Rusya Halklar Dostluğu Üniversitesi Stratejik Araştırmalar ve Tahminler Enstitüsü Direktör Yardımcısı Nikita Danyuk, açıklamasında, Türkiye’nin bağımsızlığını tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını savunduğunu ve uluslararası hukuka uygun olarak hareket ettiğini düşündüğünü dile getirerek, “Bu yüzden Türkiye, Kuzey Kıbrıs’a sondaj hakkını savunmakta yardımcı oluyor. Elbette, Güney Kıbrıs tamamen farklı düşünüyor. Bu yasal çatışma nasıl çözümlenebilir? Özellikle Avrupa ülkelerinin büyük bir kısmının bu konuda Güney Kıbrıs’a destek verdiği dikkate alınırsa bu büyük bir soru işareti” dedi.

Bu sorunun tek normal çözümünün adanın iki kesimini birleştirme yönündeki görüşmelerin etkinleştirilmesi olduğunu dile getiren uzman, “Yani amorf da olsa entegrasyon, en azından büyük bir özerkliğe sahip konfederasyon kapsamı içinde. Durumun genel olarak normalleşmesi ve yeni tur birleştirici görüşmelerin  açılması durumunda, bu sorun bir şekilde çözüme kavuşturulabilir. Üstelik her iki kesimde, oldukça ılımlı duruşa sahip güçler var. Ama görüşme sürecinin diğer katılımcılarının, yani bu kesimlerin bağımsızlığı garanti eden Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin tutumu ne olacağını anlamak da çok önemli” ifadelerini kullandı.

'Avrupa'nın desteğini hisseden Kıbrıs, teklifi reddetti'

Türkiye yönetiminin tam da Kıbrıs sorunu çözüme kavuşturuluncaya kadar tüm tarafların sondaj çalışmalarına ara vermesini teklif ettiğini, ama Avrupa ülkelerinin tutumunun buna engel olduğunu kaydeden Danyuk, “Güney Kıbrıs bu teklifi reddetti, çünkü Avrupa’nın desteğini hissediyor. Kıbrıs’ın Rum kesiminin politik eliti entegrasyon konusunda farklı yaklaşımlara sahip. Güney Kıbrıs nüfusunun yarısından biraz fazlası ayrı devlet olarak devam etmeleri gerektiğini savunuyor” yorumunda bulundu.

Kıbrıs’ın yaklaşık yarım asırdır bölünmüş ülke olarak yaşadığını, yani bir çatı altında yaşamayı hayal bile edemeyen birkaç neslin yetiştiğine dikkat çeken uzman, “Her iki cumhuriyette, yeniden bütünleşme konusunda ciddi çelişkiler var ve siyasi liderler bu çelişkileri dikkate almalı” dedi.

Danyuk, “Kofi Annan planının ve iki yıl önce biten son görüşme turunun başarısız olduğu dikkate alınırsa yeni görüşme turunun olup olmayacağı büyük ve yanıtı son derece öngörülemeyen bir soru” diye ekledi.