2019 yerel seçimlerinde de şimdiki gibi çoğu adayı tanımıyorduk. Onunla gazetede karşılaştım. Kendini tanıttı “CHP Karşıyaka Belediye Başkan adayıöğrenciniz Cemil Tugay”.. 1983-1989 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okumuş. Üniversiteden anımsayamadım tabii ki. Binlerce öğrenci yetiştirmişiz. “Başarılar diliyorum “dedim. Ve şöyle yıllar öncesine gittim..
70 li yılların sonuydu. Danimarka Hükümeti’nden burs kazanmış ve Kopenhag’a ultrason öğrenmeye gidiyordum. Üniversitenin Herlev Hastanesi müthiş bir yerdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden doktorlar geliyordu. Ben önce bir Danimarkalı ailenin evinin üst katında pansiyoner olarak kaldım. Daha sonra ABD den eğitime gelmiş ve ülkesinin en önemli bilim adamlarından bir doktor ile son olarak da hastanenin doğum fotoğrafçısı Elizabeth ile aynı evi paylaştım. İki yıla yakın yaşadım bu ülkede. Ama her zaman İzmir gözümde tüttü. 80 yılının 19 mayısında kentime dönmeye karar verince hocam beni çağırdı ve adeta önüme bir altın tepsi koydu. Kopenhag Üniversitesi’nde de kariyer yapabilecektim. Elizabeth ile evlenerek oturma izni almam ise çok kolaydı. Ne dedim biliyor musunuz?
“Ben İzmir’den başka bir yerde yaşayamam”.
Ve maddi ve manevi teklifleri elimin tersi ile iterek döndüm kentime. Sadece İzmiri sevmiyordum İzmir için birşeyler yapmayı da seviyordum. Parklara sokaklara adım verilsin diye değil. Bugün bile konuşulan çok sayıda etkinliğe, TV programına, sağlık ve medya alanındaki çalışmalara imza attım. Kitaplar yazdım.Dr.Cemil Tugay gibi öğrenciler yetiştirdim.
Tugay’dan Karşıyaka Belediye Başkanlığı döneminde kişisel hiçbir isteğim olmadı. Yine kente değer katacağına inandığım etkinlikler yaptık birlikte. “GastroFest” ve “Babamla Harika Bir Gün” gibi. Başkanlığı süresince en fazla 3 kere görüşebilmişizdir makamında.
Şimdi İzmir Büyükşehir Belediyesi yolunda Tugay. Kim ne derse desin o da benim gibi kentini seven biri. Yapılanlara bir tuğla daha koymak onu o kadar memnun ediyor ki.
Perşembe günü projelerinden söz edecek. Dinleyeceğiz. Devam eden projeleri (Buca Metrosu gibi)tamamlayacağına ,yarım kalan projeleri (Opera binası gibi) tekrar düzenleyeceğine ve şehremini seçildiktensonra yeni projeleri hayata geçireceğine inancım sonsuz.
Yalnız bir tavsiyem olacak. Lütfen kapısı ardına kadar açık olsun. Kimse “randevu alamıyoruz” diye yakınıp durmasın. Medya kuruluşlarına eşit yaklaşsın. Çok yoğun olacağı aşikar. Bu durumda belirli günlerde basın sohbetleri düzenleyip soruları cevaplayabilir.Yine halk günleri de bir formüldür. İnsanımız direkt başkan ile muhatap olmak istiyor .Yardımcıları ya da genel sekreter ile değil.
Ve yakın çevresine yapacağı atamalara dikkat etsin. Ekibini doğru oluşturamayan Soyer’i en yakınındaki çalışma arkadaşlarının vurduğunu unutmasın.
Şimdi diyeceksiniz ki sizi niye dinlesin ki?
Hocasıyım. O kadar hakkım vardır. Ve notu verecek olan da benim.
Kenan Doğulu’nun bir şarkısının çarpıttığım sözleri ile bitiriyorum..
“Doktor derdime bul bi' çare
Bu kente doyamıyorum yaz bi' reçete”