Bu hafta İzmir doğa aşkı ile başladı onunla devam ediyor. Herkes güneyimizde 3.dünya savaşı çıkacak, dünyamız elden gidecek mi diye fallar tuta dursun eğer kar amaçlı,doğayı mahvedici hareketlere devam edersek zaten herşeyimizi kaybetmiş olacağız. Aydın’da sürdürülen “JES’lere hayır”eylemcilerinden bir köylü kadının söylediği gibi “Bizi bitiriyorlar”..
İklim krizine ve doğaya yönelik bir karikatür sergisine ev sahipliği yapıyor Adnan Saygun Sanat Merkezi. Dünyayı gezmesi planlanan serginin ikinci durağı İzmir. İlki Almanya’nın Dortmund kentinde açılmış. Sergi, iklim krizine dikkat çekmek için İsveçli iklim eylemcisi Greta Thunberg’in cuma günleri okulu boykot ederek İsveç Parlamentosu’nun önünde yaptığı “Gelecek için Cumalar” hareketinden esinle kurgulanmış. Sergide, beş kıta ve 35 ülkeden 100 karikatür bulunuyor. Karikatürler iklim krizine, çevre kirliliğine, denizdeki plastik yığınlarına, çöp dağlarına ve trafik karmaşasına dikkat çekiyor. Kuratör Menekşe Çam.
Dünya çapında giderek artan sayıda insan, elbette buna birçok sanatçı da dahil, çocuklarının ve torunlarının yaşam alanlarının geleceği konusunda endişeli. Giderek daha fazla ebeveyn gelecek nesillere bırakacakları tehlikeli ve zararlı yüklerden dolayı suçlu hissediyor. Bu nedenle, tüm flora ve faunanın yararına yaşamak ve çalışmak konusunda temel değişiklikler yaratabilecek değişiklikleri gerçekleştirmeyi, çok geç olmaması şartıyla, talep ediyorlar. Karikatürist, çizer ve grafik tasarımcı gibi sanatçılar yaratıcılığın gücü ile çalışırlar. Sanat eserlerindeki vizyonları ve görsel yorumları, dünya çapındaki bir kamuoyu tartışmasını yeni tartışmalara dönüştürüyor.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer “ Doğa insanın aynasıdır. Hem de en parlak aynası. Eğer doğaya baktığımızda kendimizi görmüyorsak, doğanın döngüsünün kendi döngümüz olduğunu kavrayamıyorsak , kendimizle beraber tüm varlıkların yaşam hakkını savunamıyorsak ,kendi varlığımızı inkar ediyoruz demektir. Zira insan da dahil doğadaki tüm varlıkların yaşam hakkı parçalanmaz bir bütündür”diyor.
Aydın’daki Jeotermal Enerjiye karşı direniş de yaşam hakkının savunulması. Konuyla ilgili İzmir Mimarlık Merkezi’nde bir toplantı yapıldı hafta sonunda. İzmir Düşünce Topluluğu organize etti toplantıyı. İzmir kentinin en verimli tarım alanlarının bulunduğu Jeotermal Enerji Santrali (JES) yapılması için İzmir Valiliği'nce 16 Kasım 2019’da jeotermal arama ve işletme ihalesinin daha da önemli kıldığı toplantıya sivil toplum temsilcileri, çevre örgütleri, çevreciler, İzmirliler büyük ilgi gösterdi. En önemli konuklar ise Aydın’da jeotermal yüzünden tarım alanlarını kaybeden, üretim yapamayan “direne direne kazanacağız”diyen Aydınlı çiftçi kadınlardı.
Açılış konuşmaları çerçevesinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer çevrecilere her türlü desteği vereceğini açıklarken “RES’lere de..JES lere de..Taş Ocakları’na da..Orkinos Çiftlikleri’ne de. Kanal İstanbul’a da karşıyız. Doğaya yapılacak her türlü saldırıya karşıyız “ derken Efeler Belediye Başkanı Fatih Altay Aydın-Efeler’de ki düzensiz jeotermal enerji üretiminin bilindiğinden çok daha vahim olduğunu, Efeler’de doğal yaşamın, canlı yaşamının bittiğini, nefes alacak hava kalmadığını söyledi. Altay’ın “O güzelim incir sadece bize mahsus. İncirimizi bitiriyorlar. Çevre kirliliğinin ölçümleri için bir cihaz aldım. Vali “Senin yetki alanında değil “dese de ölçümleri yapıp önümüzdeki hafta açıklayacağız “dedi.
Panelde biribirinden önemli isimler görüşlerini aktarırken 30 dakikalık nefis bir belgesel izledik. "Jeotermal Yetti Gari" belgeselinde santrallerin çevreye etkisi ve Aydın’lıların verdiği mücadele yer alıyor. Belgesel filmin yönetmenliğini Video Aktivisti Murat Yüksel, danışmanlığını ise Gazeteci Onur Yıldırım yapmış.Film JES kurulan bölgede yaşayan hak mağdurlarının anlatımlarını ve uzmanlarla görüşmeleri içeriyor.
Belgeseli hazırlayanlar startı Kızılcaköy’de vermişler çünkü Kızılcaköy, JES’e direniş gösteren ve santralin yapımını bu direnişle durduran bir köy. Murat Yüksel, JES’in çevreye verdiği zararı şu sözlerle aktarıyor:
“JES’i yapan şirketler, yer altından çektikleri suyu yere enjeksiyon yapmaları gerekirken, ya yeryüzüne veriyor ya da Menderes’e veriyorlar. Bu sudan içen hayvanların öldüğünü, sakatlandığını ya da düşük doğum yaptıklarını gördük. Aydın, JES’lerin gerektiği gibi yapılmamasından dolayı çok zarar gördü. Bizler nehirdeki balıkların ve santralin buharından ölen arıları gördük.