Balkan Ezgileri denince akla ilk gelen isimlerden Suzan Kardeş tabii ki Uluslararası Çeşme Festivali’nin yıldızıydı. Yerinde duramayan bir kadın , dünyanın en içten kahkahalarını atan bir kadın. Onunla sahne öncesi kuliste sohbet ettiğimizde “Konserlerim yoğun geçiyor. Durmak bana göre değil. Sürekli bir şeylerle ilgilenirim, uğraşırım. Öğrenmeyi çok seviyorum. Yorulmak nedir bilmiyorum. Sevdiğim, ilgi duyduğum işleri yapıyorum. Daha ne olsun! Hayatım boyunca hep bir şeyler üretmek istedim. Böyle bir tarafınız varsa hiçbir şeyi kolay kolay bırakamıyorsunuz. Kendimi bu açıdan şanslı görüyorum. İnsanın kendi hayatında adayacağı şeyler olsun yeter ki… Allah ona güç ve beceri veriyor. Niyet etmek en önemlisi, o zaman hiçbir şey sizi temponuzdan alıkoyamıyor. Sevdiğim şeyleri yaptığım için mutluyum. Tatlı yoğunluklarım var” dedi.
Suzan Kardeş 1969 Mitroviça doğumlu. Kosova Türkü olan ailesinin beş çocuğundan dördüncüsü. Ailesi ile birlikte 1968'de İstanbul'a göçüyor ve 13 yaşında iken bir güzellik salonunda çırak oluyor. Sanat dünyası ile tanışması 1983'te Şan Tiyatrosu'nda Hisseli Harikalar Kumpanyası oyuncularının saç ve makyajlarını yapması ile başlıyor. Ardından Hürriyet gazetesi için çalıştı. Burada çekilen fotoromanlarda rol alan oyunculara makyaj yaparak mesleğinde gelişti. Ve "Çalıkuşu" fotoromanının çekimlerinde Sezen Aksu ile tanıştı.
“Lisa Tuna’yla tanışmam yaşamımda ilk kırılma noktası. Ben onun bir keşfiyim.Ve Sezen Aksu. Uzun yıllar beraber çalıştık. Benim patronum o, çok iyi bir patron. Çok profesyonel her anlamda. Beni benden fazla tanıyan biri. Beni hep gözlemiş, farkında değilim. Birdenbire diyor ki; “Hadi bakalım, ben senin hikâyeni biliyorum, şimdi herkes öğrensin.” Ne biliyorsun? Ben bilmiyorum.Bana öyle bir özgürlük sağladı ki daha fazla şeyler yapabileceğimi hissettim. Birisi sizi itiyor, bir bakıyorsunuz “A, bunu da yaparmışım, bunu da yaparmışım.” Büyük bir kırılma noktası bu. Üstelik de bir yaşa gelince, durma zamanın geliyor. Yaşlı değilim ama yaşım var, genç değilim. Bu yaştan sonra ne yapacaksın? Eğitmen olacaksın mesleğinde. Hayat rutinleşecekken, tam “Hayatım bu!” diyecekken biri sana sihirli değneğiyle dokunuyor ve sen renkleniyorsun, renk saçmaya başlıyorsun. Eskiden hep siyah giyerdim. Meğer içimde bir sürü renk varmış, onları çıkarmaya başladım. Bu çok büyük bir hediye. Sadece keyiflendiğim, kendimi iyi hissettiğim şeyleri yapıyorum. Bu anlamda Sezen Aksu mutlu olmama sebep oldu. Meğer yıllarca benim dolmamı beklemiş. Rahmetli OnnoTunç sağken, ilişkilerinin en taze olduğu zaman “Ya Onno, Suzan’ı bir dinlesene, o kadar güzel şarkı söylüyor ki” dedi bir gün. Sonra bir gün diyor ki; “Hadi bakalım! Gir stüdyoya ve benim için oku.” Sesin toprağın altından geliyor gibi diyordu bana.. Ve ben ne dediğini anlamıyordum ”
Suzan Kardeş “Şan Tiyatrosu'nda oyun sahneleyen birçok tiyatro topluluğunda ve film ekibinde makyaj uzmanı ve kuaför olarak yer aldı. GoranBregoviç'ten Türkan Şoray'a kadar birçok tanınmış sanatçının sahne makyajını gerçekleştirdi. Geçirdiği bir kaza sonucu] 1992 yılında makyaj işine ara vererek Arnavutköy'deki evini meyhaneye çevirdi. Bekriya (Yugoslavca: Sarhoş) adını verdiği bu mekanı on dört yıl boyunca işletti. Sonra tekrar sanat sahnesine döndü. Beşiktaş Kültür Merkezi'nin saç ve makyaj çalışmalarını üstlendi.Yılmaz Erdoğan onun için “BKM yi kuran 6 kişiden biridir” der.İlk defa Beşiktaş Kültür Merkezi'nin Bir Demet Tiyatro adlı durum komedisi dizisinde makyaj yapmanın yanı sıra "Mevlüde" (pencereden bakan kadın) rolünü canlandırarak sahneye çıktı. Sonra başta Bergen ve Kulüp olmak üzere birçok film ve dizide önemli karakterleri canlandırdı. BekriyaMeyhane'yi işlettiği sırada söylediği mikrofonsuz, akustik Rumeli türküleriyle eski dönem Bosna sevdalinkalarından yola çıkarak, 2007 yılında Sezen Aksu'nun desteğiyle Bekriya adlı bir sanat müziği albümü çıkardı. Ardından Bekriya-2 Balkania,Ninno, Bekriya 3 Bal ve Kan ,Bekriya 6 Bekri, Yarım Hava Çalsana, Şişede Bade Durmaz,Bekriya Rumeli Kardeş albüm ve EP leri geldi. “Makyaj Odası Şarkıları” albümünde yıllar boyunca sinema, TV, tiyatro ve sahnede makyajını yaptığı sanatçılar kendisine eşlik etti.
Kendisi gibi makyöz olan kardeşi Neriman Kardeş ile birlikte yayınladığı "Bekriya Sofrası" adlı bir yemek kitabıda var. “Balkan Ruhu nedir?”sorusunu şöyle yanıtlıyor Kardeş..
“Bazı şeyleri dile dökemezsin ya. Aşkını anlatamazsın, sıcağı soğuğu tarif edemezsin, bedeninin hissettiği bir şeydir. Balkan ruhu da öyle işte. Ayakların hep bir karış havada. Hiçbir zaman yere yapışamıyorsun. Göçmenlik denilen şey bu.
Bu göç ruhu insana o kadar işliyor ki, kendini hiçbir yere ait hissetmiyorsun. Bütün hayatına yansıyor. Evinde koltukta otururken bile hep gitme duygusu içindesin.
İlişkilere de yansıyor, evime, işime, çocuğuma yansıyor. Hiçbir yerde sabit duramıyorum. Setlerdeyken hep gidenbiriyim ben. Niye gittiğimi ben de bilmiyorum ama hep gitmek istiyorum. Sabah uyandığımda da o gün işim var diye kalkıyorum. İşim yoksa da var zannediyorum, gitme duygusuna kapılıyorum. Bir şey beni hep başka bir yere itiyor. Sahnemiz umudu büyütmek için bir aracıdır. Orada insanlar kendilerinden bir şey bulsun isteriz. Bütün herkese aynı şekilde hitap etmeye çalışırım. Bu yüzden rengarenk bir konsept ile seyircinin karşısına çıkarız. “