29 Ekim’in Gölgesinde: Hangi Cumhuriyetin Sonu, Hangi Oyunun Başlangıcı?!
“Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Ayağını basacağı yeri de görmesi lazımdır.” Mustafa Kemal Atatürk
“Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir.
Ayağını basacağı yeri de görmesi lazımdır.”
Mustafa Kemal Atatürk
...
Medya için bir başka 29 Ekim mesaisi...
Geçmişten anekdotlar, Atatürk’lü hatıralar, resmi nutuklar...
Oysa dün’ün hikâyesinde bilinmeyen bir şey kaldı mı?!
Araştırmacı gazeteci (!) şöhret ulusalcı kalem Yılmaz Özdil,
“Mustafa Kemal” kitabıyla “sır”ları deşifre etti sanmıştık; yetmedi,
“Cin Ali”den mülhem çocuk serisiyle Atatürk’ü masallara hapsettiler.
Kızıl Sultan’ın fedaisi muhabbetleri, “Atatürk kimdir, Cumhuriyet nedir” tartışmaları...
Gerçekle olmayan iç içe geçti; dinci olsa anlarız, ama hepsi devrimci kesildi!
Demem o ki:
Gazi’nin Cumhuriyet’i, 1923’te küllerinden doğan bir mücadeleyle ilan edildi;
İlkokuldan beri ezberledik.
Ancak ezber, zihni köreltir.
Demem şu ki:
29 Ekim 1923 günü Mustafa Kemal bu devletin bir cumhuriyet olduğunu ilan etti.
2007 Silivri kumpası, Atatürkçüleri “idam”la yargıladı; idam kalktığı için “ağırlaştırılmış müebbet”le susturdular.
Laik, çağdaş Cumhuriyet’in içi boşaltıldı, rejim değişti.
MHP ve yeni CHP’nin “yüksek katkısı”yla...
BBP Erkete’de, DEM izli mermiyle...
Peki, hangi Cumhuriyet?!
Suriye’deki de Cumhuriyet, Mısır’daki de.
Gazi’nin emaneti bu “sözde Cumhuriyetler” olamaz!
Bilinmeyen bir gerçek:
2023’te TBMM’nin arşivlerinden sızan belgeler, Cumhuriyetin kuruluşunda kullanılan “Milli İktisat” planının,
2000’lerde enerji lobileri tarafından nasıl sabote edildiğini ortaya koydu.
Atatürk Türkiyesi’nin taşınmazları yağmalandı, limanları, kaleleri satıldı.
2025’te, Karadeniz’deki doğalgaz keşfiyle başlayan enerji savaşı, Neo-Sevr’i adeta yeniden canlandırdı.
Stratejik akıldan yoksun siyasiler, ulusalcıları, laikleri, Atatürkçüleri
Bir “Büyük Kürt Devleti” tuzağına çekmeye çalışıyor.
Bu bağlamda cevap'ını arayan soru şu:
Kutlayanlar hangi Cumhuriyet’in yıldönümünü kutluyor?!
Yıkmak isteyenler hangi Cumhuriyet’i yıkıyor?!
29 Ekim 2025, Çarşamba...
Bu bir kompozisyon yarışması değil, manzara-i umumiye yazma vakti.
Sosyal medyada bayraklar dalgalanırken, size neyi kutlatıyorlar, irdelemek gerekmez mi?!
Laik, çağdaş Cumhuriyet’i mi, yoksa içi boşaltılmış, tasfiye edilen bir gölgeyi mi?!
Beyaz yakalı, aydınlık Atatürkçü yüzler, iyi okullardan mezun entelektüeller...
Hal böyleyken...
Uyanın hanımlar beyler; kutlama adı altında aldatılıyorsunuz!
Bilinmeyen bir detay daha:
2024’te NATO’nun gizli bir raporu, Türkiye’nin enerji koridorlarındaki rolünü
“İstikrarsızlaştırıcı Unsur” olarak tanımladı.
Bu, Cumhuriyetin 102. yılında, Gazi’nin “çağdaş uygarlık” hedefini baltalayan bir kumpasın işareti.
Namık Kemal’e atıf yapan Mustafa Kemal, 1776 ve 1789’un yükselen değerlerini arkaladı,
Çağın ruhuna hitap etti.
Peki ya bugün?!
Enerji bazlı dünyalar savaşı, adeta bir “Sarıkamış haritası” gibi işe yaramıyor.
Çanakkale ruhu, Neo-Sevr’in gölgesinde eriyor.
Hasılı:
Merkez medyada dönüşüm, hayat memat meselesi.
Bilinç yarılması yersiz; Türkiye, bir yandan Karadeniz gazıyla umutlanırken,
Diğer yandan enerji lobilerinin kıskacında.
29 Ekim 2025, sadece bir kutlama değil, bir hesaplaşma anı.
Gazi’nin emaneti, ya yeniden inşa edilecek ya da gölgeler arasında kaybolacak.
Ezcümle:
Hiçbir şey göründüğü gibi değil!
Tarih tekerrür etmesin diye ibret alınmalı.
Aksi halde, 29 Ekim, bir bayramdan çok, kaybolan bir mirasın ağıdı olacak.
Mübaşire dert anlatılmaz; bu yol, ya dirilişle bitecek ya da sessiz bir sonla!
Nüans?!
24 saat yüksek siyasette uzun bir süredir.
Perde arkasında dönen oyunlar, Gazi’nin çizdiği haritayı yeniden yazıyor.
Uyanmazsak, Neo-Sevr’in gölgesinde ne Cumhuriyet kalır ne de umut!
Cüneyt Şaşmaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.