Ak Parti Sözcüsü Çelik: Provokatif Koronavirüs Bilgisi Paylaşan 11 Bin Hesap Tespit Edildi
AK Parti Sözcüsü Çelik, koronavirüs salgınıyla ilgili provokatif bilgi paylaşan, çoğu FETÖ kaynaklı 11 bin hesabın tespit edildiğini belirterek, "FETÖ'nün aynı ihanet duygusuyla hareket ettiği bir kere daha tespit edilmiştir." dedi
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) toplantısı devam ederken, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına sosyal mesafe, maske kullanımı ve temizlik kurallarına uyulması gerektiğini, aksi takdirde eski sıkıntılarla tekrar karşılaşılacağını hatırlatarak başlayan Çelik, MKYK toplantısında İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Medya Tanıtım Başkanlığının sunumlar yaptığını, dış politika ve sosyal meseleler ile TBMM çalışmalarının değerlendirildiğini söyledi.
Kovid-19 salgınında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet dileyen Ömer Çelik, "Şimdiye kadar tedavisi tamamlanıp taburcu edilen yaklaşık 140 bin vatandaşımız var. Bütün bu süreçleri takip ettiğimizde, Türkiye'nin dünyadan pozitif olarak ayrıştığını net bir şekilde görmek mümkün ama bu kazanımlarımızı koruyabilmemiz, tamamen bundan sonra uyuyacağımız tedbirlere bağlı. Bütün dünya; ikinci, üçüncü bir dalgadan bahsediyor, bunların olup olmaması, tekrar zorluklarla karşılaşıp karşılaşmamamız maske, temizlik ve mesafe tedbirlerine uyumamıza bağlı." diye konuştu.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, Kovid-19 kapsamında yapılan ve yapılacak çalışmalarla ilgili geniş bir sunum gerçekleştirdiğini aktaran Çelik, "Normalleşme sürecinde hangi tedbirlerin alınacağına, yurt dışından gelişler, yurt dışına gidişler konusunda ve turizmle ilgili hareketlilikler konusunda hangi tedbirlerin alınacağını, kazanımlarımızı nasıl koruyacağımıza dair geniş kapsamlı bir sunum oldu. MKYK'mız da karşılıklı soru cevaplarla onu değerlendirdi." dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da kapsamlı bir sunum yaptığını söyleyen Çelik, şöyle devam etti:
"Özellikle, 144 bin civarında Vefa Sosyal Destek Grubu üyesinin pandemi sürecinde yaptığı çalışmalar, son derece kayda değer çalışmalardır. Bakanımız bunların nasıl koordine edildiğini, bu arkadaşlarımızın nasıl bir motivasyonla çalıştığını, İçişleri Bakanlığında bunun için kurulan sistemleri ayrıntılı bir şekilde bizimle paylaştılar. Vefa Sosyal Destek Grubu mekanizmasının kurulmasıyla gurur duyuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla kuruldu, bunda emeği geçen Bakanımız başta olmak üzere bütün arkadaşlarımızı tebrik ediyoruz. Burada çalışanlarımız, emek verenlerimiz, gayret eden arkadaşlarımızın hiçbir zaman emeklerinin karşılığını veremeyiz, takdir edemeyiz."
Vefa Sosyal Destek Grupları 15,5 milyon evi ziyaret etti
Salgın sürecinde sağlık çalışanlarının da büyük emek verdiğini anımsatan Ömer Çelik, bugün bir Avrupa ülkesinde yaşlıların, evlerinde vefat ettikten 1-2 hafta sonra bulunduğuna dair haberler olduğunu hatırlatarak, "Pek çok yaşlının bu şekilde öldüğüne dair haberler vardı. Bazı yerlerde terk edilmiş bakımevlerinde, kimsenin ulaşmadığı bir şekilde hayatlarını kaybettiklerine dair haberler var. Türkiye, önce büyüklerine vefasını göstermiştir. Biz büyüklerimizden bahsederken 'Allah başımızdan eksik etmesin.' deriz. Allah hiçbirini başımızdan eksik etmesin, hepsine sağlık ve sıhhat versin." diye konuştu.
