Bal üretimi, iğne uzunluğu, arı zehri ve propolis üretimin yanında iklim koşullarına dayanıklı olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konulan Yığılca arısı, Tarım ve Orman Bakanlığı Evcil Hayvan Genetik Kaynakları Tescil Komitesi tarafından tescillenerek korunması gereken hayvan ırkı listesine alındı.
Düzce Üniversitesi (DÜ) Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi (DAGEM) Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu, AA muhabirine, arı ırkları konusunda uzun süredir çalışmalar yaptıklarını söyledi.
Arı ırkları, arı biyoçeşitliliği, arı ürünleri ve arıcılık yöntemleriyle ilgili birçok bilimsel çalışmaya imza attıklarını aktaran Kekeçoğlu, "Bu çalışmalarının en büyüğü Yığılca arısının tescillenmesi oldu. Artık arımız tescilli bir arı. Daha önce tescilli ırklar olan Kırklareli, Hatay, Ege, Gökçeada arı ırklarının yanında Yığılca arısı da artık tescil aldı. 5. ırk arı olarak Türkiye'ye mal olmuş bir arı ırkı oldu, yani ulusal bir gen kaynağı olarak koruma altına alındı." diye konuştu.
Kekeçoğlu, 11 yıldır bu arı ırkı için gerekli tüm bilimsel çalışmaları tamamlamaya çalıştıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
"Sadece bu arı ırkımızın değil, Türkiye'deki tüm arı ırklarının gen haritasını çıkarmakla ilgili proje ve çalışma yürüttük. Onu da tamamlamış bulunmaktayız. Bu çalışmalar kapsamında Yığılca arısının gen haritasındaki yeriyle bu arı ırkı artık tescillenmeye uygun bulundu. Bu ulusal bir kazanç çünkü ulusların veya ülkelerin en önemli zenginliği yerli gen kaynaklarıdır. İster bitki olsun, ister hayvan olsun veya diğer doğal zenginlikler olsun, en büyük kazancımız budur."
Yığılca arısının daha önce de dünyada bilinen bir ekotip olduğunu dile getiren Kekeçoğlu, "Ancak tescillenmesi artık adının konması oldu. Tam anlamıyla koruma altına alınması sağlandı. Yığılca arısı bal verimi çok iyi olan bir ekotip. Daha önce tescilli 2 ırk üzerinde yaptığımız karşılaştırmada 3 kata yakın fazla verim görüldü. Diğer özelliği ise arı zehri konusunda birçok ırka göre yüksek verim kapasitesine sahip. Propolis toplama seviyesi oldukça yüksek hatta Türkiye'de bulunan 5 ırk arasında en iyi kapasiteye sahip." diye konuştu.
Kekeçoğlu, arı ölümlerine değinerek, tarımsal ilaçlamaya çok dikkat edilmesi gerektiğini, virütik hastalıkların da buna yol açtığını anlattı. İklim değişikliğinin de arı ölümlerinde önemli etmen olduğunu anlatan Kekeçoğlu, orman yangınları nedeniyle geçen yıl çok ciddi arı kayıpları yaşadıklarını anımsattı.
Özellikle Ege'de yaşanan kayıpların hem arıcıları hem de halkı derinden yaraladığını söyleyen Kekeçoğlu, "Orman yangınlarını önlemek, çevreye saygılı olmaktan geçiyor. Çevreyi ve özellikle orman alanlarını doğru kullanmak, arıcılık sektörü için alınabilecek önlemlerden en önemlisi." ifadelerini kullandı.