedeniyle hukukta uzmanlık ihtiyacı artmıştır. Bu nedenle, ihtisas mahkemelerinin faydasına inanıyorum. Bunlar belirlenirken, mevcut ve gelmesi muhtemel dava sayılarına bakmak gerekir. İstatistiki çalışma sonrası da alandaki hakim, savcı ve avukatlar gibi hukuk profesyonelleri ile bir değerlendirme yapılarak, ihtisas mahkemeleri kurulması uygun olur.
‘MESELELER AÇIK VE ŞEFFAF ELE ALINMALI’
- Yarın Yeni Adli Yıl açılışı gerçekleşecek, son olarak bir mesajınız var mı?
Türkiye dinamik bir ülke, yetişmiş, enerjik ve iyi eğitimli insan gücümüz var. Bilişim altyapısı bakımından da hem yargı kurumlarımız hem de yargıya destek olan devletin diğer kurumları iyi seviyedeler. Adalet sisteminin restorasyonu ince bir mühendislik gerektiriyor. Dolayısıyla meseleleri üst politik tartışmalara sıkıştırmadan tamamen teknik açıdan, açık, şeffaf ve katılımcı usullerle ele alma becerisini gösterebilirsek adli kalite açısından kısa sürede iyi bir noktaya gelebiliriz. Önerilerimin hayata geçirilmesi konusunda yasama ve yürütme organı ile aziz milletimizden beklediğimizi desteği alabileceğimize inanıyorum.
‘TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞSAVCILIĞI’ ÖNERİSİ
“Bir başka öneri olarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ‘Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı’ olarak yeniden yapılandırılmalıdır. Karşılaştırmalı hukukta genellikle ülke başsavcılığı sistemi mevcut olup, adli makamlar arasındaki denkliğin de tesisi gerekir. Yapılacak soruşturmalarda, devletin ilgili kurumlarıyla işbirliği yapılması önemli olduğu gibi, yabancı ülkelerin adli makamlarıyla da üst düzey koordinasyon ve adli yardım sağlanmalıdır.
Sınır ötesi suçlarla, organize ve terör suçlarıyla mücadele için, soruşturmaların tek elden, uzmanlaşmış Cumhuriyet savcıları ve gerekli teknik donanıma sahip adli kolluk personeli tarafından, gecikmeksizin yürütülmesi gerekir. Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Ülke Başsavcılığı olarak yapılandırılmalıdır.”