Adalet Bakanı Gül: En İyi Reform, Anayasa Metinlerinden, Kanunlardan Ziyade Uygulamadır
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, "En iyi reform, Anayasa metinlerinden, kanunlardan ziyade uygulamadır. Bu da eğitim, farkındalık gibi çalışmalarla olacaktır, bunları yoğunlaştıracağız." dedi
TBMM (AA) - Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün katıldığı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda, milletvekilleri, insan haklarının geliştirilmesine ilişkin somut öneri ve değerlendirmelerini aktardı.
Komisyon Başkanı ve AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu, komisyonun, kurulduğu günden beri hak ihlalleriyle ilgili başvuruları kabul ettiğini ve alt komisyonlar marifetiyle görüş ve düşünceleri içeren raporlar tanzim ederek, denetim fonksiyonunu etkin bir şekilde yerine getirdiğini söyledi.
27. Yasama Döneminde komisyona yapılan başvuruların 4'te 1'lik kısmının adil yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapıldığını belirten Çavuşoğlu, "Başvuruların genel olarak suçsuzluk karinesinin ihlal edilmesi, yargılamaların makul sürelerde bitirilememesi, tutukluluk sürelerinin uzunluğu, tutuklamaya alternatif koruma tedbirlerinin uygulanamaması ve savunma hakkının engellenmesi iddialarını içerdiği görülmektedir." diye konuştu.
Çavuşoğlu, bu sorunların çözülmesi için bazı hususlarda düzenleme yapılması gerekliliği olmakla birlikte uygulamadan kaynaklanan sorunların da yapılacak farkındalık çalışmalarıyla giderileceğini belirtti.
Komisyonumuza yapılan başvuruların yaklaşık 4'te 3'lük kısmını ise ceza ve infaz kurumlarında yaşandığı iddia edilen sorunların oluşturduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Bu başvurularda belirtilen şikayetlerin büyük kısmını da isteğe bağlı nakil taleplerinin reddedilmesi, gerek revir gerek dış hastane sevklerinin zamanında yapılmaması, muayenelerde doktor ve hasta mahrumiyetini engelleyecek şekilde görevli nezareti, kelepçeli muayene uygulaması, görüş sürelerinin fiilen kullandırılmaması, görüş saatlerinin çocuğu olan hükümlü ve tutukluluklar bakımından bu hususu göz önünde bulundurmaksızın düzenlenmesi, hükmün infazının ertelenmesi müessesesinin uygulanmaması, temel ihtiyaç maddelerinin tedarik edilmemesi, süreli ve süresiz yayınlardan yararlanma hakkıyla radyo ve televizyon yayınlarından yararlanma hakkının keyfi olarak engellenmesi, annesiyle barındırılan çocukların yaşadığı zorluklar şeklinde sıralamak mümkündür." diye konuştu.
Çocuk haklarına ilişkin düzenleme talepleri
Komisyonun üç alt komisyonla çalışmalarını sürdürdüğünü anlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların yerine getirilmesi hususunu düzenleyen İcra ve İflas Kanunu hükümlerinde değişiklik yapılması gerektiği düşüncesindeyiz. Bu konuda sorunun en önemli boyutunu mahkeme kararlarında yer verilen kişisel ilişki kurulmasına dair hükümlerin her zaman infaz edilememesi oluşturmaktadır. Kişisel ilişki temini amacıyla velayet sahibi tarafından çocuğun teslimi gerçekleştirilmediğinde teslim için İcra İflas Kanunu hükümleri uygulanmakta ve çocuk tesliminin icra iflas yoluyla yapılması gündeme gelmektedir. İcra İflas Kanunu hükümlerine göre, kişisel hak sahibi anne ya da baba, hakkı düzenleyen mahkeme ilamının infazının sağlanması için icra dairesine takip talebinde bulunmaktadır. Bu süreç incelendiğinde çocuk teslimi sırasında icra müdürlüğünce yapılacak işlemlerin çok fazla ve tekrara muhtaç olduğu dikkati çekmektedir. Bu durum, çocuğunu görmek isteyen anne veya baba için hem maddi hem de manevi yönden ağır külfetlere neden olmaktadır.
Ancak çocuk teslimin icra yoluyla yapılmasından kaynaklanan en önemli sorun, hiç şüphesiz çocuğun bizatihi kendisinin icraya konu edilmesidir. Zira icra müdürlükleri yapmış oldukları işin gereği olarak eşya ve mal haczetmektedirler. Buna karşın kişisel ilişkinin düzenlenmesine ilişkin kararın icrasında teslim edilecek olan bir eşya değil, bir insan, hem de korunmaya ihtiyaç duyan çocuktur. Her ne kadar bazı icra müdürlüklerinde çocuğun içinde bulunduğu ortamdan daha az etkilenmesi için bazı özel uygulamalar gerçekleştirilebilmekte ise de icra müdürlüğü çalışanlarının gerek aldığı eğitim, gerekse iş deneyimleri bakımından çocuk teslimi sırasında çocuğun üstün yararı ilkesini ön planda tutacak donanıma sahip olmadıklarını da kabul etmek gerekir.
