Kokina çiçeği, yılbaşında umut ve mutluluğu simgelese de tezgahları süslemeye başlaması, İstanbul'daki Roman ailelerinin ormanda aylarını geçirdikleri yolculukla başlıyor.
Çekmeköy Nişantepe Mahallesi'nde yaşayan Balık ailesi de dedelerinden miras kalan bu işi devam ettirerek hem geçimini sağlıyor hem de kültürel değerlerini yaşatıyor.
Samsun, Kastamonu, Sinop gibi illerin ormanlarından "gıcır" dedikleri kırmızı çiçekleri ekim ayında toplamaya başlayan aile, kasım ayında ise İstanbul'un ormanlarından yeşil dikenli dalları topluyor.
Aralık ayında kırmızı çiçekleri ve yeşil dalları, kendi evlerinde bin bir emekle buluşturan Balık ailesi, dilekleri gerçekleştirdiğine inanılan bu çiçeği Türkiye'nin her yerine ulaştırmak için çalışıyor.
"Bunları toplamak için geziyoruz ama bir yandan da ormanı temizliyoruz"
Balık ailesinin üyeleri, dikenli bitki olduğu için yapılışı çok meşakkatli olan bu çiçeklerin zorlu yolculuğunu, AA muhabirine anlattı.
Atalarından miras işi sürdürmeye çalıştıklarını belirten 49 yaşındaki İsmail Balık, ormanlarda yılan, domuz ve birçok tehlikeyle karşılaştıklarını aktardı.
Balık, "Biz ormanlarda bunları toplamak için geziyoruz ama bir yandan da ormanı temizliyoruz. Bu sene Karadeniz bölgesinde vardı, izinlerimizi alıp ormanda çadır kuruyoruz. Kokinayı böyle devam ettiriyoruz. Çok fazla emek var ama bu emeğin karşılığını alamıyoruz." dedi.
Çok fazla kazancının olmadığını kaydeden İsmail Balık, senede bir kere bu işi yaptıklarını ve Türkiye'nin her yerine, Hollanda'ya dahi çiçek gönderdiklerini söyledi.
"En çok da evi olmayanlar bunu evinde bir sene tutuyor"
Yaklaşık 3 ay boyunca kokina için çaba sarf ettiklerini kaydeden Sevda Balık da "Ekmek paramız için uğraşıyoruz ama uğraştığımıza değmiyor. O kadar günümüzü, işimizi bunun için ayırıyoruz. Bir ay kırmızıları, bir ay dikeni topluyoruz, bir ay da üstüne bağlıyoruz. Bunun için de burada tek tek uğraşıyoruz." ifadesini kullandı.
Balık, zaman zaman yemek, ev işi yapacak hatta çocuklarına ayıracak vakit bile bulamadıklarını vurgulayarak, "Bunlar herkese uğur getiriyor ama bize uğur getirmiyor. Yine de bu zanaatı çıkaran eskilerden Allah bin kere razı olsun. İyi kötü ekmeğimizi alıyoruz. Biz bir tek toplu parayı bunlarda görüyoruz. Bir de böyle Sevgililer Günü, Anneler Günü geldiğinde öbür çiçeklerden alıyoruz." diye konuştu.
Kokina yapımının da sırları olduğunu kaydeden Balık, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir dalın üstüne, iki tane topak koyup bağlıyoruz. Bir demetinde 6 tane olması lazım. 5 ve 7 olmuyor ya 8 olacak ya 6. Hep çift sayı, çünkü uğur getiriyormuş. Mesela en çok da evi olmayanlar bunu evinde bir sene tutuyor. Bir senede eğer bu çiçek kararmazsa onun dilediği oluyor. Ama çiçek üstünde karardığı zaman dileği olmuyormuş. Bunlar neredeyse bir sene dayanıyor. Suya koyduğunda çabuk çürüyor. Susuz bırakınca da bir sene evinde kalıyor, diledikleri oluyor. Gerçekten alanlara uğur getiriyor ama yapanlara getirmiyor."
Balık, "gıcır" dedikleri kırmızı çiçekleri birbirine bağlarken de herkes için iyi dileklerde bulunduğunu söyleyerek, emeklerinin karşılığını alabilmek için de hep dua ettiklerini, yeni yıldan sağlık ve huzur beklediğini kaydetti.
"Bizim de sanatımız bu"
Kokinayı Türkiye'de yapan çok az kişi olduğunu kaydeden 31 yaşındaki Tolga Balık ise bu işi yapanlara saygı gösterilmesi gerektiğini dile getirdi.
Toplanmasından, bağlanmasına kadar geçen sürede birçok kişinin de zarar gördüğünü kaydeden Balık, "İnsanları yara bere içinde bırakıyor, ormanda bacağı kırılan oluyor. Ormanda domuzlarla uğraşmak ayrı, o soğuğu çekmek ayrı. Sırılsıklam olunuyor, hastalanılıyor. Buna rağmen insanlar gelip 5 liranın, 10 liranın hesabını yapıyor. İnsan resim çiziyor, emek gösteriyor, sanat diyorlar. Bizim insanlar da yara bere içinde yaptıkları bu işe sanat diyorlar. Bizim de sanatımız bu." dedi.
Tolga Balık, aylık işlerde çalışmadıklarını ve en önemli geçim kaynaklarının bu iş olduğunu belirterek, işi yapmak isteyen komşularına da yardımcı olduklarını söyledi.
Gıcırların bilinmedik ormanlardan toplandığını dile getiren Balık, oradaki ürünlerin daha uzun süre dayanıklı olduğunu anlattı.
Balık, sipariş üzerine çalıştıklarını ifade ederek, "Bunları demet haline getiriyoruz ve siparişler üzerine de 50'li balya yaparak gönderiyoruz. Çiçekçi dükkanları buna çok ilgi gösteriyor. Onlara vermeye çalışıyoruz." dedi.
"Kolay bir iş değil"
Kokina bağlamaya 6 yaşındayken ailesine yardım etmek için başladığını kaydeden 30 yaşındaki Kader Balık da bu işten geçimlerini sağladıklarını ve çok zor bir iş olduğunu aktardı.
Balık, "Ellerimizin halini görüyorsunuz. Çoluk çocuğumuz rezil oluyor, ziyan oluyor. Fakat bu emeğimizin karşılığını maddi olarak alamıyoruz, manevi olarak da çok yoruluyoruz. Gerçekten kolay bir iş değil. Bu çiçekle ev aldıklarına inanıyorlar. Genelde uğur getiriyormuş. Şans getiriyormuş, eskiden beri inanılan bir şey. Biz ne kadar doğru bilemeyiz." ifadesini kullandı.
Bunun bir gelenek haline geldiğini belirten Balık, "Bu işe geçim kaynağı diye bakıyoruz. Olan bizim evlere, emeğimize oluyor diyebilirim. Çünkü geriye pisliği, dikenleri kalıyor. Temizlemesi çok zor ama bir şekilde ekmek parası deyip her şeye göz yumabiliyoruz." sözlerini sarf etti.
Muhabir: Gökçe Karaköse