Vefa Sosyal Destek Gruplarının 15,5 milyon ev ziyareti gerçekleştirdiğini söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çok büyük bir rekordur, yaşlıları ziyaret etmeleri, başka yardımlar götürmeleri, çeşitli haberleri bilgileri onlara ulaştırmaları, maaşların dağıtımıyla beraber toplamda 15,5 milyon ev ziyareti gerçekleştirilmiştir. Tabii bu süreçte yine İçişleri Bakanlığımız, dünyadaki birçok provokasyonlar gibi Türkiye'de de Kovid ile ilgili olarak birtakım provokasyon ve yalan haberlere güçlü bir şekilde ulaşmıştır.
Bakanımızın verdiği bilgiye göre 11 bin provokatif bilgi paylaşan hesap görülmüştür. Bunların çoğunun FETÖ kaynaklı olduğu görülmüştür. Fethullahçı Terör Örgütü'nün her zaman olduğu gibi, milletimizin zor zamanında, aynı ihanet duygusuyla ve motivasyonu ile hareket ettiği bir kere daha tespit edilmiştir."
Uyuşturucu ile mücadele
Uyuşturucu ile mücadelede son zamanlarda tarihi rekorlar gerçekleştirildiğini hatırlatan Çelik, "İçişleri Bakanımız da sosyal medya hesabından bunları paylaşıyor. Yakın zamanda 941'e çıkmıştı ölüm sayısı, bunun 300 civarına inmesi, uyuşturucu ile mücadele konusunda hem Bakanlığımızın yaptığı faaliyetlerin gücünü gösteriyor hem de farkındalık konusundaki çalışmaların bir netice aldığını gösteriyor." dedi.
Çelik, "Vefa Sosyal Destek Gruplarının tüm bu süreçte sahayı tutması, pek çok sosyal komplikasyonu önlemiştir. Vatandaşlarımızın hizmetine koşması, bunu tarihi kayda geçiren çalışmalar da yapacağız. Bununla ilgili olarak bazı film çalışmaları, bazı belgesel çalışmaları da gerçekleştirilecek. Çünkü başka ülkeler için de Türkiye'nin bu dönemde ortaya koyduğu uygulamalar örnektir." ifadelerini kullandı.
Kadına şiddet
Bütün bu süreç içerisinde en hassas oldukları konulardan bir tanesinin de kadına şiddet olduğunu vurgulayan Çelik, son günlerde yaşanan olaylardan üzüntü duyduklarını belirtti, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi.
Kadına şiddetle mücadele konusuna parti olarak çok hassas yaklaştıklarını, hükümetin bu konudaki çalışmalarıyla tam bir koordinasyon içerisinde olduklarını dile getiren Çelik, şöyle devam etti:
"Buna müdahale konusunda 1005'e yakın merkez, İçişleri Bakanlığımız tarafından kurulmuştur, bunlara gereken eğitimler verilmiştir. Dolayısıyla binin üstünde mekanizmayla bu şikayetler alınmakta ve müdahaleler yapılmaktadır.
Gerek partimize bildirilmesi gerek bakanlığımıza bildirilmesi, ilgili merkezlere bildirilmesi konusunda tereddütsüz çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. Hiçbir insana şiddet kabul edilemez ama kadına şiddet asla kabul edilemez. Bu konudaki çalışmayı daha güçlü bir şekilde sürdürmemiz gerektiği açıktır."
"Terörle mücadeleyi de unutmuyoruz"
Organize suç örgütlerinin çeşitli şekilde medyaya yansıyan açıklamalarının, vatandaşı rahatsız ettiğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Ulusal ve yerel düzeyde 110'a yakın organize suç örgütü, tamamen kontrol altına alınmıştır, bertaraf edilmiştir. Bunlarla ilgili olarak adli süreçler başlatılmıştır. İçişleri Bakanlığımız, bütün bu ortaya çıkan tablonun giderilmesi konusunda büyük bir performans göstermiştir.
Tabii bir yandan bunlarla mücadele ederken bir yandan yeni hastaneler açarken terörle mücadeleyi de unutmuyoruz. Pençe 1, Pençe 2, Pençe 3 harekatlarının başarısı Türkiye'nin terörle mücadelesinde kayda değer bir gelişme ortaya koymuştur. Tabii ki bunun devamı da gelecektir. Demokrasimizi korumak için, hukuk devletimizi korumak için, cumhuriyetimizi korumak için, medeni toplum düzenimizi, hukuk düzenimizi, insan hak ve hürriyetleri düzenimizi korumak için, terörle mücadele etmek en başta olmazsa olmazlarımızdan bir tanesidir."
