Son günlerde Akdeniz’e ortaya çıkarılarak tartışma konusu yapılan “münhasır ekonomik bölge” Lozan’ın rövanşını almayı planlayanların kurgusudur.

Türkiye’nin hakkını elinden almaya çalışıyorlar.

Türkiye yararına tek öneri Yenilik Partisi Genel Başkanı Öztürk Yılmaz’dan geliyor.

Cumartesi gecesi CNN Türk’teki açık oturumda kiralıkların Öztürk Yılmaz’ı boğmaya çalıştıklarını şaşkınlıkla izledim.

Biat kültürü ile birer zavallıya dönüşenler gün gelecek kaçacak delik arayacaklardır..

Akdeniz’de Türkiye’yi boğmaya çalışan bir çıkar çatışması vardır.

Bir adım daha ileri giderek üçüncü dünya savaşının alt yapısı hazırlanmaktadır dersek de yanlış olmaz.

Dünya iki büyük çete tarafından yönetiliyor.

1-Beşli çete

2-Üçlü çete

Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi’nin beş sürekli üyesi

Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Fransa, Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya veto hakkına sahiptir ve bunların dediği dediktir.

Dünya bu beşli çetenin elinde oyun hamuruna dönmüştür.

Silah çetesi, petrol çetesi, ilaç çetesi ise diğer çete grubudur.

Silah çetesi , silah üreticilerinden oluşur.

Silah üreticilerinin elinde çok büyük bir silah şişmesi vardır.

Dünyanın çeşitli bölgelerindeki yerel çatışmalar biriken silahları tüketemiyor.

Biriken bu silahların elden çıkması için geniş çapta bir savaş gereklidir.

Öte yandan dünya savaşı hattı değişmiştir.

Londra-Berlin-Moskova hattı güneye indi.

Çünkü bu hat üzerinde arık savaş çıkma olasılığı görünmüyor.

Yeni hattın Atina-Ankara-Bağdat –Şam olma olasılığı oldukça güçlü.

Hattın doğu ucu çatallaşırsa Tahra da bu hattın içine alınabilir.

Büyük Ortadoğu Projesi adı verilen emperyalist projesinin en büyük amacı Orta doğudaki güçlü devletleri parçalayarak yeni küçük devletler oluşturmaktır.

Türkiye için bu Sevr haritasının uygulanması anlamı taşır.

Türkiye ile ilgili haritalarda İstanbul, İzmir,Trabzon, Ankara, Diyarbakır ve Mersin başkentli devletçikler planlanması bilinmektedir.

Türkiye ,İran ve Mısır parçalanırsa ABD ve eşkıya batı tüm orta doğuyu kolayca ele geçirir.

İsrail de sınırlarını iyice genişletir.

Bu yazılanlar kolayca gerçekleşemez.

ABD ve batı bu bölgede bir büyük savaş planlamaktadır.

Böyle bir savaş kaçınılmaz olarak Rusya’yı da içine çeker.

Ortadoğu’da dört asıl oyuncu vardır.

Türkiye – İran-Mısır ve İsrail.

Diğerleri karton devletlerdir.

Devlet başkanlarının çoğu ABD’nin memurudur.

ABD ve Fransa Yunanistan’ı kışkırtarak Türkiye ile savaşa sokarsa ABD ordusu bölgeye gelecek demektir.

Bu aynı zamanda İran’a da saldırma konusunu gündeme getirir.

İşte Tam burada Rusya devreye girer ki dünya savaşı da böyle başlar.

Bu yazdıklarım kurgu gibi geliyor ama gerçekleşmeye de o kadar yakındır

Devlet aklı vizyonsuz olduğu zaman her zaman oldu bittilerle karşılaşılır.

Türkiye’de Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara h gelmesiyle devlet aklı devre dışı kalmıştır.

“Türkiye’yi küçük Amerika yapacağız” sloganıyla devlet aklı aynı yere buluşamazdı.

Ancak ülkenin iç dinamikleri yapılanlara karşı çıkınca NATO darbeleri devreye sokuldu.

1960-1970-1980 askeri ihanetlerinde hedef iktidarlar gibi gözükse de saldırı gençlere yapıldı.

Bu arada CİA partileri ve gençlik örgütleri de deveye girince 1970 ile 1980 arasında 5000 yetişmiş genç öldürüldü.

Yıl 2020, gençlik siyasetten neredeyse korkuyor.

Sivil toplum örgütleri kendi işleri dışında her işle ilgileniyorlar.

İşçi sendikaları artık sendikacıları bile doyuramıyor.

Üniversiteler bilimden uzaklaşmış ve yüksek liseye dönüşmüş.

Yurtseverlik belli çevrelere sıkışıp kalmış.

Toplum dinamikleri derin uykudalar.

Öylesine uykudalar ki “ keşke istiklal savaşını Yunan kazansaydı” diyen bir şerefsiz neredeyse ödül alacak konuma getirilmiş..

Bu durumda Türkiye bir büyük savaşa sokulmaya çalışılıyor.

Eğer bakacak yüzümüz kaldıysa Tanrı yardımcımız olsun.

“Size akıl vermiştim neden kullanmadınız” dediğini duyar gibiyim.