Oltayla istavrit tutmanız için öncelikle iyi bir atış yapmalısınız. Sonra bir müddet oltayı suyun içinde bırakıp ufak ufak oltayı salmalı daha sonra misinayı gerdirip boşluğunu alıp tekrar yavaş yavaş boşluk verdirip hızla gerdirerek devam etmelisiniz. Balığın vurduğunu hissedince gerdirirseniz oltadan balığı alırsınız.
Hükûmetin izlediği siyasette benzer bir taktiğin varlığı görünüyor. Bu aynı zamanda pazarlık teorisinin de temelinde yatar. Pazarlığa vaz geçilebilecek bir pay bırakılarak başlanır.
Anayasanın ilk dört maddesi, planladıkları "yeni anayasa" ya da daha doğrusu "Erdoğan anayasası" için de iş bu durumdadır. Oltayı salacaklar. Ta ki 101. maddeye kadar ve her tür yemi deneyecekler. Çünkü yapılan araştırmalara baktıklarında seçmen profilinin referandumda Erdoğan anayasasına geçit vermeyeceğini görüyorlar. Ancak yemleme diyebileceğimiz siyaset oyunlarıyla arzu ettiklerini Meclis’te yapmak dışında bir şansları yok… Savunma Sanayi Destekleme Fonu için hazırlanan yeni vergi paketinde kredi kartlarından almayı planladıkları pay da böyle... Son anda Tayyip Erdoğan müdahalesiyle makulleşmiş gibi yapıp oltayı çekecekler. Kriz yaratıp, yarattıkları krizden yeniden halk kahramanı çıkaracaklar.
Konu vergiye gelmişken, vergi, devletin kamu hizmetlerini finanse edebilmesi için topladığı paradır. Vergi doğru toplanır, doğru harcanırsa müreffeh bir ülke ortaya çıkarır ama işleri tersine de çevirebilir, adaletsiz alındığında vergi yükü tarihte birçok isyan, devrim, direniş ve protestonun gerekçesi olmuştur.
Tarihte gerçekten ilginç vergi toplama yöntemleri görülmüş. Mesela, Antik Roma'da vaktiyle alınmış olan idrar vergisi… Bu vergi, halka açık tuvaletleri işletenlerden toplanıyormuş; çünkü idrar, deri tabaklama ve yün temizleme gibi çeşitli endüstriyel süreçlerde kullanılıyormuş. Fransa'da ise, Kral Louis XIV zamanında peruk vergisi konmuş. O dönemde peruk takmak moda olduğu için bu vergi oldukça iyi gelir getiriyormuş. Bir de Rusya'da 18. yüzyılda Çar I. Petro döneminde sakal vergisi uygulanmış… Petro, Batı tarzını benimsetmek amacıyla erkeklerden sakallarını kesmelerini istiyor ve sakal bırakan dindar Ortodokslardan vergi alıyormuş.
Vergi tarihine bakınca, yaratıcılığın gerçekten sınır tanımadığı görülüyor. Bir diğer taraftan da böyle yaratıcı vergilerin çoğu zaman kötü yönetimin bir sonucu olduğu söylenebilir. Uzun süren kötü yönetimler sonucu mali zorluğa düşen Osmanlı’nın son döneminde de “geçici” denilerek ilginç vergiler icat ediliyordu. Geçici olarak konulan vergilerin kalıcı hâle gelmesi de o yıllardan kalan bir gelenektir.
Vatandaşın böyle konulan vergilere tepkisi öncelikle "vergiden kaçınmak" olarak ortaya çıkıyor. Kredi kartlarının limitlerini 100 bin TL'nin altına çekmek bu kapsamdadır. Her ne kadar yandaşlar tahrik ediyor olsalar da vergiden kaçınmak suç değildir ve herhangi bir cezası yoktur. Zokayı yutmamak haktır. Vergiler vatandaşın tüketim davranışlarını değiştirerek üretimi, tüketimi genelde tüm ekonomiyi etkiler.
Kredi kartı limitini düşürmek kart kullanımını da azaltacak. Dolayısı ile vergi kaybına yol açacak ve kayıt dışı ekonomiyi büyütecektir. Ayrıca bu vergi paketinde bulunan saat alımlarına konulacak vergi yurt içinde saat satışını durduracaktır diye düşünüyorum. İnsanın ister istemez hükûmetin, pahalı kol saatlerini daha da pahalandırmak suretiyle bu konudaki zafiyetlerini zapt edemediği siyasetçi ve bürokratlarının ahlakını düzeltmek peşinde olduğunu düşünüyor.
2023 cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamayacağını düşünen dönemin hükûmeti, yönetime geleceğini düşündükleri Millet İttifakı’na bir enkaz bırakma niyetiyle gayet profesyonel ve ustaca ülkenin ekonomisini çok büyük bir çıkmaza soktular. Şimdi faturayı vatandaşa ödetmek için ne kadar vergi koyarlarsa koysunlar yetmeyecek.
Kötü yönetildiği için zengin bir ülkenin fakir vatandaşları olmaya devam edeceğiz. Vergi zorunlu bir yükümlülük, vermemek düşünülemez ama vergiyi nereye harcadığınızı bilmek de hakkımız.