Çelik, sosyal medyada yalan haberlerin yayıldığını, bu yalan haberlerin, denetim göreviyle görevlendirilmiş ve işini hassas yapması gereken milletvekilleri tarafından yapılmasının da son derece şaşırtıcı olduğunu söyledi.
Daha önce bir basın toplantısında koronavirüs salgını döneminde vatandaşa verilen ekonomik destekleri açıkladığını anımsatan Çelik, birilerinin "Ömer Çelik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkese 5 bin lira yardım gönderdik dedi" diye bir montaj hazırladığını belirtti. Çelik, bu montajın arkasına bazı CHP'li ve İYİ Parti'li milletvekillerinin takıldığını, bunların "milletvekilliğinin nasıl yapılmaması ve milletvekilliğinin ne olmaması gerektiğini gösteren çok açık örnekler" olduğunu dile getirdi.
Durumun, milletvekillerinin işlerini nasıl yapmadığını, işleri hususunda ne kadar gayri ciddi olduklarını gösteren bir örnek olduğunu belirten Çelik, "Bu konforlu bir alan. Hiçbir şekilde çalışmıyorsunuz. Gördüğünüz bir bilgiye sarılıyorsunuz. Bunların gerçek dünyada değil sanal dünyada yaşadığını bu vesileyle görmüş oluyoruz. Milletvekilinin, muhalefetin yapması gereken denetim görevinin bu derece düşük bir şekilde ele alınması ne kadar sıkıntılı bir durumla karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor. Sivil siyasetin seviyesinin yükseltilmesi memleketimiz açısından son derece önemli. Özür dilemelerini gerektirecek bir yalanı gerçekmiş gibi sahiplenip hemen bir muhalefet konusu haline getirmeleri de doğrusu ibretlik bir durumdur." diye konuştu.
"128 ülkeden 80 bin vatandaşımız getirildi"
Çelik, Kovid-19 ile mücadele konusunda yurt dışındaki vatandaşlarla ilgili çalışmaların çok etkili bir şekilde yapıldığını vurguladı.
Dışişleri teşkilatını çalışmaları dolayısıyla tebrik eden Çelik, "Konsolosluk merkezlerimiz bu süreçte 100 binden fazla çağrıya cevap vermiştir. Yurt dışında vefat eden vatandaşlarımızın yakınlarının da bu süreçte yalnız bırakılmamalarına özen gösterilmiştir. 1 Haziran itibarıyla yurt dışında yaşayan 558 vatandaşımız salgın nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Cenazelerin 454'ü ülkemize getirildi. Yurt dışında yaşayan toplam 559 vatandaşımızın da yakın takibi yapılmaktadır. Salgının başından itibaren 128 ülkeden 80 bin vatandaşımız Türkiye'ye getirildi ve bunların testleri yapıldı. Bütün bunlar, 112 Acil Servis ekipleri vasıtasıyla halen takip edilmeye devam ediliyor." ifadelerini kullandı.
Çelik, Türkiye'nin dünyanın hiçbir yerinde vatandaşını yalnız bırakmadığını, derhal bir kriz yönetimi ortaya koyarak tam bir organizasyon içerisinde bütün çalışmaları yerine getirdiğini dile getirdi.
Türkiye'den 135 ülkenin tıbbi malzeme yardım talebinde bulunduğunu ifade eden Çelik, bir kısmı bağış bir kısmı da ihracat izniyle olmak üzere 102 ülkeye Türkiye'nin yardım yaptığını bildirdi.
