50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/3

50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/3

Cüneyt Şaşmaz Yazdı : 50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/3

Adem Yavuz, Türkiye'den ikinci gazeteci kafilesi dahilinde Kıbrıs'a gitti.

Bu esnada Kıbrıs'ta 1. Harekat bitmiş, Birleşmiş Milletler ateşkes kararını uygulamaya başlamış,

Garantör ülkeler, 1. Cenevre konferansındaki görüşmelerini sürdürüyordu.

Cenevre konferansından bir sonuç çıkmayınca,

Kıbrıs'ta bulunan Türk ordusu, İkinci Barış Harekatı başlattı.

Vurulma sürecinde, başından beri yanında bulunan gazeteci arkadaşı Cengiz Kapkın'ın aktardığına göre;
İkinci Barış Harekatı'nın başlamasıyla Adem Yavuz, Cengiz Kapkın ve Ergin Konuksever'in de dahil olduğu Türk gazeteciler,

gazetecilik faaliyetleri gerçekleştirmek için sivil olarak harekatı yapan öncü kuvvetlerle birlikte Magosa'ya doğru hareket ettiler.

Orduyla beraber Serdarlı'ya kadar geldikten sonra, yol boyunca biriktirdikleri haber materyallerini Türkiye'ye
gün sonuna kadar ulaştırabilmek için Lefkoşa'ya dönmek istediler.

Fakat dönebilmek için araç bulamadılar.

O sırada, Serdarlı yakınındaki Ergenekon köyünden Yüksel Mesaryalı'yı hamilelik
sancılarından dolayı hastaneye götürmek için yola çıkan araca
denk geldiler.

Araç, 3 gazeteciyi de alarak yoluna devam etti.

Araçla Lefkoşa'ya yaklaştıklarında, Küçük Kaymaklı Bata ayakkabı fabrikası yanından Rumlar tarafından ateş açıldı.

Ateş sonucunda şoför başından vuruldu ve öldü, iki gazeteci de hafif yaralandı.

Ardından Rumlar araçtaki 3 gazeteciyi ve diğerlerini rehin aldı.

Yüksel Mesaryalı, hamileliğinden dolayı hastaneye bırakıldı.

Erkek esirler ise gözleri ve elleri bağlı olarak arkası açık bir kamyona bindirilerek Limasol'a götürülmek üzere yola çıkıldı.

Bu esnada Adem Yavuz, yolculuğun ilk dakikalarında bir Rum Milli Muhafız askeri tarafından
taramalı tüfek ile yakın mesafeden midesine birden fazla ateş edilerek vuruldu.

Adem Yavuz vurulduktan sonra ilk müdahale, Rum hastanesinde bir Rum doktor tarafından yapıldı.

Daha sonra Türk tarafının girişimleriyle Türk kesimine iade edildi.

İadesi sonrası ağır yaralı olarak Adana Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırıldı.

Hastaneye kaldırılması ile birlikte dönemin ileri gelen profesörleri tedavi etmek için Adana'ya geldi.

Fakat tıbbi müdahaleye rağmen 26 Ağustos 1974'te Adana Tıp Fakültesi Hastanesi'nde karın zarı iltihabının kanını zehirlemesi sonucu öldü.

Naaşı Ankara'ya getirildi, Basın Yayın Genel Müdürlüğü önündeki törenin ardından Maltepe Camii'de cenaze namazı kılındı.

Cenaze namazı sonrası tabutla birlikte kortej eşliğinde Anka Haber Ajansı ve TRT Genel Müdürlüğü binaları önünde saygı duruşu yapıldı.

Törenlerin ardından cenazesi toprağa verilmek üzere Sivas'a gönderildi.

Sivas'ta, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti tarafından Çınarlı'da yaptırılan anıt mezara defnedildi.

...

Albay Halil İbrahim Karaoğlanoğlu, Kıbrıs Barış Harekatı'nda, adaya ilk çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri 50. Piyade Alayı'nın komutanıdır.

Komutasındaki 50. Piyade Alayı ile birlikte Pladini Plajı'na çıktı.

Albay Karaoğlanoğlu ve beraberindeki hava irtibat subayları, karargah görevlileriyle birlikte seçtikleri eve yerleştiler.

Taburlar çevrede güvenlik oluşturmaya çalışıyor ama çatışmalar artarak devam ediyordu.

Doğudaki tabur komutanlarıyla telefon bağlantısı vardı, konuşuyorlardı.

İki tabur da bir adım bile geri çekilmemişti.

Gece saat 22.00 sıralarıydı.

Albay Karaoğlanoğlu, "Haydi biraz hava alalım" dedi.

Önde komutan, arkasında yardımcısı Yarbay Cevdet Ayken ve peşinden hava irtibat subayı Binbaşı Fehmi Ercan evin önüne çıktılar.

Tam bu sırada evin önünde bir ışık çaktı, korkunç bir patlama oldu.

