İyi hafta sonu dilerim tüm okuyucularıma. Bu haftaki yazımın ilhamı, emekliliğini Antalya ilimizde yaşayan istihbaratçı sayın R.A' nın sosyal medyadaki bir paylaşımı sebep oldu.
Kevin Costner adlı meşhur Hollywood yıldızının başrol oynadığı soğuk savaşın efsane casusluk hadiselerinden Sovyetler Birliği istihbarat servislerinin büyük projesi olan 'Uyuyan Bebekler Projesi' ni anlatan reel bir öykü.
Filmi seyretmeyenler veya seyredip hatırlayamayanlar muhakkak izlesin derim.
Kozmik görev, servet, güç, siyaset, her şey.
Babam çocukluğumuzdan itibaren 'evde benden para istemeyin, çantamı açıp ne kadar ihtiyacınız varsa alabilirsiniz' diyerek kardeşimle beni o şekilde yetiştirdi.
Babamdan ve annemden hiç para istemedik, yapacağımız sadece çalışmalarımızı onlara bildirmekti.
Ani babamın ölüm ile bitecek hayatı ile yüz yüze gelince beni karşısına alarak onun için efsane olan rakısını içerken bana hayatımla ilgili sorular sordu.
17 yaşına yeni girmiş bir genç olarak verdiğim cevaba karşılık, kenarında tuttuğu anahtarları bir anda bana attı.
Arslan her şey sende, benden sonra yoluna devam et.
Onu rakısı ile yalnız bıraktım, gözümden iki damla yaş geldi, sonra düşündüm ben şimdi ne yapacağım?
Uzun yıllar sonra 1990'lı yılların tam ortasına yakın bir toplantım oldu, teşkilatın yetkilileri ile resmi konuşuyorum o toplantıda bana sordular: "Kim Bunlar?" Ani cevaplayınca masamızın şefi sordu: "Nereden biliyorsun?"
Cevaplayınca yanındaki sonradan yakın arkadaş olduğum yardımcısı sordu: "Özel Harp’tenmi geçiş oluyor?"
Şimdi sorsaydı yok YSK(Yeşilyurt Spor Kulübü)'dan transfer oldum derdim :)
Yıllar acı, kan, nefret ile geçiyor.
2018 yılının 5 Aralık günü kaçırılmam ve kurumun terör faaliyetleri merkezinde Ankara’da sorgulanmam ve oradaki şu anda açıklayamayacağım sonra tarihe bırakacağım olaylar artık 'YURİ' yi içimde dönülmez şekilde canlandırdı.
Kin, nefret artık dönüşümü olmayan bir şekilde içimde yer yaptı.
Sorgu merkezinde sorguyu yapanlar bir yerden de şöyle diyor: "çocukluğunu da hatırlıyor" Kardeşim, herkesin ismini veriyor. Verdiğim isimler, sorguyu yapanların babaları ve ağabeyleri; arkadaşım dostum olan insanların kardeşleri çocukları.
Bu günlerde, Kozmik Oda davası tamamen beraat ile sonuçlanınca belirli merkezlerde özellikle basında konuşulmaya başlandı.
2010 ile 2020 arasında on yıllık zaman zarfında bu konu ile ilgili her şeyin yalan olduğu anlaşıldı.
Kozmik oda hadisesi 1983 yılındaki yapılan operasyonun son delilleri yok edecek şekilde yapılmış bir hadisesidir. Aslında uzun yıllardır sadece STK(Seferberlik Tetkik Kurulu)'da değil başka kurumlarda da uzun zamandır delil niteliğindeki belgeler bu konu ile ilgili yok edilmiştir.
Kozmik oda hadisesini ne kadar kapatsalar veya Türk halkına unutturmaya çalışacak yalan ve psikolojik harekat içinde olsalar da, bu konunun muhakkak ortaya çıkacağı bir gün vardır.
Bu konu en öncelikle belirli bir ailenin biyografik yaşam öyküsünden ortaya çıkacaktır.
Ülkemizde yabancı istihbarat servislerinin güdümünde olan istihbarat yapıları onlar için önemli olan ailelerin iç yapılarını dizayn etmek yakın çevre ve akrabalar ile ailenin içine sızarak istenilen hedefe ulaşmaya çalışırlar.
Bu genelde ekonomik öncelikli sonrada siyasi menfaat için yapılan operasyonlardır.
Bunların merkez üstü karargahı kendilerine dokunulmazlığı özellikle batı ülkelerindeki bağlantıları, TSK ve diğer kurumlarda da NATO gücünü arkalarına alarak yaptıkları operasyonlardır.
Kozmik Oda hadisesi devletin mahrem yatak odası olup, bu odanın içindeki kişiliklerde o mahremiyetin içinde olması gerekli olan insanlardı olmadı.
Servet avcılığı ile büyük siyasi ve ekonomik güç kazanmak isteyen yapılar, bazı insanları ve aileleri aşağıya çekerek, yok ederek yada aile bireylerini etkisiz kılarak, yaptıkları başarıları uluslararası alanda yok saydırarak bunlarla ilgili belge, bilgi ve kayıtları yok etmekte büyük uğraş verirler.
Türk olmayan başka ırkların ülkemize sarkması ile gelen özellikle bu yapılar beyaz yakalı görüntüleri ile kamuoyunda ve toplum önünde çok temiz yıldızlar olarak karşımıza çıkar.
Kozmik oda operasyonunun kararları alınan bir kaç yer Sıraselviler istikameti, özellikle Yeşilyurt Spor Kulübü ve bir kaç kulüptür.
15 Temmuz un kahramanlarının baskına uğradıkları kulüpler, baskın yiyen komutanlarımızda çok yabancı değil bizlere.
Buradan şunu söylemek isterim sağda solda kuzguncukta Konyalı Orhan Tufan, Bakırköylü Alp Tufan çıkar, bunlar taklitlerdir, belirli yapıların yıllarca kullandığı kişiliklerdir.
Biz taklit Orhan Tufan‘ın hukukta okuduğu 1960'lı yıllardaki yaptıklarını da biliriz.
Anlayacağınız Türkiye'de bir yapı var bunlar için her şeyin mubah olduğu.
Biz bir aileyiz diyenlere söyleyeceğim: "Biz sizlerle hiç bir zaman aile olmadık, olamayız da."
Bazı konularda yetiştirilmemeden dolayı hak, hukuk ve en önemlisi kişilik yapıma saldırılardan dolayı çok büyük bir mücadeleye girdiğimde bazı kişilikler tarafından şahsıma kibir abidesi gibi kelimeler kullansalar da, yaptığım başarılar için kendi yaşamımın çalınması işkenceler, hapishanelere atılmak bu yapılanlar için verdiğin mücadeleni anlatmak kibir olmaz tam aksine vatan severlik olur .
Sizin gibi yapıları tarihsel yaptığınız olaylarla deşifre etmek bu ülkeye en büyük hizmet olduğu için konuyu çok önemsiyorum.
'Kenan' kod adlı kardeşimin dediği gibi 1997 yılında şişlide ünlü bir türkücümüzün binasının karşısında meyhanede içerken bana söylediği gibi: "Alp bu senin Kevin Costner'in 'Yuri' hadisesine benzedi.
Rusya Federasyonu gibi dost ülke ile iyi ilişkileriniz olsun. Slav halkları ile dostlarınız olsun sırtınız yere gelmez.
Birde St. Petersburg’lu olursa hiç korkmayın. Onun için alarmı Newyork, Washington’dan veriyorlar :)
İyi pazarlar dilerim.
Saygılarımla,
ALP TUFAN.