Filistin'e 5 milyon dolarlık yardım
Bu dönemde Filistin halkını asla yalnız bırakmadıklarına dikkati çeken Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İslam İşbirliği Teşkilatı İcra Komitesi'nde, Filistin'e 5 milyon dolar tutarında hibeyi Türkiye açıklamıştır. Biz bütün bu dönemin dünyada dayanışmaya daha çok kapı açacağını düşünüyoruz. Herhangi bir ülkedeki virüs, bütün insanlığı tehdit ediyor. İnsanlığın tek bir aile olarak algılanması hususunda daha yüksek bir bilinç oluşması gerekirdi ama ırkçılar, faşistler, kafatasçılar her zaman olduğu gibi bu bilincin engellenmesi konusunda gerekenleri, üzerlerine düşeni yaptılar. Batı Avrupa ülkelerinde vatandaşlarımıza ve camilerimize yapılan saldırıları yakından takip ediyoruz. Avrupa'da, bu yılın başından hazirana kadar 65 ırkçı ve İslam karşıtı vaka görülmüştür. 38'i Türk camisi ve cami derneklerine yöneliktir. İslam düşmanlığı ve Türkiye düşmanlığı konusunda Avrupa'daki muhataplarımızı bir kere daha uyarıyoruz. Sadece geçtiğimiz ramazan ayında yapılan 11 saldırının 8'i Türkiye kökenli cami ve derneklere yöneliktir."
Çelik, Türk toplumunu huzursuz etmeyi ve değerlerine saldırmayı engelleme konusunda Avrupa'daki yönetimlerin eksik davrandıklarını gözlemlediklerini aktardı.
"Irkçılar Avrupa değerleri ve demokratik değerlere düşmandır"
Faşistlere göz yumanların eninde sonunda bunlarla yüzleşeceklerini anlatan Çelik, şunları söyledi:
"Bu kafatasçılar bütün dünyanın başına beladır. Bu İslam düşmanları sadece İslam'a düşmanlık yapmıyor ellerine fırsat geçtiği zaman Avrupa'daki antisemitizmi yeniden diriltmek istiyorlar, kiliselere saldırıyorlar. Bu ırkçılar aynı zamanda Avrupa değerleri ve demokratik değerlere düşmandır. Dolayısıyla bunlarla mücadele, herhangi bir siyasi göz yummaya imkan vermeyecek şekilde, insanlık adına yapılması gereken bir mücadeledir. Bunun en yoğunlaştığı yerlerden bir tanesi Güney Kıbrıs oldu. Larnaka'da bulunan Tuzla Camisi'nin duvarına Bizans bayrağı asıldı. Bunu şiddetli bir şekilde kınadık. Daha önce de Limasol'daki Köprülü Camisi'nin avlusuna molotofkokteyli bırakılmış ve birtakım İslam ve göçmen düşmanı yazılar yazılmıştı. Rum yönetiminin sistematik şekilde İslam ve Türk düşmanlığını himaye ettiğini düşünüyoruz. Rum yönetiminin olduğu bölgelerde bunların bulunamaması diye bir şey söz konusu olamaz. Bunlar çok kısa sürede, sorumlu bir yönetimin bulabileceği şeylerdir."
Çelik, Rum yönetiminin bu olayların arkasındaki failleri bulmadığı müddetçe siyasi organizasyon ve olağan şüpheli olarak değerlendirileceğini vurguladı.
Panagiotopoulos'un açıklamaları
Yunanistan Savunma Bakanı Nikos Panagiotopoulos'un açıklamalarına da değinen Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yunanistan tarafında sürekli tansiyonu yükselten sözler oluyor. Yunanistan Savunma Bakanı çıkarlarını korumak için Türkiye ile savaşa hazır olduklarını ifade etti. Türkiye hukuk esaslı bir ülkedir. Bir kabile devleti değildir. Bu şekilde kabile devleti gibi konuşan bakanlara sahip değildir. Hukuk içerisinde kalmaya, hukukla hak ve menfaatlerini korumak Türkiye'nin önceliğidir. Başka bir durum söz konusu olduğunda da Türk ordusunun dünyanın en güçlü ordularından biri olduğunu ve her şeyi yapabilecek muktedir bir ordu olduğunu, silahlı kuvvetlerin Türkiye'nin milli menfaatlerini korumak konusunda kararlılık ve gücünün tartışılmaması gerektiğini herkes bilir. Yunan Bakan 'savaşa hazırız' demiş. Ona söyleyeceğim sadece şudur. Bu tip kötü şakalar yapmayın, bu tip şakalar alnınıza yapışır. Ciddiye alınacak bir tarafı yok ama sadece kötü şaka yapan, şaka yapmak için gerekli zeka düzeyine sahip olmayan bir yaklaşım içinde olduğunuzu göstermiş olursunuz."
Libya'daki gelişmeler
AK Parti Sözcüsü Çelik, Libya'daki başarıları yakın bir şekilde takip ettiklerini, darbeci Hafter yönetiminin giderek gerilediğini anımsattı.
BM tarafından meşru kabul edilen Libya yönetimine, NATO Genel Sekreteri'nin "destek verebiliriz" dediğini söyleyen Çelik, şunları kaydetti:
"Hem Akdeniz'in istikrarı hem Libya'nın geleceği hem de Libyalı kardeşlerimizin barış içinde yaşaması açısından darbeci Hafter'e karşı kazanılan başarılar gurur vericidir. Libya ordusunun başkent Trablus'un tamamının, ülkenin doğusundaki gayri meşru güçlerin lideri Hafter'in unsurlarından temizlemesi büyük bir başarıdır. Ayrıca Hafter'e bağlı milislerin temizlenmesiyle Trablus Havalimanı tamamen kontrol altına alınmıştır. Terhune vilayetinin alınması aynı şekilde askeri başarıyla bölgedeki dengeleri değiştirmiştir. Trablus Havalimanı biliyorsunuz stratejik bir noktaydı. Hafter milisleri kendilerine gönderilen, Libya'daki kardeşlerimize karşı suikast girişimini ifade eden silahları burası vasıtasıyla alıyorlardı. Bu odak noktasının bu şekilde meşru yönetim tarafından ele geçirilmesi stratejik öneme sahip. Dolayısıyla bu konudaki başarının da altını çizmek gerekir."
CHP'li bir Grup Başkanvekilinin Libya'daki darbeci Halife Hafter güçlerine "seküler" ve Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçlerine yönelik "cihatçı" sözleri nedeniyle hala özür ve düzeltme gelmediğini belirten Çelik, şunları söyledi:
"Dış politika konusundaki CHP savrulmalarına alışkınız ama bu derece darbeci bir isim için 'seküler ve makul bir yönetim' demek ve BM tarafından meşru kabul edilen Serrac yönetimine ise 'cihatçı' demek, doğrusunu söylemek gerekirse, bu derece vahim bir hata, dış politika konusunda belki tarihimize birinci sıraya geçecek bir hatadır. Dolayısıyla o grup başkanvekilinin, grup başkanvekillerinin kendi partileri adına konuşmak gibi bir kimliği de var, bu hususu düzeltmesi ve bu husustan dolayı da özür dilemesi gerekir. Oradaki darbeci bir kişiyi, gayrimeşru bir kişiyi 'seküler ve makul' olarak adlandırıp, BM'nin meşru kabul ettiği yönetimi 'cihatçı' olarak adlandırmak nasıl bir yanılgıdır? Bunu doğrusunu söylemek gerekirse öğrenmek isteriz.Türkiye, hem kardeş Libya halkının yanında olmak kaygısıyla ve arzusuyla hem de orada Akdeniz'in istikrarı açısından Serrac yönetimine destek vermeye devam edecektir."
Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, saat 21.00'de TRT'de özel bir yayının olacağını ve önemli açıklamalarda bulunacağını söyledi.
Kovid-19 pandemisi nedeniyle Hazine ve Maliye Bakanlığının destek paketlerini açıklamaya devam ettiğini hatırlatan Çelik, "Borsa İstanbul tarihinde ilk kez 13 gün kesintisiz artarak tarihinin en uzun soluklu yükselişini gerçekleştirdi. Tüm kara propagandalara karşı bu, Türkiye'ye duyulan güvenin ifadesidir. Burada tabii çeşitli kesimleri unutmadığımız gibi tabii ki başımızın tacı çiftçilerimizi de unutmuyoruz. Hububat üretimi ve pancar küspesi için toplamda 1,5 milyon dekarlık sözleşmeli ekili alan ile 400 milyon lirayı aşan avans desteğinde bulunuldu. Çiftçilerimizden ilk hasadı TÜRKŞEKER almaya başladı. Bu şekilde Kovid sonrasında, Kovid döneminde de gördüğümüz gibi gıda konusu, gıda konusundaki tedarik zinciri, artık stratejik bir sektör olarak tamamen yerini almıştır. Bunu daha da güçlü bir şekilde değerlendirmeye devam edeceğiz." diye konuştu.
