24 NİSAN’DAN 23 NİSAN’A

24 NİSAN’DAN 23 NİSAN’A

Kerime Yıldız yazdı: 24 NİSAN’DAN 23 NİSAN’A

Nisan ayında peş peşe, çok mühim iki hadiseyi kutluyoruz. 23 Nisan TBMM’nin açılışı ve ertesinde 24-25 Nisan gecesi Çanakkale kara çıkarmasını durdurmamız. 
Bundan 7 yıl evvel dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, ilk defa 23 Nisan 2014’de yayınladığı Ermeni tâziyesi mesajında şöyle dedi:
“Her din ve milletten milyonlarca insanın hayâtını kaybettiği I. Dünya Savaşı esnâsında, tehcir gibi gayr-î insânî sonuçlar doğuran hâdiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insânî tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır."
Tehcir, 27 Mayıs’taydı ama Erdoğan, maalesef Çanakkale kara zaferi evvelinde tâziye yayınlamıştı. Büyük bir târihî hataydı. Emperyalist devletlerin, Hrant Dink’in ve daha sonra, “Hepimiz Hrant’ız!” korosunu kuran açılımcıların, saçılımcıların isteği, nihâyet gerçekleşmişti. 
Hrant Dink, on yıl evvel şöyle yazmıştı:
“Bir Türkiye Ermenileri suskun kalır, 24 Nisan’larda. 23 Nisan’ı birlikte kutladığımız gibi, 24 Nisan’ı da birlikte andığımız gün bu sorun, sorun olmaktan çıkacaktır.” (2004-Agos) 
Dink, niye Tehcir’in olduğu 27 Mayıs’a değil de 24 Nisan’a dikkat çekiyordu? Çünkü 24 Nisan 1915’de, ülke içindeki isyânı örgütleyen, yurt dışı bağlantıları ve iş birliğini yürüten Ermeni lider kadro tutuklanarak etkisiz hâle getirilmişti. Bu kadrodan mahrum kalan Ermeniler, yıllar sonra 24 Nisan’ı soykırım olarak kurguladılar.
Ya biz?
Ermeniler, kendi mekteplilerinin liderliğinde isyana hazırlanırken 20. asrı Türk asrı yapacak bizim mekteplilerimiz Çanakkale’ye akıyordu. Haçlılar, 24 Nisan’da Çanakkale Boğazı’na dayandıklarında içeride Ermenilerin çıkaracağı isyâna güveniyorlardı. Hevesleri, kursaklarında kaldı. Bu yüzden bir asır sonra o günü, “kara gün” ilân ettirmeyi başardılar. Yazık ki bunu, içimizdeki târih câhili gâfillerin, hâinlerin gayretleriyle başardılar.
Fransa 24 Nisan’ı “soykırım günü” kabul ettiği zaman “Gözünüz aydın olsun, 24 Nisan’da Çanakkale yerine ‘soykırım’ diyen şakşakçılar!” diye tebrik etmiştim. 
Şimdi, “Amerika soykırım diyecek mi? Derse ne yapacağız?” diye kara kara düşünüyoruz. 24 Nisan’da tâziye yayınlamaya devam edip, Çanakkale şehidlerini incitmeye devam ettikçe daha çooook düşüneceğiz.
Oysa çözüm kolay. 
Önce liselilerimiz bile Çanakkale cephesine giderken Van’da Ermeni çetelerinin katlettiği şehidlerimizi; sonra 24-25 Nisan’da Çanakkale şehitlerini anacağız. Mondros’u, Sevr’i, bu ülkenin nasıl işgal edildiğini, düştüğümüz yerden nasıl kalktığımızı, Çanakkale’deki rûhu İstiklâl Harbi’ne nasıl taşıdığımızı hatırlayacağız. Dumlupınar’da yatan şehidlerimizi ihyâ edeceğiz. 
Ondan sonra isteyen benimle 23 Nisan’ı kutlasın, istemeyen kutlamasın! Zâten ben savaşırken arkamdan vuran kutlasa ne olur kutlamasa ne olur!
16 Mart 1920’de İstanbul’da dağıtılan Meclis, 37 gün sonra Ankara’da vücut buldu. Meclis neredeyse devlet oradadır. 23 Nisan 1920, yok edilmek, Anadolu’dan çıkarılmak istenen bir milletin, tüm dünyâya, “Bu vatan bizim! Buradayız!” diye kararlı bir şekilde kurumsal olarak haykırdığı gündür. Çok kıymetlidir. 
TBMM’nin açılışının 101. yıldönümü; Çanakkale kara zaferinin 106. yıldönümü kutlu olsun! 

 
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler