Anlatacağım ikilem, sâdece Yavuz Ağıralioğlu’nda değil, birçok siyâsetçide var.
Yavuz Ağıralioğlu’nun dünki konuşmasını dinlerken gülesim geldi. Hem “Terörün olduğu yerde olmam.” dedi hem de terörün gölgesinin partisinin üzerine düştüğünü iddiâ etti. E o zaman istifa et! Yerinde kalıyorsan söylediklerin doğru değil; söylediklerin doğruysa yerinde kalma!
Yavuz Bey, 2019’da “Ermeni Soykırım Tasarısı” ABD Temsilciler Meclisi’nden geçince şöyle protesto etmişti:
“Biz çocuklarımıza Enver, Cemâl ve Talat ismini verme karârımızla buna mukâbele ediyoruz. Bu münâsebetsizlik devam ederse kız çocuklarımız da dâhil, herkese Talat ismini veririz.”
Soykırım tasarısı, ABD senatosundan da geçti. Yavuz Bey ne yaptı? Vallâhi ben, kızlarının adını değiştirip Enver, Talat, Cemâl koyduğunu duymadım. Ne güzel kafa! Kürsüye çık, salla gitsin! Harbî Temel! Çin’e savaş aç. Çinliler kabul edince, “Bu kadar ölüyü nereye gömeceğiz?” diye vazgeç!
Yavuz Bey’in o çok sevdiği ittihatçılar ne yapmışlardı? Taşnak Hınçak teröristlerini Meclis’e soktukları yetmemiş; tahttan indirildiği haberini Sultan’a vermek için Türk düşmanı bir Ermeniyi de göndermişlerdi. Yavuz Bey’in nazarında, memleketi savaşa sokup, millet kan ağlarken bir gece sessizce ülkeyi terk etmek kahramanlık olsa gerek ki böyle yapan adamların ismine hayran. Bu ittihatçılar, bunca yaptıklarından sonra Ermenilerin hedefi oldu diye çocuklarıma isim koyacağım öyle mi?
İttihatçı kafayı hiç sevmem. Bu memleketin başına ne geldiyse onların birbirini yemesinden, iktidar hırslarından geldi.
Açıkçası bu konuşmadan sonra Yavuz Ağıralioğlu’nu ciddiye almadım. Ama bir zamanlar PKK’ya güzelleme yapan, Ermeni lobisinden ödül alan gazeteci, Demirtaş meselesinde kendisini eleştirince, “Hadi oradan!” demek yerine, telefon edip, “size kırıldım” diyerek 80 dakika hesap verdiğinde, “Meral Hanım dikkatli olmalı. Bu adama kanca atılmış.” diye düşündüm. Bunu düşündüğümde 2020 yılının Aralık ayıydı. Bu yaptığı, Temel’i de aşan bir şeydi.
Mezkûr gazeteciyi aradığında, CHP'nin HDP'yi siyâset içinde tutmaya yarayan bir rolü olduğunu ve bunun da desteklenmesi gerektiğini ifâde ederek, "CHP'ye dokunamazdım eskiden, şimdi dokunuyorum. Söz kadar, söylediğiniz yer de mühim. CHP ve HDP tabanına dokunabileceğim bir nimet gibi görüyorum durduğum yeri." diyen Yavuz Ağıralioğlu, ne oldu da şimdi durduğu yerden rahatsız oldu?
Cumhur İttifakı’nı mutlu eden konuşmasından sonra Abdülkadir Selvi ile görüşen Ağıralioğlu, “Eğer bunu yapmasaydım, kendime olan saygımı kaybederdim. O açıdan bu açıklamayı yaptım, her şeyi göze aldım." demiş. Bence Yavuz Bey’in Yavuz Bey’e zerre kadar saygısı yok.
Lafları kocaman ama çelişkileri de kocaman. Sabah akşam partisine ve liderine hakâret eden, PKKsever geçmişiyle meşhur gazeteciyi arayıp, “Aşkolsun kırıldım sana!” demek için iki şey olmak lâzım. Temel veya ard niyetli. Her ikisi de bulunduğu yere zarar verir.
Anladığım kadarıyla Ağıralioğlu’nun planı her neyse, istifa edip ayrılarak değil, ihraç edilip kahramanlaşarak yapmak istiyor. BBP’nin başına geçmek istediği söyleniyor. Daha evvel denedi, olmadı. Şimdi niye olmasın? Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu’nu taklit edip durur. İmkânı yok, yerini dolduramaz.
Belki de yanılıyorum. BBP’nin başına geçer. Merkez sağı toparlar. Teröre mesâfeli herkesi etrâfında toplar. Hattâ teröristler bile silah bırakıp tövbe eder gelir. Turan hayâlleri için harekete geçer. Dış güçleri titretir. Türkî Cumhuriyetlerin ağabeyi olur. Yedi düvele meydan okur.
Peki ya işler yolunda gitmezse? Taaak topuk!
Hay Allah! Güldür Güldür’deki dede hikâyesine gitti aklım.
Çok yaşayın Yavuz Bey!