CHP'li Enes Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesine yönelik itirazlara ilişkin soru üzerine Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Meclis'in yaptığı aslında, mahkemenin verdiği kararın usulü bir şekilde yerine getirilmesidir. Milletvekilliği, biliyorsunuz, Anayasanın 84. maddesinin ikinci fıkrası, Meclis iç tüzüğünün 136. maddesi gereği Genel Kurul'da okunuyor. Bu çerçevede kesin hüküm giyme ve kısıtlanma halinde düşmesi, kesin mahkeme kararının Genel Kurul'a bildirilmesiyle oluyor. 95'te yapılan bir düzenlemeyle bu hale geldi. Dolayısıyla bir kişi bu hükmü giydiği andan itibaren Genel Kurul'a bunun okunması gerekiyor. Şimdi burada bazı iddialardan bahsediyorlar, diyorlar ki 'dönem sonu beklenebilirdi' diye. Meclis Başkanımız önemli bir hukukçudur, bütün bunları teker teker açıkladı. Bugüne kadar dönem sonunun bekletildiği herhangi bir şey yok, uygulama yok, Genel Kurul'un bilgilenmesinin dönem sonuna bırakıldığına dair bir bilgi yok. Şimdi 'teamül var' diyorlar, böyle bir teamül de yok.
Tam tersine, Genel Kurul'a bu, kesin hüküm gerçekleştikten sonra okunmuş, dönem sonuna bırakılması gibi tek bir kesin hüküm yok. Bununla ilgili olarak Meclis Başkanlığından da bilgi alınabilir. Geçmiş yıllarda bu uygulama nasıl yapılmış? Dönem sonuna bırakılma uygulaması var mıdır yok mudur? Sonra bir iddiada bulunuyorlar, 'Bu işle ilgili olarak konunun uzmanlarına soruldu ve konunun uzmanlarının bunun dönem sonuna bırakılması ile ilgili kararı dosyanın içerisinde var.' diyorlar. Bir kere böyle bir karar da yok, yani herhangi bir konunun uzmanın verdiği bir görüş de yok. Dolayısıyla bu bahsedilen çalışmanın, daha önceki Meclis Başkanımız Sayın Binali Yıldırım döneminde yapıldığını söylüyorlar. Halbuki bu 2 milletvekili ile ilgili bilgi, Sayın Şentop döneminde gelmişti. Dolayısıyla o şekilde bir uzman görüşü olması zaten söz konusu değil. Bunu bir kere belirtmek isterim, yani CHP tarafından iddia edilen uzman görüşü gibi bir şey kesinlikle dosyada söz konusu değil."
Çelik, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruya ilişkin de şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, hükmün kesinleşmesini engellemez. Adı üstünde, bir şey kesinleştikten sonra Anayasa Mahkemesine başvuru yapılabilir. Kesin hüküm haline gelmemiş kararlar içinse bireysel başvuru olmayacağı son derece açık bir durumdur. Dolayısıyla Meclisin yaptığı işlem, Anayasanın 84. maddesinin ikinci fıkrası ve Meclis iç tüzüğünün 136. maddesi gereği usulü bir işlemdir. Yani burada odaklanılması gereken şey, Meclisin yaptığı işlem değil mahkemelerin verdiği karardır. Mahkemelerin verdiği kararı hiç kimse tartışmadan, bu kararın içeriğinin ne olduğunu hiç kimse tartışmadan, Meclis bu işlemi yapmaya mecburdur. 'Teamül bunu yasama dönemi sonuna bırakmaktır' deniyor. Bu geçmiş uygulamaların hiçbirinde böyle bir şey yok. Yani bir şeyin teamül olması için birden çok kere bu uygulamaya imza atılmış olması lazım. Böyle bir uygulama yok, böyle bir uygulama olmadığı için tekerrür de etmemiş. Dolayısıyla teamüle de dönüşmemiş denilebilir."