3.5 inçlik bir roketatar ya da geri tepmesiz bir top mermisi isabet etmişti.

Albay Karaoğlanoğlu ve Binbaşı Fehmi Ercan şehit oldular, yarbay Cevdet Ayken ağır yaralandı.

Albay Karaoğlanoğlu'nun adı birçok okul, park, cadde ve sokağa verildi.

Şehit oldukları karargah da müze yapıldı.

Girne'nin batısında, çıkarmanın yapıldığı kumsalın bitişiğindeki Aya Yorgi Köyü'nün adı da artık Karaoğlan Köyü'dür.

Hava Pilot Fehmi Ercan, 1962'de uçuş eğitimini tamamladıktan sonra muhtelif birlik komutanlıklarında pilot olarak görev aldı.

Pilot Binbaşı Fehmi Ercan, Diyarbakır'da bulunan 8. Ana Jet Üs Komutanlığı'nda 181. Filo Komutanı olarak görev yapıyordu.

1974 Kıbrıs Barış Harekatı'ndan hemen önce, yeni görev yeri Girne oldu.

Karaya çıkan Türk birlikleri ile Türk Hava Kuvvetleri arasında irtibat subayı olarak görev yapıyordu.

20 Temmuz gecesi Halil İbrahim Karaoğlanoğlu ile birlikte karargahın önünde patlayan top mermisi ile şehit oldu.

Şehit Binbaşı Fehmi Ercan'ın mezarı, Girne Karaoğlanoğlu şehitliğinde.

Kıbrıs'ta havaalanına Şehit Binbaşı Fehmi Ercan'ın adı verilmiştir,

hava yoluyla Kıbrıs'a gidip gelenler hemen hatırlayacaktır; Ercan Havaalanı...

20 Temmuz 1974'te yani Kıbrıs Barış Harekatı'nın ilk günü,

henüz birleşememiş ve temas sağlayamamış olan Türk deniz piyade ve komando birliklerinin durumu,

Rum komando taburlarının Atak Tepe ve Doğruyol'u ele geçirmesi üzerine büyük tehlike arz ediyordu.

Rumlar St. Hilarion kalesi ve Boğaz bölgesini de ele geçirip, çıkarma birliklerimizi çok zor durumda bırakacaklardı.

Atak Tepe ve Doğruyol'un Rum komando taburu tarafından baskınla düşürüldüğü,

orada bulunan 3 muhabereci askerimiz ve mücahitlerin vahşice katledildiği,

mücahitlerin komutanı tarafından St.Hilarion bölgesinde atış poligonunda bulunan

1. Komando Tabur Komutanı Yarbay Cemal Eruç'a bildirildi.

Gece 24:00'te Keskinsırt ve Yanıkçamlık bölgesine taarruz için hazırlık yapmakta olan 1. Komando Tabur Komutanı Yarbay Cemal Eruç,

Rumlar tarafından çepeçevre sarıldıklarını böylece fark etti.

Yarbay Eruç üstlerine ulaşmak istedi ama bağlantı kurulamayınca, kendisine verilen ilk emri uygulamadı.

Eruç, inisiyatif kullanarak bölük komutanlarına verdiği tarihi emirde şöyle diyordu:

"Arkadaşlar!

Bütün çabalarıma rağmen tugay komutanımız ve hatta kolordu komutanımızla irtibat kuramadım.

Bütün irtibatlar kesilmiş durumda.

Bu emri tamamen kendi inisiyatifimle veriyorum.

Vereceğim emrin sevabı sizin günahı benimdir, fazla zamanımız yok.

Doğruyol ve Atak Tepe ne pahasına olursa olsun ele geçirilecektir.

Bunun için kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz."

İkinci Bölük Komutanı Haluk Üstügen ve 3. Bölük Komutanı Üsteğmen Oğuz Yener'e;

"Haluk, sen sağdan taarruzla Doğru Yol istikametini, Oğuz, sen soldan taarruzla Atak Tepe mevkiini ele geçireceksiniz" talimatını verdi.

Böylece, "bitmeyen en uzun gece" diye tarihe geçen o gecenin mücadelesi başladı.

O gece Türk askeri, Beşparmak Dağları'nda sonuna kadar ölüm kalım mücadelesi verdi.

Şehitler verme pahasına Rum komandoları geri püskürtüldü.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın kaderi o gece çizilir, kaybedilen tepeler geri alınır.

Gece sonunda, 1. Komando Taburu Doğruyol muharebelerinde; 3. Bölük komutanı Üsteğmen Oğuz Yener, takım komutanı Asteğmen Sıtkı Toksoy,

Astsubay Cemal Yurdum Güzel, 4 erbaş ve er olmak üzere 7 şehit verdi.

Ayrıca 20 yaralı vardı.

Harekatın bundan sonraki aşamalarında, Rum Komando taburları bir daha boy gösteremediler...

(Devamı Yarın)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler