Şeyh Abdulla Ahmed Bin Hamad Al Khalifa, Anadolu Ajansının (AA) "Global İletişim Ortağı" olduğu, Belek Turizm Bölgesi'ndeki NEST Kongre Merkezi'nde düzenlenen Antalya Diplomasi Forumu (ADF) 2024'te AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

ADF'ye konuşmacı olarak davet edilmekten büyük memnuniyet duyduğunu belirten Al Khalifa, diplomasinin çatışma öncesi ve sonrasında ilk ve son çare olarak ele alındığı forumun çok yerinde bir zamanda düzenlendiğine inandığını dile getirdi.

Al Khalifa, diplomasinin dünyanın dört bir yanındaki zorlukların ele alınmasındaki önemine işaret ederek, ADF'nin Türkiye'nin bu kapsamdaki çabaları çerçevesinde dünyanın dört bir yanından üst düzey yetkilileri ve diplomatları bir araya getiren, başarısını kanıtlamış bir organizasyon olduğunu vurguladı.

Orta Doğu'da kalıcı barışın 3 yapı taşı

Gazze'de yaşanan trajedinin dünyayı barışa odaklanmaya zorladığını vurgulayan Al Khalifa, Orta Doğu'da kalıcı barışın yapı taşlarını 3 maddede özetlemek istediğini ifade etti.

Al Khalifa, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Birincisi, Filistinlilerin geri dönmesini ve İsrail'in 1967 sınırlarına yani Haziran Savaşı'ndan önceki sınırlara çekilmesini talep eden 194 ve 242 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararları. İkincisi, Filistin Ulusal Yönetimi'nin iki devletli çözümü kabul eden 15 Kasım 1988 tarihli kararı. Üçüncüsü de 2002'de Suudi Arabistan Krallığı tarafından önerilen ve İsrail'in tüm Arap devletlerince tanınması karşılığında 1967 sınırlarına çekilmesini öngören Arap Barış Girişimi'dir."

Al Khalifa, bu yapı taşları bir araya getirildiğinde Kudüs'ün doğusu ile Batı Şeria'nın büyük bir kısmının Filistin'de kalacağının, Golan Tepeleri'nin Suriye'ye geri verileceğinin, küçük sınır sorunlarının giderileceği iki devletli çözümün ortaya çıkacağının altını çizdi.

Hem Filistin hem de İsrail tarafının göz önünde bulundurulması gereken taleplerinin olduğuna dikkati çeken Al Khalifa, Filistin'in müzakere edilemez gördüğü iki talebin başkenti Kudüs'ün doğusu olan Filistin devletinin kurulması ve geri dönüş hakkının sağlanması; İsrail tarafının ise Yahudi devletinin tanınması ve güvenliğinin temini olduğunu belirtti.

Al Khalifa, tüm bu taleplerin meşru olduğuna inandığını dile getirdi.

Türkiye-Bahreyn ilişkileri

Türkiye-Bahreyn ilişkileriyle alakalı da değerlendirmelerde bulunan Al Khalifa, Bahreyn Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti ikili diplomatik ilişkilerinin 50. yılının geçen yıl kutlandığını anlattı.

Al Khalifa, iki ülkenin Bahreyn Kralı Hamed bin İsa Al Halife ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde siyasi, ekonomik, kültürel ve diğer tüm alanlarda ikili ilişkileri daha da geliştirdiklerini vurguladı.

Şu anda Türkiye'de bir milyar doların üzerinde Bahreyn yatırımının olduğu bilgisini paylaşan Al Khalifa, şunları kaydetti:

"Türkiye'ye gelen Bahreynli turist sayısının, iki ülke arasındaki ticaretin ve ekonomik ilişkilerin öneminin artması, bizi ikili ilişkileri daha da geliştirmeye teşvik etmektedir. Bahreyn ile Türkiye, bölgesel ve uluslararası konularda çok yakın çalışmaktadır. Türkiye, çok önemli olan NATO İstanbul İşbirliği Girişimi kapsamında Bahreyn'e çok destek olmuştur. Bu girişim, 2004'te İstanbul'da ve Türkiye'de başlatılmıştır.

Bahreyn, güvenlik ve askeri ilişkilerini geliştirmek için Türkiye ile yakın şekilde çalışmaktadır. Bahreyn ile Türkiye arasındaki ikili işbirliği ve ortaklığın çeşitlendirilmesinin çok cesaret verici olduğuna inanıyorum ve bunu ileride geliştirmeye devam edeceğiz."