Dünya Tütünsüz Günü kapsamında Türkiye'nin tütünle mücadele çalışmalarını AA muhabirine değerlendiren Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinin tütün ve tütün ürünleri kullanımıyla ilgili vatandaşların, ülkeyi yönetenlerin ve sivil toplum kuruluşlarının tekrar düşünmesi gerektiğini açıkça ortaya koyduğuna, sağlığın yanı sıra ekonomik, psikolojik ve sosyolojik olarak da dünyayı fazlaca etkilendiğine işaret etti.
Prof. Dr. Öztürk, virüsün hedef organının akciğerler olduğunu hatırlatarak, bu süreçte akciğerlerin nasıl temiz tutulacağının gündeme geldiğini dile getirdi.
"Akciğerlerin temizlenmesinin tek yolu kirli havadan ve ona zarar veren maddelerden korunmak." diyen Öztürk, tütün ve tütün ürünlerinin akciğerlere direkt hasar veren, oradaki sistemi bozan, kalıcı hasarlar oluşturabilen, kronik obstrüktif akciğer hastalığı denilen KOAH'tan çeşitli kanser türlerine kadar varabilen problemlere yol açtığına dikkati çekti.
Bu dönemde tütün ve tütün ürünleri kullanımına ilişkin kampanyalar başlattıklarını anlatan Öztürk, "Lütfen, sigarayı, tütün ve tütün ürünlerini bırakın çünkü tam zamanı." mesajını verdi.
"Türkiye sigara içme oranı açısından problemli ülkeler arasında"
Mücahit Öztürk, sigara ve tütün ürünlerinin Kovid-19 ile bağlantısına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Tütün ve tütün ürünleri akciğerlerdeki mikrop ve virüs yerleşmesini engelleyen sistemi bozuyor. Nefes aldığımız akciğerlerdeki borucuklarda silya denen tüycükler var. O tüycükler birtakım mikropların oraya yerleşmesini engelliyor. Tütün ve tütün ürünleri de tüycüklerin hareketlerini bozuyor. Dolayısıyla yapının bozulduğu bir yere virüsün yerleşme ihtimali çok daha artıyor. Bilim insanları diyor ki, 'Riskli bir grup var Kovid-19 sürecinde.' Kimdir bu riskli grup? Akciğer hastalığı olanlar. Hangi akciğer hastalığı olanlar? Kronik obstrüktif akciğer hastalığı dediğimiz, bronşlarla hava yollarıyla alakalı, yüksek ihtimalle sigaraya bağlı bir hastalık. Bu hastalık olduğu zaman virüsün oraya yerleşmesi ve akciğeri tahrip etme riski çok yüksek. Bizim de vurguladığımız bu. Direkt etkiden ziyade sigara kullananların akciğerlerindeki hasar bizim için çok önemli oluyor. Lütfen hasar vermeye devam etmeyelim. Hasarı engelleyelim."
Tütünle mücadele için erken çocukluk döneminde bilinç oluşturulmalı
Prof. Dr. Öztürk, salgın döneminde tütün ve tütün ürünlerini bırakmak isteyenlerin YEDAM'ın 444 79 75 numaralı hattında yoğunluk oluşturduğuna dikkati çekerek, vatandaşların kendilerinden sigarayı bırakma yöntemleri ve bıraktıktan sonra ne yapacakları konusunda kendilerinden destek istediklerini anlattı.
