Yunan Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye’nin BM’ye de bildirdiği Doğu Akdeniz’deki kıta sahanlığı sınırları, Libya ile imzaladığı deniz yetki sınırlarına ilişkin mutabakat muhtırası ve ‘Oruç Reis’ gerilimi sonrasında, savunma statejisinde önem kazanan Girit adasının Suda mevkisinde bulunan askeri üssünün büyütülmesi için düğmeye bastı.
Hürriyet gazetesinden Yorgo Kırbaki'nin haberine göre, Suda’daki askeri tesislerin büyük bir deniz üssüne dönüştürülmesi amacıyla, yeni iskeleler, gemi onarım tesisleri inşası öngören bir proje hazırlandı.
Sözkonusu proje geçtiğimiz günlerde Parlamento Savunma Komisyonu tarafından onaylandı. Haber sitesi “real.gr”, Yunan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros’un biri ‘Ege’ diğeri ise ‘Akdeniz’ olmak üzere iki donanmanın oluşturulmasını planlandığını belirtti.
Planlamaya göre ‘Ege donanması’nın üssü Atina yakınındaki Salamina adası, ‘Akdeniz donanması’nın üssü ise Girit adası olacak.
Aynı haber sitesi “Genelkurmay Başkanı Floros’u vizyonu, Girit’te Türkiye’nin ‘Aksaz’ üssüne eş güçte bir üssün bulunması. Türkiye böyle bir durumda, kendini daimi baskı altında hissedecek” iddiasında bulundu.
Bu arada, bu gece Yunanistan’a gelmesi beklenen ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Başbakan Kiriakos Miçotakis ve mevkidaşı Nikos Dendias’dan yine Suda limanında bulunan Amerikan üssünün de büyütülmesini isteyeceği öne sürüldü.
Ta Nea gazetesi “ABD, Suda’daki deniz ve hava üssünün, Doğu Akdeniz ve Kuzey Afrika’yı kontrol edebilmek için ‘dev üs’ haline dönüştürülmesini istiyor.
Suriye, Irak ve Afganistan’dan çekeceği askeri güçlerin bir bölümünü de Suda’da konuşlandırmayı planlıyor” ifadesini kullandı. Pompeo, Girit’teki ABD üssünü de ziyaret edecek.
Yunan Hükümet Sözcüsü Stelyos Peças, adaların silahsızlandırılması konusunu Türkiye ile kesinlikle görüşmeyeceklerini söyledi.
Peças, Skai televizyonuna verdiği demeçte “Ne geçmişte, ne de bugün herhangi bir Yunan hükümeti, Türkiye ile bu konuyu görüşmedi, görüşmez de. Böyle bir konunun görüşme masasına getirilmesini kabul etmez. Bu konu için masaya oturmaz” dedi.
Peças, 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı, TBMM’nin Ege’de karasularını genişletmesi halinde bunu savaş sebebi (casus belli) sayacağına ilişkin kararına ve Türkiye’nin Ege Ordusu’na (4. Ordu) değindi.
Yunanistan’ın adaları silahlandırmasının BM sözleşmesinin meşru müdafaa ile ilgili 51’inci maddesi gereğince doğal hakkı olduğunu iddia etti, “Egemenliğimizi korumak için her şeyi yapacağız” şeklinde konuştu.
ABD Dışişleri Bakanlığı kaynakları da Pompeo’nun ziyareti sırasında adaların silahsızlandırılmasının gündeme gelebileceğini belirtmişti.
Öte yandan özellikle son 18 yılda Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı koordinasyonunda, güvenlik güçlerinin sahada ihtiyaç duyduğu deniz sistemlerine yönelik birçok teslimat gerçekleştirildi, yüzde 70'e varan yerli katkı oranlarıyla özgün ürünler geliştirildi.
İlk milli savaş gemisi MİLGEM Projesi kapsamında yüzde 100 yerli tasarım olarak geliştirilip üretilen TCG Heybeliada, TCG Büyükada, TCG Burgazada ve TCG Kınalıada; amfibi harekat...
araç ve personel nakli, ateş desteği ve doğal afetlerde yardım ile acil destek hizmetleri sağlayan TCG Bayraktar ve TCG Sancaktar, denizlerdeki doğal kaynakları yerli olarak arayan Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi bu dönemde öne çıkan deniz platformları oldu.