Dolayısıyla tanımadığı kişiler tarafından zorla bir ebeveyninin yanından alınarak diğer ebeveyne teslimi öngören icra sisteminde çocuğun üstün yararının korunması hiçbir şekilde mümkün değildir. Çocuğun taşınır bir mal gibi teslimini öngören icra yolu, çocuğun üstün yararı ilkesiyle bağdaşmayan bir uygulamadır, çocuğun icra sisteminden çıkarıldığı yeni bir düzenleme yapılması gerekmektedir."
Ceza Muhakemesi Kanununda yapılması gereken değişikliklere de işaret eden Çavuşoğlu, tutukluluk sürelerine ilişkin şunları kaydetti:
"Tutuklamaya alternatif olan adli kontrol tedbirlerinin devamının gerekip gerekmediğinin belli süreler sonunda incelemesine dair bir düzenleme bulunmamaktadır. Adli kontrol müessesesinin tutuklamaya alternatif olarak getirilen bir koruma tedbiri olması hasebiyle, tutukluluğun belli sürelerle incelemesine dair hükme benzer bir hükmün adli kontrol tedbiri bakımından da düzenlenmesinin isabetli olacağını düşünüyoruz."
Suça sürüklenen çocuklara yönelik uzlaştırma süreçlerinde bu konuda eğitimi olan uzman uzlaştırmacıların görev alması gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, bu sayede suça sürüklenen veya bir suçun mağduru olan çocukların uzlaştırma sürecinde yıpranmamasının da sağlanacağını kaydetti.
Hükümlü ve tutukluların nakil işlemlerine ilişkin başvurularına da değinen Çavuşoğlu, "Hükümlü ve tutukluların nakil işlemlerinde, özellikle ailevi nedenler gibi hassasiyetlerin daha fazla gözetilmesine ilişkin kanuni düzenleme yapılarak bu konuda yaşanan mağduriyetlerin önüne geçilmesi ve Türk toplumunun temel direği olan aile birliğinin sağlanması için adım atılması gerektiğini düşünmekteyiz." dedi.
Türkiye'nin dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke konumunda bulunduğunu belirten Çavuşoğlu, Kasım 2020 tarihi itibarıyla Türkiye'de 3 milyon 635 bin 410 Suriyelinin geçici koruma statüsüyle yaşadığını kaydetti.
Göç sürecinin yönetilmesi ve geçici ve kalıcı uyum politikalarıyla entegrasyon sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesine dönük hususlara dikkati çeken Çavuşoğlu, "Her türlü medyada Suriyeli sığınmacılara dönük olarak üretilen ve onları ötekileştirmeyi amaçlayan yanlışların olgusal doğrular gibi propaganda edilmesinin önüne geçmek için farkındalık oluşturacak faaliyetlerin yanı sıra nefret suçlarına ilişkin yaptırımların artırılması ve çeşitlendirilmesi yerinde olacaktır. Bu çerçevede uygulama İslam karşıtlığı ve Türkiye'deki azınlıklara dönük nefret söylemini içerecek şekilde de etkinleştirilmelidir." diye konuştu.
"Eksiklikleri gidermek için ellerinden gelen gayreti gösterdiler"
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, sosyal medya paylaşımları için şikayet süresinin, 6 ay ya da 1 yıl gibi bir süreyle sınırlandırılmasını istedi.
İnternet üzerinden basın faaliyetinde bulunan kişilerin gazeteci sayılmadığını ifade eden Tanal, burada işlenen bir suç varsa Basın Kanunu'na tabi olunması ve bu kişilere basın kimliği verilmesi gerektiğini belirtti.
Tanal, sahipli, sahipsiz ayrımı yapılmaksızın hayvanların öldürülmesi, hayvanlara zarar verilmesinin kabahat kapsamından, suç kapsamına alınmasını önerdi.
HDP Muş Milletvekili Gülüstan Kılıç Koçyiğit, cezaevlerinin kalabalık olmasını sorununun çözülmesi, çocuk bakanlığının kurulması, cezaevleri, tutukevlerindekiler dahil çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiğini söyledi.
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, linç suçlarıyla ilgili 10 yıldan az olmayacak şekilde ceza verilmesini istedi.
AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili İbrahim Yurdunuseven, komisyon olarak cezaevleri ziyaretlerinde bulunduklarını anımsatarak, cezaevlerinde, sistematik bir işkencenin kesinlikle olmadığını gördüklerini belirtti.
Yurdunuseven, "Bazı cezaevlerinde sıkıntı, hata olabilir. Bunları da yerinde tespit ettik. Bu tespitlerimizi ilgili genel müdürlüğümüze ilettiğimizde, en hızlı şekilde eksiklikleri gidermek için elinden gelen gayreti gösterdiler." diye konuştu.
Yurdunuseven, 2002'den sonra, AK Parti hükümetleri döneminde ifade özgürlüğü, dini inanış, ibadet özgürlüğü alanlarında çok ciddi adımlar atıldığını anımsatarak, terör sevici, teröre destek olucu ifadelere, bunlara ilişkin tiyatro, kitap, yürüyüşlere hiçbir şekilde devlet olarak izin veremeyeceklerini bildirdi.
Bağımsız İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya yönelik eleştirilerde bulunarak, Soylu'ya "Sayın" diyemeyeceğini söylemesi üzerine, Komisyon Başkanı Hakan Çavuşoğlu, kendisini uyardı.
Çavuşoğlu, komisyon üyelerinin çok nezih şekilde görüşlerini ifade ettiklerini ve çok faydalı olduğunu vurgulayarak, Meclis ve komisyon çalışmalarına halel getirmeyecek üslubun ortaya konulması gerektiğini kaydetti.
CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, kadına şiddet ve kadın cinayetlerinin, kanayan yaraları olduğunu ifade etti.
Kadına yönelik şiddetin, ayrı bir suç olarak tanımlanması, cezaların ağırlaştırılıp, iyi hal ve haksız tahrik indirimi uygulanmamasını talep eden Kılıç, eğitim hakları elinden alınmayacak şekilde çocuklara özgü infaz sisteminin düzenlenmesini, çocukların özgürlüklerinin kısıtlanmasına son çare olarak başvurulmasını önerdi.
AK Parti Çorum Milletvekili Erol Kavuncu, komisyon olarak 7-8 cezaevine gittiklerinde, genel müdüründen, müdürlere, infaz koruma memurlarına kadar demokratik, şeffaf çalışmalar yapıldığını gördüklerini kaydetti. Kavuncu, insanın olduğu her yerde sorun olabileceğine işaret ederek, "Bunların çözümü için demokratik, şeffaf, birlik, beraberlik içinde olduğumuz sürece el birliğiyle çözeceğimize inanıyorum." dedi.
AK Parti Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar, "Genç yaşta evlilik yapanların sorunlarının bitirilmesi noktasında Sayın Bakanımızdan istirhamım, bu konunun gündeme getirilip çözülmesidir. Çok fazla mağdur aile söz konusu. Anneler, çocuklar, evlatlar dışarıda; babalar içeride. Bunlar orantısız, ciddi cezalar almış. Bu mağduriyetin giderilmesi bakandan istirhamımdır." ifadesini kullandı.
Adalet Bakanı Gül: En iyi reform, Anayasa metinlerinden, kanunlardan ziyade uygulamadır
Milletvekillerinin konuşmalarının ardından söz alan Adalet Bakanı Gül, evrensel ilkelerin Türkiye'de yerleşmesi gerektiğini, kamu kurumlarında ortak bir farkındalık ve eylem birliği olması gerektiğini söyledi.
Gül, "Her türlü öneri bizim için değerli. Bunlar, kanunda yazılı olmasından ziyade cezaevinde herhangi bir memurun ya da kamu kurumunda bir kamu görevlisinin yaptığı bir davranışa tüm bu amaçlar kurban edilemez. O konuda sıfır toleransa devam edeceğiz. En iyi reform, Anayasa metinlerinden, kanunlardan ziyade uygulamadır. Bu da eğitim, farkındalık gibi çalışmalarla olacaktır, bunları yoğunlaştıracağız." dedi.
Gül, "Güvenlik, özgürlük bir dengedir. Dolayısıyla hem güvenliği sağlayacağız hem de özgürlüğü. Terörle mücadele, aynı zamanda bir insan hakkı mücadelesidir. Dolayısıyla bu konuda da başarıyla mücadele eden İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu'nun hukuktan, hukuk çerçevesindeki yaklaşımından şüphemiz yok. Hem güvenlik hem özgürlük olacak. Türkiye, özgürlüğü de artırıcı adımları buradaki fikirlerden de istifade ederek yoluna devam edecek." diye konuştu.
Adalet Bakanı Gül, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu toplantısının ardından Adalet Komisyonu üyeleriyle de bir araya geldi. Gül, Adalet Komisyonu üyelerinin de görüşlerini dinledi.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.