AHMET TAN: CİDDİ BİR VAKA

AHMET TAN: CİDDİ BİR VAKA

AHMET TAN: CİDDİ BİR VAKA

Ahmet TAN

 

İkinci “Cahit Vakası” ile karşı karşıyayız. 
Birinci Cahit (Aral) ANAP’ın Sanayi Bakanı idi. 
Çernobil’de nükleer santral felekati sonrası “Karadeniz çaylarında radyasyon var” iddialarını yalanlamak için TV’lerin karşısına geçip bardak bardak çay içmişti. 
Bu Cahit (Turhan) o kadar cesur değilmiş. 
“Sinyalizasyon trenler için olmazsa olmaz bir sistem değil” demekle yetindi. 
Oysa sinyalsiz hatların birinde hızlı tren seyahatine çıksaydı, rahmetli adaşı kadar hayırla anılabilirdi. 
Kendisi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin armağanı.
Eski Karayolları Genel Müdürü imiş. Şimdi, Ulaştırma yetmezmiş gibi bir de Altyapı Bakanı.
İktidarın altyapısı bunlarla dolu. 
Reis seçip seçip deniyor. 
Kelek çıkınca da kulağından tutup kenara koyuyor. Kullan - at bakan sayısı 17. yılında 170’e ulaşmak üzere diyorlar. Saymaya değmez. Zaten de çok sayılmaz. Her yıla 10 kelek bile etmiyor.

***

“Hırs” ve “hız”, bu iktidarın alameti farikası. 
Dünyanın en büyük havaalanının 10’da 1’lik bölümünü erken açmak uğruna ölen işçi sayısı hâlâ tartışmalı. 
Başkentteki birçok altgeçidin adı “46 Gün Altgeçidi”, “38 Gün Altgeçidi”. Altgeçidi hızlı yapmanın bir halt olmadığı, 10 dakikalık bir sağanakla ortaya çıkıyor. 
Ama iktidar hızdan ve hırstan vazgeçmiyor. 
“Altyapı”nın bakanlığını kuruyor ama başına getire getire “Trenlerde sinyalizasyon altyapının olmazsa olmazı değildir” diyen bir Cahit getiriyor. Şairin ilhamıyla şöyle bağırası geliyor insanın: 
“Aya haber sal çıksın bu gece;/ Bas kırbacı sihirli seccadeye,/ Göster hükmettiğini mesafeye/ Ve zamana./ Katıp tozu dumana,/ Var git,/ Böyle ferman etti Cahit.” 
Ölen 3 makinist ile 6 yolcunun aileleri için tozu dumana katma ve eski Ulaştırma Bakanı Binali Bey’e sorma vaktidir: 
“Madem halefiniz Cahit Bey, ‘tren hatlarında sinyalizasyon olmazsa olmaz değildir’ diyor, öyleyse neden dönemizin resmi belgelerinde ‘sinyalizasyonlu hat uzunluğu 5 bin 462 km’ye ulaştı’ diye övünüyorsunuz? Yazık değil mi onca masrafa?!”

***

Hızlı tren işletmeciliğindeki laubalilik acaba sadece vatandaş taşıdığı için olabilir mi? 
Hayatı yollarda geçen Tayyip Bey’in hiç trenle seyahat ettiğini duymadık. Sadece hızlı hatların ilk açılışında makinist mahallinde birkaç pozluk resmi var belleklerimizde. 
Bir seyahatini de yanına Emine Hanım’ı, İstanbul milletvekili Damat Bey’i, birkaç bakanı alıp İstanbul’a hızlı trenle gitse. (Pendik’te ortada kalma riski de yok onun için.) 
Hızlı trene sarsılan güveni onarmanın en kestirme, en sağlam yolu budur. 
Buna cesaret etmedikçe halkın yüreğindeki kuşkuyu silip atmak kolay olmayacaktır. 
Bir de TBMM Başkanı Binali Bey’den İstanbullu ve Erzincanlı hemşehrileri adına bir rica: 
Cumhuriyetin ilk yıllarından bu yana TBMM’de Devlet Demiryolları’nın bir satış gişesi vardı. 
Çok Ünlü Şahışlar (ÇÜŞ) uçağı sadece tercih ederler, diye mi nedir, DDY gişesi kaldırıldı. 
Oysa hızlı tren güzergâhı Türkiye nüfusunun yüzde 40’ının yaşadığı kentlere ulaşmış durumda. Yani milletvekillerinin yüzde 40’ı (İstanbul 98, Eskişehir 7, Adapazarı 13, Sakarya 7) her hafta seçim bölgelerine gitmek durumunda olduğuna göre bu seyahati hızlı tren ile yaparlarsa, vatandaşta oluşan endişe de hızla dağılacaktır. 
Elbette önce “Sinyalizasyon trenlerin olmazsa olmazı değildir!” yavesine de inanmaları şart!

***

Uçaklardaki “hazine riski” trende yok. Bakan Cahit geçenki demeciyle de bunu şöyle kanıtladı:
“Kütahya Zafer Havaalanı için yılda 1 milyon yolcu garantisi verildiği ve bu sayı da 40 bin yolcuda kaldığı için, müteahhite 26 milyon Avro ödenmiştir.” (5 Aralık 2018, Sözcü)
Reis, artık yeterince ileri gidildiği için “ileri demokrasi” lafı etmiyor. “İleri demokrasi” gelip “ileri garanti”ye dayandı demek. Müteahhitlere bol keseden “yolcu garantisi”, “hasta garantisi”, “araç garantisi” veriliyor. 
Tren yolcusu vatandaşlara da “evlerine dönme garantisi” verilmelidir. 
Bu garantinin ilk adımı ise “Sinyalizasyon olmazsa olmaz bir sistem değildir!” diyen Bakan Cahit’i bir hızlı tren hattı güzergâhında bir hafta makasçı olarak görevlendirmektir. 
Kazaya neden olan “makasçı” geçici görevle gelen bir işçi imiş. 
Cahit “çok çalışan, gayretli” demek. Koltuğu nasıl olsa garantili. Döner ve demeçlerine devam eder.

Kaynak: CİDDİ BİR VAKA - Ahmet Tan

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler