50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/6

50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/6

Cüneyt Şaşmaz Yazdı : 50'nci Yılı'nda KIBRIS BARIŞ HAREKATI/6

Türkiye, bu duruma diplomatik bir çözüm bulunmayınca,
Garanti Antlaşması'nın kendisine verdiği müdahale hakkını kullanarak
Kıbrıs'a askerî çıkartma yaptı.
Birinci Barış Harekatı'nın başlamasıyla birlikte Rumlar, Türk köylerine saldırdı.
20 Temmuz 1974'te, Rumca Aleminos denilen Alaminyo köyü
Rum militanların saldırısına uğradı.
Rumlar, burada yaşayan ne kadar Türk varsa toplayıp,
köyde bulunan Rum okuluna hapsetmişler,
genç olan Türk erkeklerini kurşuna dizerek öldürmüşlerdi.
Öldürdükleri Türklerin cesetlerini, iş makinaları ile açtıkları çukurlara gömdüler.
24 Temmuz günü Aleminyo köyü, ardından Gaziveren köyü saldırıya uğradı.
Bu köylerde yaşayan Türkler öldürüldü.
21 Temmuz 1974'te ise Rumlar, Limasol'da yaşayan Türklerden silahsız 26 kişiyi öldürdü,
1.750 Türk'ü de rehin aldı.
Sampson, Kıbrıs'ta Türklere karşı yapılan kanlı saldırıların hem planlayıcısı hem de
uygulayıcısıdır.

14 Ağustos 1974'de Atlılar, Muratağa ve Sandallar Köyleri saldırıya uğradı.
20 haneden ibaret, savunmasız durumdaki Atlılar köyünün
kadın ve çocuklardan oluşan Türk ahalisi, gelen Rumlar tarafından köy dışına çıkarıldı.
Burada ahali, elleri arkaya bağlanarak sıralandı,
Rumlar; genç, yaşlı, bebek, kadın demeden bu Türkleri kurşuna dizdi.
Daha sonra, iş makinaları ile 20 metrelik bir çukur açıldı, Türkler o halde çukura atıldı.
Atlılar'da vahşet yapan Rum militanlar, soykırım faaliyetlerine
Sandallar ve Muratağa'ya geçerek devam ettiler.
Rumlar, Sandallar köyündeki Türkleri topladılar,
Muratağa köylüleriyle birlikte köylerin birleşim noktasında bulunan çöplüğe götürerek
kurşuna dizdiler, daha sonra da öldürdükleri Türkleri yaktılar.
Bu saldırıda 88 sivil, kadın-çocuk demeden öldürüldü.
Cesetleri, bir çobanın bulduğu Muratağa ve Sandallar katliam çukurunda,
2 haftalık bebeklerin yanı sıra çok yaşlı olan Türklerin de olduğuna
yabancı gazeteciler de tanık oldu.
15 Ağustos 1974'te ise Taşkent saldırısı gerçekleşti.
Larnaka'ya bağlı olan Taşkent köyüne Rumlar 15 Ağustos'ta saldırdılar,
masum 50 sivil Türk'ü acımasız şekilde katlettiler.
Katliamdan yaralı olarak kurtulan Fuat Hüseyin, Rumların canice saldırısının tanığıdır.
22 Temmuz ile 15 Ağustos 1974 tarihleri arasında BM kontrolündeki ateşkes sürecinde bile,
planlı, organize bir şekilde bu saldırılar gerçekleşmiştir.
Rumların soykırım saldırılarında şehit edilen Kıbrıslı Türklerin sayısı,
kadın ve küçük çocuklar dahil 2.100 kişidir.
Bu sayı, BM'nin de katılımı ile 1981 tarihinde Kıbrıslı Türk lideri Rauf Denktaş ve
GKRK'nin liderinin karar almasıyla kurulan, Kayıp İnsanlar Komitesi'nin verdiği rakamdır.
Ailesinden haber alamayan Türklerin
Kayıp İnsanlar Komitesine yaptıkları başvuruya göre
sadece 1974 tarihinde 492 Türk kaybolmuştur.
Kayıp İnsanlar Komitesi'nin yaptığı araştırma ve kazılara göre ise
2006 yılından o güne kadar 492 kayıp Kıbrıslı Türk'ten 291 tanesi bulunmuş,
yapılan DNA testleri sonucunda kimliklendirilmiş ve ailelerine bilgi verilmiştir.
Bugün hala 201 Türk'ün naaşı aranmaktadır.
Geçmişten ders alınmadan atılacak her adım, tarihin tekerrür etmesine yol açar.
Ne demiş milli düşünür Ersoy, "ders alınsa, tarih hiç tekerrür eder miydi?!"
...
Nitekim...
Hal böyleyken...
Demem o ki:
Kıbrıs sorunu, "yes be annem!" mottosuyla geçiştirilecek kadar basit değildir.
Kıbrıs Barış Harekatı'nın, hızla ve başarıyla gelişmesini sağlayan çevrimdışı etkenler nelerdir?!
Elcevap: ?!
Yazar Tayfun Çavuşoğlu anlatıyor:
"Kıbrıs Barış Harekatı, askeri açıdan, hem hava destekli bir amfibi harekatı olması nedeniyle
hem de çok iyi planlanıp yürütülmüş olması bakımından çok önemlidir.
15 Temmuz 1974'te gerçekleşen Nikos Sampson darbesi haber alınır alınmaz,
Sampson'un öncelikli olarak Yunanistan'a ENOSİS, ilhak kararı alacağını tahmin etmek zor değildi."
İlhak kararı alınmadan ve uluslararası planda da tanınmadan önce,
acilen müdahale etmek gerekiyordu.
CHP-MSP koalisyon hükümeti, çok uyumlu bir faaliyetle müdahale kararını aldı.
Türkiye garantör ülke olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'nin sonu olarak kabul edilebilecek
bu darbeye karşı müdahale hakkına sahipti.
Başbakan Ecevit, uluslararası toplumun da onayını elde edebilmek için görüşmeler yürüttü.
İngiltere'nin Yunan yanlısı yaklaşımı nedeniyle bir sonuç alınamayacağı ilk baştan belli
olmasına rağmen, sabırla ve her adımını kamuoyuna açıklayarak çalıştı.
Sonuçta, İngilizlere; "Türkiye, garanti antlaşmasını işleterek, askeri müdahale hakkını
gecikmeden, tek başına kullanacaktır!"
diyerek, son cümlesini kurdu.
(Devamı Yarın)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler