Akşener'den 14 Günlük Kısıtlaması Çağrısı
İyi Parti lideri Akşener, "Akla, bilime kulak verin. Yarım yamalak tedbirler yerine, Hiç vakit kaybetmeden, 14 günlük, kesintisiz bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan edin" dİyerek hükümete çağrı yaptı.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı Koronavirüs kısıtlamalarını sert bir dille eleştirdi. Akşener, "Akla, bilime kulak verin. Yarım yamalak tedbirler yerine, Hiç vakit kaybetmeden, 14 günlük, kesintisiz bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan edin" çağrısında bulundu.
Akşener, grup toplantısında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Reform' açıklaması için "Ne büyük keşif. Erdoğan’ın derdi, reform yapmak falan değil. Aslında bu vaadin gizlediği bir başka şey var. Nedir o? Acı reçete! 19 yıldır, her yıl yeniden uçan ekonominin geldiği nokta bu: Acı reçete. Akılları sıra bu acı reçeteyi, reform yapıyoruz diye millete yutturacaklar" dedi.
Akşener konuşmasında özetle şunları söyledi:
BU İŞ SAHTE ENFLASYON HESABINA BENZEMEZ:Uyarılarımıza rağmen, pandemi konusunda, milletimizde bir güven bunalımı oluştu. Milletimiz elbette bu konuda, hangi noktada olduğumuzu bilmek isteyecek. Bu sadece bir istek değil, bu bir haktır. Vatandaşınızı, böyle bir tehlikeyle ilgili olarak, açık ve doğru bilgilendirmeniz gerekir. Bu iş, siparişle ürettirdiğiniz, sahte enflasyon hesabına benzemez. Söz konusu olan vatandaşımızın sağlığıdır, hayatıdır. Pandeminin ilk gününden bu yana, samimiyetine inandığımı ifade ettiğim, Sayın Sağlık Bakanı’nın zor durumda olduğunu görüyorum. Ekonomideki her rakamla, kafalarına göre oynayıp, yanlış hikayeler yazan bu iktidarın, pandemi konusunda da benzer bir alışkanlık edindiğine şahit oluyoruz. İktidarın, milletimize akşam üstleri açıkladığı rakamlar, maalesef artık inandırıcı değil. Bakın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin resmi rakamları ortada.
KOCA'NIN BİR KARAR VERMESİ GEREKİYOR: 14 Kasım tarihine kadar, sadece İstanbul’da, hayatını kaybeden vatandaşlarımızın sayısı 9872. Bu işte bir gariplik var. Çünkü şeffaflık yok, dürüstlük yok. Hal böyleyken, Sayın Koca’nın da artık bir karar vermesi gerekiyor. Salgının ilk gününden bu yana sürdürdüğü çalışmalarına gölge düşürmemek için, gerçekleri milletimize anlatması gerekiyor. Çünkü gerçekleri bilmek en doğal hakkımız. Bizi ilgilendireni, bizden saklayamazsınız. Siyasi hesaplarınız, vatandaşlarımızın sağlığından, ya da canından önemli değildir.
AKLA, BİLİME KULAK VERİN: Pandemi kontrolden çıkmış görünüyor. Özellikle İstanbul’daki tablo tam bir felaket. Söz konusu olan, vatandaşlarımızın canı.Burada başka hesaplar yapılmaz. Hele siyasi hesap hiç yapılmaz. Çok geç olmadan, uzmanlara kulak verin. Akla, bilime kulak verin.Dün akşam açıkladığınız yarım yamalak tedbirler yerine, Hiç vakit kaybetmeden, 14 günlük, kesintisiz bir sokağa çıkma kısıtlaması ilan edin.
NE BÜYÜK KEŞİF YAPTIN: Sayın Erdoğan, geçen hafta bir müjde daha verdi. İktidarının 19’uncu yılında, aklına daha yeni gelmiş, ekonomi ve hukuk reformu yapacakmış. Bir de bunu, öyle bir müjdeliyor ki… Sanki ekonomiyi de, hukuku da kendisi keşfetmiş. Sayın Erdoğan, ne büyük bir keşif yaptın sen öyle ya?...19 yılın sonunda, ekonomi ve hukuk kelimelerini aynı cümle içinde kullanmayı başardın. Covid aşısını bulan, Türk bilim insanlarını gölgede bıraktın. Dünya kamuoyunun aklını başından aldın. Vatandaşımız için küçük, ama senin için çok büyük olan, adeta Nobellik bu adım için, seni yürekten tebrik ediyorum...
BU REFORMLARI BU ZİHNİYETLE YAPAMAZSINIZ: Keşke samimi olsalar. Keşke sıkıştıkça müjde verip, salondan çıkar çıkmaz verdikleri müjdeyi unutmasalar. Ama yapamazlar, çünkü bu bir zihniyet meselesi. Türkiye’nin elbette yapısal reformlara ihtiyacı var. Biz bunu, 3 yıldır söylüyoruz. Ama bu reformları bu zihniyetle yapamazsınız. Bu reformları, bu beceriksiz kadrolarla yapamazsınız. Bu reformları, “Önce millet, önce memleket.” demeden yapamazsınız.
ACI REÇETEYİ REFORM DİYE MİLLETE YUTTURACAKLAR: Sayın Erdoğan’ın derdi, reform yapmak falan değil. Aslında bu vaadin gizlediği bir başka şey var. Nedir o? Acı reçete! 19 yıldır, her yıl yeniden uçan ekonominin geldiği nokta bu: Acı reçete. Akılları sıra bu acı reçeteyi, reform yapıyoruz diye millete yutturacaklar. Ne var ki, uzun zamandır millete uzak, milletin derdine sağır oldukları için, farkında olmadıkları bir şey var: Milletimiz o acı reçeteyi, zaten çok uzun zamandır iliklerine kadar yaşıyor.Maaşlarında yaşıyor. Çarşıda yaşıyor, pazarda yaşıyor. İşsiz evlatlarının hüzün dolu bakışlarında yaşıyor.
EL İNSAF, AYIPTIR, GÜNAHTIR: Vatandaşa acı reçete, yandaşa milyarlar... Pandeminin ilk gününden beri, 83 milyon vatandaşın cebine doğrudan koydukları para 10 milyar lira. Bu dar günlerde, tek bir kodamanın cebine koydukları kâr 9 milyar lira. El insaf. Ayıptır, günahtır. O parayı kim ödeyecek? O parayı millet ödeyecek, millet!
BÜTÜN GÜNAHI MERKEZ BANKASI BAŞKANINA YIKTILAR: Rezervler bitip, dolar yine artmaya başlayınca, “rekabetçi kur” diyerek, beceriksizliklerini örtmeye çalıştılar.Eski Damat Bakan, Yeni Ekonomi Programı’nı açıkladı. Program, daha açıklanır açıklanmaz ellerinde patladı, çöp oldu. Güven iyice kayboldu. Şakacı Damat Bakan, çareyi “dolara bakmıyorum” demekte, “dolarla mı maaş alıyorsunuz.” diye espri yapmakta buldu. Merkez Bankası Başkanı’na baskı yaptılar, açık bir şekilde faiz artırımı yapmak yerine, dolambaçlı yollardan faizleri artırdılar. Her olaydan sonra piyasa iyice tedirgin oldu, dolar aldı başını gitti. Bütün günahı, eli kolu bağlı Merkez Bankası başkanına yıktılar.
ÖNCE RESTLEŞTİLER, SONRA TESLİM OLDULAR: 2 yıl içinde, Cumhuriyet tarihi boyunca oluşan borç stoku kadar, borç biriktiren Damat Bakan, en sonunda istifa edip gitmek zorunda kaldı. Sayın Erdoğan, hastalanan damadını affetti, yeni bir Hazine ve Maliye Bakanı atadı. Yeni atanan arkadaşların ilk icraatı, piyasanın talep ettiği faiz artışını yapacakları sinyalini vermek oldu. Ardından Sayın Erdoğan devreye girdi, “Ne gerekiyorsa yapacağız” diyerek, faiz arttırımına yeşil ışık yaktı. Kendisi hala “Faiz sebeptir, enflasyon sonuç” dese de, piyasalar Sayın Erdoğan ve ekibini dize getirdi, bileğini büktü. Yani önce piyasalarla restleştiler, sonra piyasaya teslim oldular. Yaptıkları hatalarla, Türkiye ekonomisini faiz ve kur arasına sıkıştırıp bıraktılar. Ancak geciken bu faiz artışı sinyali, Türk milletine çok pahalıya mal oldu.
İŞLER DÜZELDİ SANMAYIN: Yüksek bir faiz artırımına 'Tamam' dediniz, dolar aşağı geldi. Ama işler düzeldi sanmayın. Faiz artışından sonra, ekonomideki tahribatı düzeltmek, daha da zor olacak. Piyasa, sizin uyguladığınız yanlış politikalardan dolayı, bu durumdan istifade ederek, her defasında, daha fazlasını talep edecek. Unutmayın ki;19 Kasım’da Merkez Bankası’nın faiz arttıracağı yönünde oluşan beklenti,sadece ateş düşürücü bir müdahaledir. Bir an evvel tedaviye başlamazsanız, ateş tekrar yükselecek, siz de daha fazla faiz artırmak zorunda kalacaksınız. Bir süre sonra, faiz artırmak da sonuç vermeyecek. Bu arada olan, sabit gelirli vatandaşa, işi olmayana, yıllarca emek verilerek oluşan yerli sermayeye olacak.
GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEME GEÇMENİZ GEREKLİ: İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçmeniz gerekli. Çünkü, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem; Kurumsal devlet, Demokrasi ve konuşan Türkiye demektir. Çünkü, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde; Yasama, Yürütme ve Yargı birbirinden kesin olarak ayrılır. Hiçbir erk, bir diğeri üzerinde vesayet kuramaz. Çünkü, İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde; Millet iradesini vesayet altına alan, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ortadan kalkar. Söz de, karar da, yeniden aziz milletimizin olur."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.