Siz 42 beden olup 36 beden elbisenin içine sığabilir misiniz? Ya da tam tersi, 36 bedenken 42 beden elbiseyi giyebilir misiniz? Giyemezsiniz! Bol gelir, emanet durur.
Zor işiniz hem de çok zor…
Ama siz bunun farkında mısınız, işte orası meçhul.
Ülke sorunları dağları aşmışken hiçbirine çözüm getirilmemesi, bu millete “illallah” dedirtiyor.
Hakarete varan söylemleriniz, inanın kimseyi korkutmadığı gibi, halkın öfkesini daha çok tırmandırmaya yarıyor.
Her taraftan adaletsizlik akması ise cabası…
Kayyumla yönetilen, kayyumla eğitilen bir toplumda hangi adalet ve demokrasiden söz edilebilir?
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi rektörünün oğlunu, haksızlığa uğrayan diğer öğrenciler adına sorguluyorum!
Marmara Üniversitesinin açtığı araştırma görevlisi kadrosunun başvuru şartlarını sağlayabilecek ve bu nedenle sınava girmeye hak kazanan tek kişi olabilecek kadar talihli midir gerçekten?
İlahiyat dekanı Boğaziçilileri alenen tehdit ederken, eminim çok üzülmüş ve kızmışsınızdır(!)
Akademisyen aydınımız Prof. Dr. Ayşe Buğra’ya ettiğiniz hakaret asla kabullenilemez.
Hiçbir birey ama özellikle de bir kadın hakareti hak etmez.
Sizin bu tutumunuz, kadına gösterilen her tülü sözlü ve bedensel şiddeti, işlenen kadın cinayetlerini meşru kılmıyor mu?
Bu durumda üç aydır kirasını ödeyemeyen kadının ev sahibinden öldüresiye dayak yemesini onaylamış mı oluyorsunuz?
“Bu lezbiyenlerin mezbiyenlerin dediklerine takılmayalım” derken cinsel kimlik ayrımı yapmıyor musunuz?
Ya Soma faciasında tutuklu tek bir sanığın kalmamasını da mı sorgulamayalım?
2023’te aya gideceğimizin müjdesini vermişsiniz!
Dünya ile ay arasına duble yol ihalesini de Cengiz İnşaat’a mı vereceksiniz?
Hani sizin meşhur “hayaldi, gerçek oldu” sözünüz var ya, bu da o gerçekleşecek hayallerden biridir herhalde!
Siz aya gitme hayalleri kurarken, evine ekmek almanın hayalini kuran ve sizden destek bekleyen milletin sorunlarına nasıl bir çözüm düşünüyorsunuz?
Hayal etmek elbette güzeldir ancak sizin hayalleriniz bana “aç tavuk kendini buğday ambarında sanır” sözünü hatırlatıyor.
Uzaya gidecek ilk Türk’e “astronot” ve “kozmonot” yerine uygun isim aramanız ise ayakta alkışlanır. Bravo(!)
Pandemi dönemindeyiz ve siz hâlâ miting alanlarınızı hınca hınç insan ile dolduruyor, hastalığın daha çok yayılmasına katkıda bulunuyorsunuz. Teşekkürler!
İngiltere’den Kahramanmaraş Pazarcık’a taziye için gelen ailede mutasyonlu virüs ortaya çıkınca 50 hanelik 250 nüfuslu mahalle, ikinci bir emre kadar karantinaya alınırken bu virüsün İngiltere’den Türkiye’ye nasıl girdiğini sorguladınız mı? Bu, uluslararası yolculuklarda korona korumasında bir zafiyetin göstergesi değil midir?
Köylerde Pandemi nedeni ile zorunlu olan uzaktan eğitim sağlıklı yapılamıyor.
Bilgisayar, tablet yok, olsa da internet yok, televizyon var ama elektrik yok.
Halk aç ve ilaçsız!
Milletimiz iş, aş ve aşı beklerken "açım" diyene "telefonunu göster", "geçinemiyorum" diyene "beceriksizsin", "işsizim" diyene "AVM'ler hınca hınç dolu", "kriz var" diyene "yollar lüks araba kaynıyor" derken, gerçekten samimi misiniz?
Siz Japon esnafın zor durumda olduğunun haberini yapadururken, burnunuzun dibindeki kaç esnafın derdini dinlediniz?
Soruyorum: Sizden olmayanların hepsi terörist ve yüreksiz midir?
Süregelen “kimin gücü kime yeterse” anlayışına “yetti artık” diyorum!
Biz sadece insanca muamele görüp, insan haklarımızın korunmasını ve baskıcı tutumunuzun durmasını istiyoruz.
Aşkım Tan
10.02.2021-Ankara