Siz hiç orman yangını gördünüz mü? Ben gördüm. Yeryüzü cenneti Gökova’da bir yangın çıktı. Fırtınalı bir günde Vali ziyarete gelecek diye Merkez Bankası kampında çöpler, çalı çırpı çöp torbaları içinde yakılmak istendi. Genellikle olduğu gibi yine rüzgâr çıktı, yanmakta olan naylon torbalar yuvarlanmaya başladı. Gökova’nın en büyük yangınlarından biri başladı. Gökova’da aslında yel esmeden duramaz! Vali çevreyi bakımlı görecek diye bir felâket yaşandı.
Yangın bizim bulunduğumuz koydaki güzelim ormana da sirayet etti. Alev topuna dönüşen kozalaklar ıslık çalarak yanmayan ağaçların üstüne düşüp onları da tutuşturdu. Evlerimizi terk etmek zorunda kaldık. Yangından kaçmak amacıyla değil dumandan boğulmamak için.
Yanmış orman gördünüz mü hiç? Ben gördüm. Bir tek canlı yok; yaşamla, dünyayla tümüyle bağlantısı kesilmiş gibi… Ağaçlar simsiyah, çırılçıplak. Yerler koyu gri, küller sanki yeni tür bir yer örtüsü oluşturuyor. Kararmış ağaçlar insanlara beddua eder gibi kupkuru kalmış dallarını göğe kaldırmış, bir gün önceki güzelliklerini yok edenlere tanrı ile birlikte lânet okuyor. Kendinizi başka bir evrende, başka bir boyutta düşünüyorsunuz.
Geçen yıl da Marmaris cenneti günlerce yandı. Bu ne umursamazlıktır, bu ne hainliktir.
Dumanlar burnumuzun dibinde, genzimiz yanıyor. Hava yanık odun kokuyor. Biz bu kâbusu geçen yıl da aynı şekilde, elimiz böğrümüzde yaşamıştık. Hiç mi ders alınmaz! Yirmi helikopter bilmem kaç uçak masalı yalan. Keşke doğru olsaydı da takdirlerimizle birlikte bu bilgiyi paylaşabilseydik.
Gökova, Marmaris tanrının insanlığa bir lütfu. Ülkemizin başına bir belâ musallat olmuş sanki; gün gelir her çeşit yangın söner, verdiği tahribat giderilir. Güzel günler yakındır. Umut züğürdün ekmeği.