"Maske, normalleşmenin korunması için önemlidir"
AK Parti Sözcüsü Çelik, dışarıda maskesiz dolaşan bazı vatandaşlarla ilgili endişeler anımsatılarak, kısıtlamaların kaldırılmasına yönelik kararların yeniden ele alınmasının söz konusu olup olmadığına ilişkin soru üzerine, önceliklerinin, normalleşme sürecini korumak ve geliştirmek olduğunu vurguladı.
Bunun yolunun maske takmak, mesafeyi korumak ve temizlikten geçtiğine işaret eden Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu yapılmazsa, vaka sayıları yükseltilirse tabii ki durum yeniden değerlendirilecektir. Bizim arzu ettiğimiz şey şudur; sıfır vaka sayısını görmek. Sıfır vaka sayısına ulaşmak istiyoruz. Bunun için istirham ediyoruz; maske meselesi normalleşmenin korunması için önemlidir. Yoksa bugünlerdeki normalleşmenin ters yüz olma ihtimali de vardır. O sebeple maskeyi takacağız, mesafeyi koruyacağız ve temizliğe dikkat edeceğiz.
Bu, normalleşmeyi güçlendirir. Buna odaklandığımız zaman neticeyi alırız. Ama odaklanmazsak, vaka sayılarında bir yükselme söz konusu olursa tabii ki o zaman yeni bir değerlendirme yapılacaktır."
"Gazetecilerle ilgili yargı süreci devam ediyor"
Çelik, gazeteciler İsmail Dükel ve Müyesser Yıldız hakkındaki gözaltı kararlarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine, "Gazetecilerle ilgili yargı süreci devam ediyor. Askeri casusluk suçu çerçevesinde bir soruşturma söz konusu. Onu beklememiz gerekiyor." açıklamasında bulundu.
HDP'nin yürüyüş başlatma kararına ilişki soru üzerine de Çelik, "Şu anda salgın dönemindeyiz, hiçbir şekilde vatandaşlarımızı riske atacak toplanmaların söz konusu olmaması, herkesin hassas olması gerekir. Bu hassasiyet içerisinde davranılması gerekir." dedi.
Maske ve mesafenin önemine vurgu yapan Çelik, aynı zamanda çeşitli toplanma ve yürüyüşlerde suç olan, terör örgütü lehine propaganda yapan bazı hususları gördüklerini ifade etti.
Çelik, bunların da olmaması gerektiğinin altını çizerek, "Terör örgütü dediğimiz organizasyon; askerimizi, sivil insanımızı öldüren, demokrasimizi, cumhuriyetimizi yok etmek isteyen bir şebekedir. Bunun lehine, bunun propogandasını yapacak şekilde herhangi bir eylem biçimine müsaade etmemiz söz konusu değildir. Herkesin ayrıca salgın döneminde gereken sorumluluğu göstermesi gerekir." diye konuştu.
Ayasofya'nın statüsünün değiştirilmesine ilişkin çalışmalar
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, müze statüsünde olan Ayasofya'nın, bu statüsünün değiştirilmesine ilişkin çalışmaların ne aşamada olduğuna yönelik soruya karşılık, Türk siyasetinde 1934'ten beri bu konuda pek çok tartışma yapıldığını anımsattı.
İnsanlığa ait bu mirasın, abidevi eserin kilise olarak hizmet verdiği dönemlerden sonra cami haline dönüştürüldüğünü ve milletin gözünde muazzam bir yerinin bulunduğunu dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
"Hem insanlık için son derece önemlidir hem de Ayasofya Camii olarak her zaman kalplerde, gönüllerde özel bir yere sahiptir. Çeşitli aşamalardan geçti bu süreç, çeşitli siyasi tartışmalar yapıldı. Kuşkusuz Cumhurbaşkanımızın daha önceki açıklamaları da var; 'biz çalışırız, hangi karara vardığımızı yeri geldiği zaman açıklarız.' Halen o noktada olduğumuzu söyleyebilirim. Bu çalışmalar belli bir karar noktasına vardığı zaman Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından tabi ki açıklanacaktır."
Çelik, vatandaşların, milletin bu konudaki hissiyatını, mesajlarını değerlendirdiklerini, bunları her zaman göz önüne aldıklarını vurguladı.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.