ALEV ALATLI’YA ARZEDERİM: ACINDAN ÖLEN YOK AMA…
Kerime Yıldız yazdı: ALEV ALATLI’YA ARZEDERİM: ACINDAN ÖLEN YOK AMA…
Alev Alatlı, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada, “Siyâsî bir söylem olarak açlık, Türkiye'nin bugünkü koşullarında inandırıcı gelmiyor. Bir de bizler, komşumuz açken tok uyuyamayan insanlarız. Bizde acından ölen kimse olmaz.” demiş.
Haklısınız Alev Hanım! Bizde acından ölen olmaz, acısından ölen olur.
Merkez Efendi Mezarlığı’nda yatan Halil Ağa’nın mezar taşında şöyle yazıyor:
“Karı dırıltısından ölen Halil Ağa’nın rûhuna Fâtiha, 1880”
Komşunun yediğinden yiyemeyen, giydiğinden giyemeyen kadınları susturmak için bir reçeteniz var mı Alev Hanım?
Zîrâ ekonomik kriz sebebiyle âile içi şiddet olayları, boşanmalar, cinnetler, cinâyetler, intiharlar artıyor ama ölüm sebepleri, Halil Ağa gibi mezar taşlarına yazılmıyor.
MEB, OKULA GİTMEK İSTEMEYEN ÇOCUKLARA DA HAZIR MI?
Nihâyet yüz yüze eğitim başladı. Hayırlı uğurlu olsun!
Milli Eğitim Bakanı Mahmur Özer, “Biz hazırız. Velilerimiz rahat olsunlar!” dedi. Böyle deyince oluyorsa olalım bâri.
Bakan Bey’in rahat olmaması, geceleri uyumaması lâzım. Çünkü maske ve mesâfeden daha büyük bir tehlike var: Bilgisayar başından kalkıp okula gitmek istemeyen çocuklar.
“Ne demek efendim gidecekler!” demekle olmuyor. Birkaç hafta evvel Ordu’da 14 yaşında bir çocuk, annesini, âbisini ve anneannesini öldürdü. Babasını da yaraladı. Fındık toplamaya girmek istemediği için yapmış. Bütün âile gidiyor; o, gitmek istemiyor.
“Olabilir, böyle cinnet vak’aları ilk defa olmuyor.” deyip geçebilir miyiz? Duyar duymaz ilk tepkim, çocuğun bilgisayar başından kalkmak istemediği oldu. Nitekim bir komşuları, buna benzer şeyler söyledi.
Bir buçuk senedir bilgisayar ve cep telefonunun başında olan çocukların bir kısmı, bağımlı oldular. Minicik çocukların elinde bile telefon var. Anneler almaya kalkınca kıyâmet kopuyor. Ordu’daki çocuk, ilk ifâdesinde, “Kin biriktirdim.” demiş. Ellerinden teknolojik oyuncakları alınan çocuklar, kin biriktiriyorlar maalesef.
Teknolojik bağımlı çocuklar, ekranlarda dönen reklamlara bakıp koşa koşa okula gidecekler, uslu uslu ders dinleyecekler öyle mi?
Allah, okul idârecilerinin, öğretmenlerin ve bilhassa rehber öğretmenlerin yardımcısı olsun! Bu çocukları, saatlerce okulda nasıl tutacaklar? Ellerinden bilgisayar ve telefonları alınınca neler yaşanacak?
Mesele, sâdece çocuklar değil. Öğretmen arkadaşlarımla konuşuyorum. “Sanki biz iyi miyiz?” diyorlar. Haklılar. Hiç kolay bir süreç değildi.
Hababam Sınıfı müziği eşliğinde heyecanlanan Polyanna olmak isterdim ama olamıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.