Uzun süredir birçok konuyu bu köşede kaleme alıyoruz. Uzmanı olduğumuz iç-dış siyasal-politik gelişmeler, uzmanı olmasak da bölgesel ve dünyadaki stratejik, güvenlik hamleler gibi birçok konuya değiniyoruz. Tüm bu konularda rol alan ülkelerin hamleleri, atraksiyonları, izlediği strateji ve çıkar yollarını aktarıyoruz.
Ortadoğu’da, Doğu Akdeniz’de, Kafkaslarda, Balkanlarda Kuzey Afrika’da Uzak Doğu’da Çin-ABD ticaret savaşlarında bütün ülkelere düşen roller bellidir. Herkes konumunu almış çıkarlarına ve kendi alanlarına aykırı şekilde müdahalelere karşı tedbirler almakta, çıkarlarına uygun saldırı ve savunma stratejilerini belirlemektedir.
Özellikle 2010’dan bu yana Ortadoğu coğrafyasında başlayan Arap Baharı, kanlı yönetim değişiklikleri ve devam eden kaos ortamında bütün güç odaklarının etkinliğini öyle veya böyle görüyoruz. Ön plandalar. ABD başta olmak üzere Rusya, Fransa, Almanya, İtalya, Kanada ve AB ülkeleri. Fakat tüm bu gelişmelerde ön planda olmayan hatta varlığını tamamen hissettirmeyen gizleyen bir devlet fark ediyoruz. İngiltere. Bizim iç siyasetteki etkinliğini bir kenara bırakıyorum. Doğu Akdeniz’de kıyametler kopuyor İngiltere’nin adı geçmiyor. Kuzey Afrika’da devler çarpışıyor İngiltere’nin adı geçmiyor. Fransa-Yunanistan-Almanya- İtalya ve Türkiye Ege’de Akdeniz ekonomik münhasır alan konusunda savaşın eşiğine geliyor İngiltere’nin adı geçmiyor.
Bütün dünyayı ABD-Çin ticaret savaşlarının etkisi sarmış İngiltere’nin adı geçmiyor. Kafkaslarda savaş yaşanıyor İngiltere’nin adı geçmiyor. Sessiz sedasız AB’den ayrılıyor neden ayrıldığı üzerine esaslı hiçbir açıklama yok. AB çerçevesinde taraf olduğu bütün anlaşmalar tekrar yenileniyor hiçbir şekilde gündem olmuyor.
ABD kurulduğundan bu yana en büyük kaosa doğru yol alıyor, başkanlık seçimlerinde çıkmaz yaşanıyor belki kısa sürede eyaletler bağımsızlıklarını ilan edip yeni devletler kurulacak yine İngiltere’nin sesi duyulmuyor.
Bugün dünyada yaşanan bu durum karşısında İngiltere’nin hangi noktada kimlerle birlik ve kimlere karşı mücadele ettiğine yönelik hiçbir bilgi bulunmuyor.
Tüm bu konularda uzman değilim ama bir gazeteci olarak dikkatimi çekiyor. İngiltere dünya yeniden kurulurken nerede duruyor?
Bütün bu gelişmeler içinde İngiltere’yi nerede arayacağız. Bugün İngiltere dünyada yaşanan bütün gelişmelerde hiçbir şekilde ön planda rol aldığı görünmüyor. O zaman iki ihtimal var. Birincisi ya iyi bir oyun kurucu, ikincisi ya da tüm bu senaryoların yazarı konumunda. İngiltere’nin suskunluğunu altını pisleten bir çocuğun masumiyeti konumunda olmayacağı kesin. Tüm bu yaşananların dışında olması imkânsız.
Bu noktada Kızılderililerin “Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir” atasözü akla geliyor. Dünyanın neresinde belirsizlik, kargaşa ve kaos yaşanıyorsa oradan uzun bacaklı bir İngiliz’in geçip geçmediği bilinmelidir.
Çünkü her ne kadar adı duyulmasa da İngilizler Irak’ta Şii Bölgesindedir. Akdeniz’de Kıbrıs’ın göbeğindedir. Çin’de 50 bin öğrenci ve bütün ülkeye yayılmış dil okulları ile her noktasındadır. Kafkaslarda Ermenilerin talebi ile çok öğündüğümüz İHA’ların en önemli parçalarına ambargo uygulayabilecek noktadır.
Her şeyden önce Ortadoğu’da 100 yıl önce cetvelle çizdiği sınırların her noktasındadır. ABD-Çin ticaret savaşlarında “Bir yol bir kuşak” projesinin babasıdır. Hindistan’ın ruhundadır. İslam ülkelerinin kanındadır. Tüm bunlar uzayıp gider. Her şeyden önce ABD’den küresel güçlerin çekilmesini sağlayıp Çin ve uzak doğuya açılmasını sağlayan kara kutu İngiltere’midir?
Bir dönem küresel güç Britanya kılığında “Güneş Batmayan İmparatorluk” olarak görünmüştü. Şimdi ise Küresel Güç kılığında bir İngiltere ile mi karşı karşıyayız?
Kısaca İngilizleri anlamadan Yenidünya düzenini okumak çok zor olacaktır. Ama İngilizleri sadece Londra’ya bakarak da çözemezsiniz.
Ama buradan not düşeyim İngiltere’ye ne uzak olacaksın ne de onunla yatağa gireceksin. Hani kirpilerin soğukta ısınmak için bir hikâyesi vardır ya İngiltere ilişkilerinde ana stratejimiz bu olmalıdır.
Kalın sağlıcakla…