YAŞAMA YOL AÇ!

Bestami Bozkurt

Jürgen Habermas “Kamusallığın Yapısal Dönüşümü” kitabında kullanışlı bir metafor üretmiştir:

“Kamusal Alan”

Kamusal Alan, Wikipedia’da aynen şöyle tanımlanmaktadır:

Modern toplum kuramlarında, toplumun ortak yararını belirlemeye ve gerçekleştirmeye yönelik düşünce, söylem ve eylemlerin üretildiği ve geliştirildiği ortak toplumsal etkinlik alanına işaret etmek için kullanılan kavram. 

Kamusal alanın çok çeşitli boyutları var ancak girmeyeceğiz.

Okullar da toplumun ortak yararına hizmet eden kamusal alanlardır.

Toplumun neredeyse tamamını doğrudan veya dolaylı ilgilendiriyor.

Ondandır ki herkes alabildiğine farklı düşüncelere sahip, herkes kendi durumuna göre haklı.

Papatya falına döndü; açılsın, açılmasın, şöyle açılsın, böyle açılsın…

Okullar hiç açılmasın diyenler “virüs tamamen bitsin okullar öyle açılsın çünkü biz eve kapandık, bana ne AVM’ye plaja gidenlerden, benim çocuğum okula gidecek ya ordan virüs bulaşırsa…” gibi gibi gerekçelerle açılmasın istiyorlar. 

Linkedin ve twitter hesaplarımda “okullar nasıl açılmalı” diye yaptığım anket sonuçlarında ikisi de sırasıyla yüzde 42 ve yüzde 47 açılmamalı diyenler… 

Yarısı nerdeyse…

İnsanlar bilinmezliğin dar koridorlarında yasaklamaktan ve kapatmaktan başka bir düşünce geliştiremiyorlar.

Moral değerlerin tam sağlanması şart.

Televizyon ekranlarından herkesin her konuda açıklama yapması başta yasaklanmalı. Çünkü hayati konularda zıt fikirler toplumda kutuplaşmaları sonrasında çatışmaları meydana getirir.

Prof.Dr. Mehmet Ceyhan da üstüne vazife olmayanların açıklama yapmalarından oldukça rahatsız…

Önünde prof veya dr yazan bazı kişiler sürekli TV ekranlarından yanlış bilgiler paylaşıyor ve bundan dolayı toplumda bilgi kirliliği oluşuyor. Toplum neye kime güvenecek?

Her insanın uzmanlık alanı olur? Ama bazıları her konu hakkında ahkam kesiyor. Kestikleri ahkam toplumda yankı buluyor. Ya kafa karışıklığı olarak ya da yanlış uygulamalar olarak toplumdaki virüs bulaş oranı azalmak yerine artmaya devam ediyor. 

Profesör Ceyhan “bizim toplumumuzda herkes her konuda fikir beyan eder, kimse ben bilmiyorum demez, diyor.

Peki açılmasın diyenlerin şu sorulara cevabı var mı?

Bu salgın ne zaman bitecek?

Salgında ikinci dalga ne şiddette yaşanacak?

Salgın farklı türevleriyle toplumu daha da sarsmaya devam edecek mi?

Aşı bulunsa bile prosedür nasıl işleyecek?

Sorular sorular….

Açılmasıncıların ekserisi uzaktan eğitim olsun diyor. 

Türkiye’de kaç evde bilgisayar ve internet aynı anda mevcut?

Bir velinin çocuğunu baskılayarak attığı taş ürküttüğü kurbağayı değecek mi?

Bilgisayar ve interneti olanlar Mart sonrasında uzaktan eğitimden verim alabildi mi?

Yeni bir eğitim öğretim döneminde okulları açmamanın bazı kritik sınıflar için telafisiz olacağı biliniyor mu?

Bütün bunların yanıtları olumsuz…

Milli Eğitim Bakanlığı 21 Eylül’de kesinlikle geri adım atmamalı, okulları yüzyüze eğitime açmalı ve yeni normal aşamalardan geçerek denetçileri bulundukları çevreleri abluka altına alarak denetimlerini yoğunlaştırmalıdır.

Her okulda Covid-19 grubu bakanlığın talimatıyla oluşturulacak, bu kişiler sık denetlenmelidir. 

“Okulum Temiz Belgesi” çok güzel bir fikir.  Bu belgeyi alanlar hiç durmadan okullarını öğrencilerine açmalıdır.

Her alanda olduğu gibi “yaşama yol açarak” yasaklamaları ortadan kaldırmalı ve okulları güvenle açmalıyız.

Şu da unutulmamalı;

Okullar, sokaktan, AVM’lerden, düğün salonlarından, futbol trübünlerinden, halı sahalardan, taziye alanlarından, otobüslerden vs. vs. vs. daha akademik ve kültürlü ortamlardır. 

Öğretmenlerimize güvenelim! 

twitter.com/bestamibozkurt   linkedin.com/bestami-bozkurt
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.