Türkiye'nin sigara içme oranı açısından problemli ülkeler arasında yer aldığını belirten Öztürk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özellikle 2012'den sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde başlatılan mücadele çok anlamlıydı. Diğer bağımlılıklar konusunda diğer birçok alanla kıyasladığımızda iyi noktada olmamıza rağmen tütün ve tütün ürünleri konusunda sıkıntılıyız. Bunun birçok kültürel ve sosyal nedeni olabilir. DSÖ ile onun kriterlerini görüşerek, bu uygulamayı da hayata koyarak ciddi bir düşüş elde etmiştik. Fakat daha sonra tekrar bir yükseliş trendine doğru geçildi. Bu tekrar durdurulabilir ve geri çekilebilir bir şeydir. Özellikle pandeminin de bu konuda katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Fakat bu tür süreçler erken çocukluk döneminden itibaren müdahale edilmesi ve eğitilmesi gereken zamanlardır. Eğer çocukluk döneminden itibaren belli bir bilinç oluşturursanız ergenlik ve sonrasında da tütün ve tütün ürünlerinden uzak kalabiliyorsunuz. Milli Eğitim Bakanlığı ile uyguladığımız Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı'nda tüm okullarda bağımlılık yapıcı maddeler ve davranışsal bağımlılıklarla ilgili eğitim veriyoruz. Bu noktada harekete geçmek mutlaka ilerde bir düşüş sağlayacaktır."
"Yılda 8 milyon insan tütün ürünlerine bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor"
Öztürk, Türkiye'de tütün ile ilgili önemli kısıtlamalar bulunduğuna değinerek, bu kısıtlamaların uygulanmasında vatandaşların da hassasiyet göstermeleri gerektiğinin altını çizdi.
Sadece sigara içenlerin değil, dumanından etkilenen kişilerin de risk altında olduğunu hatırlatan Öztürk, şunları kaydetti:
"Dünyada yılda yaklaşık 8 milyon insan tütün ve tütün ürünlerine bağlı hastalıklardan hayatını kaybediyor. Bu çok yüksek bir rakam. Bunların yaklaşık 1,2 milyonu da pasif içici olarak, evinde ya da çevresinde tütün kullananlar olduğu için böyle bir durumla karşılaşıyor. O nedenle, ebeveyn bilinçliliği ve çocuklarına rol model olmaları çok önemli. Toplum olarak bir duruş sergilememiz gerekiyor. Düz paket uygulamasından tütün ve tütün ürünlerinin satışının hangi yaş grubundan olacağına, reyonlarda nasıl duracağına, sosyal medyada ve iletişim kanallarında nasıl anlatılacağına kadar geniş bir yelpazede toplumsal bilince ihtiyaç var. Bunu aslında ilginç bir şekilde çocuklarımızda görüyoruz. Çocuklarımız bu konuda çok bilinçliler ve anne babalarının tütün kullanmasından da çok rahatsız oluyorlar. Ancak demek ki bir şey oluyor ve özellikle ergenlikten itibaren o hassasiyeti kaybediyoruz. Bu hassasiyeti tekrar kazanmamız gerekiyor. Bizim de mücadelemiz bu alanda."
- "Akciğerlerimizi temiz tutalım ve sigarayı bırakalım"
Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, DSÖ tarafından 31 Mayıs 1987'de farkındalık oluşturmak adına Dünya Tütünsüz Günü'nün ilan edildiğini anımsattı.
Bağımlılıklarla 100 yıldır mücadele eden bir STK olarak sigaranın her zaman gündemlerinde olduğunu anlatan Öztürk, çeşitli kampanyalar ve "Sigarayı bırak hayatı bırakma" sloganıyla insanları uyarmaya çalıştıklarını ifade etti.
Salgın döneminde ise "Sigarayı bırakmanın tam zamanı" sloganıyla ilerlediklerini aktaran Öztürk, "Şimdi de diyoruz ki, 'O nefes sana lazım olacak'. Solunum cihazlarının gündemimize girdiği bu dönemde nefesimizin ne kadar kıymetli olduğunu anladık. Lütfen nefesimizi kuvvetli kılalım. Akciğerlerimizi temiz tutalım ve sigarayı bırakalım. 'Sigarayı bırakınca ne olur? Zaten uzun süre kullandım' diyenlere de şu mesajı net bir şekilde verelim. Sigarayı bıraktıktan 2 saat sonra bile vücudumuzda olumlu değişiklikler başlıyor ve birçok şey yoluna giriyor. O yüzden kullanan kişilerin de böyle bir karamsarlık içerisinde olmamaları gerekiyor." şeklinde konuştu.