Işın Erenoğlu
AKILLI MOLEKÜLLER (PEPTİTLER) ve ESTETİK
Işın Erenoğlu Üstündağ
Estetik kaygının, insanlık tarihinde zirve yaptığı bir dönemden geçiyoruz. En azından daha ileri boyuta ulaşacaksa da henüz görmediğimiz için mevcut talebe pekala zirve diyebiliriz. Doğal akışın aksine, eski fotograflarında daha yaşlı görünen insanlarla dolup taşan uygulamalar, estetik uygulamalara olan talebin ateşini de, iyiden iyiye körükler oldu.
Hatta bedeli ölüm bile olacaksa, bıçak altına yatan, üstelik üstüne para veren gençlerden yada yaştan bağımsız milyonlardan bahseder hale geldik. Mide, inceltme, germe ameliyatları vs. Botoks ise artık günlük vitamin almayla eşdeğer, yaptırılması gereken bir işlem olarak kabul ediliyor. Öyle ki, alındaki düşünme kasları artık literatüre veda edebilir. Diğer taraftan bizim yaratıcı kadınlarımız, altın günü yerine, botoks günü yapıyorlar. Bir hemşire, güne gelenlere sıralı botoks yaparken, kalan diğerleri börek, çörekle bilimsel konuşmalar eşliğinde(!) mevcut yastıklara destek atıyorlar. Sonuç belli, bayanlar akşama tam tekmil, kaşları, gözleri göğü işaret eden, şaşkınlar ordusu olarak günden ayrılıyorlar.
Esas endişemi sorarsanız, eskiden doğal güzelliğe değer veren insanlık, artık estetik yaptırmayan insanları toplumdan dışlayacak psikolojiye ulaşacak diye korkuyorum. Bu durumda herkes işi bırakıp estetik cerrahi okusa yeridir. Çünkü diğer bir gerçek ise, kadınlar kadar olmasa da, erkeklerin de buna ilgi gösteriyor olması. Malum bizde malzeme sınırsız. Neyse ki, Avrupada hala bu seviyede değiliz.
Şahsen, kazalarda ve özel durumlarda gerekmedikçe, estetik çözümler, acısız ve eziyetsiz olmalı diye düşünüyorum. Benim teknolojiden umudum sonsuz, elbet bir gün olacak, yaşımda ilerlemiş olacağı için memnuniyetle o zaman deneyebilirim. Sözü niye acısız ve eziyetsiz uygulamalara getirdin diye sorarsanız? Size hasarlı bölgeye, akıllı moleküller(peptitler) uygulanarak, yapılan yeni bir tedaviden bahsedeceğim.
Diş minesi, ağızda diş büyürken amelojenez olarak adlandırılan biyolojik bir süreç içinde üretiliyor. Ne varki, dişin büyümesi durduğunda bu mineyi üreten hücrelerin tamamı ölüyor. Şeker yada karbonhidrat içerikli bir besin yediğimizde mineyi bozan bir asit ortaya çıkıyor ve çürümeye neden oluyor. Bu etkiyi floridli diş macunlarıyla engellemek mümkün. Ama Amerikan Ulusal Sağlık Merkezinin 2015 yılına ait son raporunda, 20 ile 64 yaş arası erişkinlerin %91’inin dişlerinde çürük oluştuğunun, bunların da %27’sinin tedavi edilmediği yayımlandı[3].
Akıllı molekül uygulamaları, bir yazı dizisi olabilecek kadar geniş ve detaylı bir konu. Bu nedenle akıllı moleküllerle diş minesinin üretilmesi, yani diş estetiği, öncelikli yaşam ihtiyacımız olan sağlık adına, iyi bir başlangıç olur diye düşündüm.
Yeni ‘’akıllı bionanomalzeme’’ denilince ‘’Peptitler’’ akla geliyor. Peptit nedir derseniz?
Protein ve peptitler önemli biyolojik fonksiyonları yürüten hücrenin temel yapı taşlarıdır. Yapısal olarak, peptit ve proteinler birbirine çok benzerler. İkiside peptid bağlarının bir arada tuttuğu aminoasit zincirlerinden meydana gelirler.
Aralarındaki temel fark; peptitler, proteinlerle kıyaslandığında daha az sayıda aminoasitten oluşmuş görece daha küçük moleküllerdir. (Nano boyutta yani 1/1.000.000.000)
Peptitlerin çığır açacak yeni uygulamalarda tercih edilmesinin iki temel özelliği var. Birincisi, moleküler boyutta tanıyabilmeleridir (molecular recognition). İkincisi kendi kendilerini gerekli bölgelere taşıyabilmeleridir[1].
Peptitler, doğada bulunan akıllı fonksiyonlara sahip biomoleküllerden yola çıkarak geliştirilmiştir[1]. Şuanda sadece biyoloji alanında değil, malzeme bilimi ve mühendislik alanında da sıkça kullanılıyorlar.
2018 yılına ait bilimsel bir makalede, dişlere formunu veren proteinlerden alınan ilhamla, peptitler kullanılarak, diş minesinin tekrar üretildiği yayımlandı. Seattle şehri, Washington Üniversitesindeki bilim adamları, amelogenin isimli proteinden peptit türetti. Daha sonra bu peptitleri minenin hasar gördüğü, çürümüş bölge üzerine bırakarak, akıllı moleküllerle yeni minenin üretilmesini ve ek bir dolgu malzemesi kullanmada biyolojik olarak, dişin kendi kendisini tedavi etmesini sağladı. Araştırmacılar Laboratuvar deneylerinde, her uygulamada dişte 10 ila 50 micrometre boyutunda yeni mine üretildiğini ispatladılar ve peptitle mine üretiminin mevcut diş tedavisine sağlıklı bir alternatif çözüm sunduğunu belirtiyorlar[4].
Diğer taraftan İngiliz Dişhekimleri başkanı Prof. Damien Walmsley, peptitle mine oluşumunun şimdilik çok küçük boyutlarda başarılı olduğu için, derin diş çürüklerinde yine dolguya ihtiyaç duyulacağını belirterek, bu çözümün çok baştadaki çürüklerde veya minenin az zarar gördüğü durumlarda uygulanabileceğini söyledi. Küçük hasarların ise, hergün iki kere düzenli floridli diş macunu ile fırçalanarak ve şekerli yiyeceklerden uzak durularak da üstesinden gelinebileceğini ekledi.
Ben ise, hız kesmeyen buluşlar ve içinde bulunduğumuz dijital çağ nedeniyle, öngörmekte zorlandığımız gelecek için, bilimin ilerleyeceği iki temel yol olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri ‘’Yapay Zeka’’, diğeri ‘’Akıllı Moleküller’’ olacak. Bunlar daha ayak sesleri, ve gümbür gümbür gelen gelecek için ateşi yakacak kıvılcımlar olacaklar...
Estetik kaygımızın arttığı kadar, bizi geleceğe taşıyacak, bilim ve teknoloji alanındaki çalışmalarımızın da artması dileğiyle...
Gülmek mayalansa, dünyada sadece kahkaha!
Çocuk dayılansa, ailede hayâ!
Yok artık! Çoğu kadın bilmez cefa
Varsa sefa, yoksa sefa, bir de SSK…
Referanslar:
[1]https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/23468140
[2]https://www.sciencedirect.com/topics/chemistry/molecular-recognition