1 Aralık Dünya AIDS Günü: AIDS nedir, belirtileri nelerdir?
Dünya Sağlık Örgütü tarafından HIV/AIDS farkındalığını artırmak için 1988 yılında 1 Aralık, Dünya AIDS Günü olarak kabul edilmiştir. Bu vesile ile AIDS nedir ne değildir göz atalım.
1 Aralık Dünya AIDS Günü, HIV/AIDS konusuna dikkat çekmeye, kamuoyunun bilgilendirilmesine ve duyarlılığın artırılmasına yönelik çeşitli etkinlikler için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.
Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı (UNAIDS) bu yıl için “Küresel Dayanışma ve Ortak Sorumluluk” konusunu tema olarak belirlemiştir.
Yıllardır kesin çaresi bulunamayan, insanların korkulu rüyası bu hastalığa karşı farkındalık geliştirmek hayati önem taşıyor. Korunmasız cinsel ilişki ve kan yoluyla bulaşan HIV enfeksiyonu bir kere vücudunuza girdi mi onu ömür boyu taşıyorsunuz.
HIV virüsleri taşıyıcının bağışıklık sistemindeki T adlı beyaz kan hücrelerini ve onun yardımcı hücresi olan CD4’leri imha ediyor.
Tedavi edilmediği takdirde ise bağışıklık sistemini 10-15 yıllık bir süre içinde hastalıklara karşı koyamayacak şekilde tahrip ediyor. Başka bir deyişle vücudu savunmasız bırakarak en basit hastalıkları bile ölümcül hale getiriyor.
AIDS NASIL BULAŞIR?
AIDS, HIV pozitif kişilerin hiçbir tedavi almamaları sonucu, hayatlarının ilerleyen dönemlerinde vücutta bazı beyaz kan hücreleri kandaki oranının çok düşük seviyelere gelmesiyle birlikte, bağışıklık sisteminin çökmesi ve diğer pek çok hastalık ve enfeksiyona açık hale gelmeleriyle birlikte gelişen bir sendromdur.
Çoğu kişi AIDS’in bulaşıcı bir hastalık olduğunu düşünüyor. Bu genel yanılgıyı düzeltmekte fayda var.
AIDS, HIV virüsünün bağışıklık sisteminde yarattığı hasar sonucu ortaya çıktığı için bulaşıcı özelliği bulunmuyor. Bulaşıcı olan şey AIDS’e neden olan HIV virüsü. Yani soruyu “HIV nasıl bulaşır?” diye sormak daha doğru.
HIV günlük yaşamdaki olağan davranışlarla (el sıkışma, dokunma, sarılma, öpüşme, hastanın kullandığı çatal, bıçak, bardak, telefon kulaklığı gibi eşyaları kullanma, aynı tuvaleti, duşu kullanma, vb.) bulaşmaz.
HIV virüsüne kan, anne sütü ve döl gibi vücut sıvılarında rastlanabiliyor. Virüsün başka bir bireye bulaşması için sıvı transferi şart. Bu sebeple en yaygın HIV vakaları cinsel ilişki veya kan yoluyla bulaşıyor.
HIV NASIL ANLAŞILIR?
HIV virüsü vücuda girdikten bir iki ay sonra, kişilerin yüzde 40 ila yüzde 90’ında gribe benzer belirtiler gösterir.
HIV belirtileri kendini üç aşamada gösterir:
İlk aşama belirtileri; baş ağrısı, ishal, bulantı ve kusma, yorgunluk, kas ağrısı, boğaz ağrısı, genelde gövdede çıkan ve kaşınmayan kırmızı döküntü ve ateştir.
İkinci aşamada herhangi bir belirtinin yaşanmadığı uzun bir döneme girilir. Tüm bu özellikleri sebebiyle HIV sinsi bir virüstür, daha önce de belirttiğimiz gibi kendini yıllarca saklayabilir.
Bağışıklık sistemini yıllar içinde zayıflatan HIV, üçüncü aşamasında kendini AIDS ile gösterir.
AIDS BELİRTİLERİ
Sıralayacak olursak:
Ateş
Üşüme
Boğaz Ağrısı
Lenf bezlerinde şişlik
Vücutta döküntü
Ağız yaraları (aft)
Kas ağrısı
Geceleri terleme
Kısa sürede ani kilo kaybı
Uzun süren ve tedavi edilemeyen ishal
Zatürre
Şişmiş lenf bezleri
Aşırı ve geçmeyen yorgunluk
Kısa süreli hafıza kaybı
Mantar enfeksiyonları
Kalıcı deri lezyonları (kahverengi, pembe ya da mor renkte olabilmektedir)
Nörolojik hastalıklarda artış
Denge kaybı
Ağız, anüs ve genital bölge yaraları
AIDS TEDAVİSİ
80’li yıllarda HIV ile tanıştığımızdan beri bu virüse ve hastalığa çare bulunmaya çalışılsa da şu an için HIV’in kesin bir tedavisi bulunmuyor. Yine de virüsün çoğalmasını kontrol altına alan ilaçlar mevcut. Hastalığın tedavisi, aslında önce korunmaktan geçiyor.
Cinsel ilişki sırasında doğru ve düzenli prezervatif kullanımı, şüpheli cinsel ilişkilere girmemek, partner sayısını sınırlandırmak, bu hastalığın önüne geçmenizi sağlayabilir. Özel eşyalarınızın kullanımına da bu konuda büyük risk taşıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.