Bunların yanında denizaltı kurtarma ana gemisi, amfibi tank çıkarma gemileri, sualtı taarruz timleri harekatı için SAT botları, acil müdahale ve dalış eğitim botları, kurtarma ve yedekleme gemileri...
karakol gemileri, sahil güvenlik botları, süratli devriye botları, gümrük muhafaza botları, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Gümrükler Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü gibi kurumlara teslim edildi.
Ayrıca envanterde bulunan birçok deniz aracı, günün şartlarına uygun olarak, son teknolojiler eklenerek modernizasyondan geçirildi. İnşa ve modernize edilen deniz araçlarının silah, radar, muhabere ve elektronik sistemleri yerli ve milli ürünlerle donatıldı.
Tüm bu platformlar Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve ilgili kamu kurumlarının desteğinde, özel tersaneler ve Milli Savunma Bakanlığına bağlı tersanelerin ana yükleniciliğinde, alt yüklenici şirketler, KOBİ'ler, üniversiteler ve araştırma merkezleriyle geniş bir iş birliği ağı sayesinde hayata geçirildi.
Denizcilik sektörünün kabiliyetleri ülke sınırlarını aşarak, dünyanın birçok ülkesine ulaştı. Özel sektörün askeri gemi inşa alanında başarıyla ortaya koyduğu projeler sonucunda birçok ülkeye deniz platformları ihraç edildi. Türk savunma sanayisi çok daha büyük projeler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor.
Bu kapsamda inşa, tasarım ve modernizasyonu yerli ve milli imkanlarla devam eden bir tabur büyüklüğündeki kuvveti ana üs desteği gerektirmeksizin, kendi lojistik desteğiyle kriz bölgesine intikal ettirebilecek Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi Anadolu...
ADA sınıfı korvetlerin devamı niteliğindeki İ-sınıfı fırkateynlerin ilki olan MİLGEM Projesi'nin 5'inci gemisi, Denizde İkmal Muharebe Destek Gemisi DİMDEG, Test ve Eğitim Gemisi Ufuk, yeni tip denizaltılar gibi platformlar ve modernizasyon projeleriyle Türkiye, denizlerde çok daha güçlü ve caydırıcı olacak.
Şu ana kadar tamamlanan denizcilik projelerinin ekonomik büyüklüğü 3 milyar dolara ulaştı. Mevcutta devam eden, orta ve uzun vadede gerçekleştirilmesi planlanan projelerle bu rakam 12 milyar doları bulacak.
Türkiye, deniz sistemleri alanında, milli güce dayalı etkin ve caydırıcı deniz kuvvetleri için taarruzi ve silahlı insansız hava araçlarının yanı sıra insansız ve otonom deniz araçlarının da kullanılmasını, kara-hava-deniz unsurlarının müşterek görev icra edebilmesini, denizaltı platformlarından uçak gemilerine kadar çeşitli muharip deniz platformlarının ileri teknolojiye sahip yerli ve milli silah ve sensör sitemleriyle birlikte geliştirilmesini ve bunların ihracatını hedefliyor.
Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türk milletinin tarihin pek çok döneminde, güçlü bir donanmaya, güçlü bir denizcilik geleneğine sahip olduğunu söyledi. Savunma sanayisi atılımı sayesinde bu gerçeği çok daha güçlü şekilde hatırladıklarını ve artık unutmayacak şekilde güçlü bir deniz savunma sanayisi ihdas etmeye çalıştıklarını vurgulayan Demir, şöyle konuştu:
"Zaman zaman bu gerçek unutuluyor ama Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 'Savunma Sanayiinde Tam Bağımsız Türkiye' hedefindeki kararlılık, artık bu tür ihmalleri tamamen ortadan kaldırmış durumda. Yerli sanayi firmalarımız dünyada eşi benzeri olmayan gemileri bile rekabetçi maliyetlerle gerçekleştirecek imkan ve kabiliyete ulaşmış durumdadır.
Şunu unutmamak gerekir ki 'Denizlere hakim olan cihana hakim olur.' Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa'nın bu sözü, esası itibariyle güçlü bir deniz savunma sanayisinin önemini ortaya koyan bir sözdür. Savunma Sanayii Başkanlığı olarak bu sözün ışığında, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde donanmamızın dosta güven düşmana korku salan duruşunu pekiştirecek projelerimizi hayata geçirmeye edeceğiz."